-Hadi hazırlanın çıkıyoruz!
Oyuncaklarının başından kafalarını kaldırmış iki minik surat şaşkın bakıyor
-Nereye?
-Eylem yapmaya gidiyoruz, hadi! Bayrakları unutmayın, suyunuzu da alın sırt çantanıza.
Bir anda yerden kalkıp panikle dağılıyorlar ayrı köşelere;
-Hayırrr biz eyleme gelmeyiz, Bize de gaz sıkarlarsa? Siz nasıl anne babasınız, hiç çocuklar eyleme götürülür mü?
Kocamla birbirimize şaşkınlıkla bakıyoruz, bir 10 yıl sonra bu konuşmalar tersine döner herhalde diye.
Oğlum diyor ki; siz neden devlete karşısınız? Diyorum ki devlete karşı değilim yönetenlere karşıyım.
Neden eylem yapıyorsunuz diyor;
Demokratik hakkım bu benim, beni yönetenlerin yönetim şeklinden hoşlanmıyorsam, medeni bir şekilde tepkimi göstermeliyim, bu anayasa da bile yazıyor diyorum.
Kızım diyor ki; bu gazı sıkanlar polis mi anne! Polis insanları korumaz mı neden zarar veriyor?
Diyorum ki; Evet polis insanları korumakla görevli bir devlet memurudur. Ama bizi yönetenler onlara yanlış talimat verdiği için bunu yapıyorlar.
Oğlum askere kaç yaşında gideceğini sordu, okumazsan 18 inde gidersin dedim.
Mutlaka okumalıyım dedi, neden dedim, biraz daha yaşamak istiyorum dedi.
O ne demek dedim; okumazsam, 18 yaşında askere gidersem Suriye ye savaşmak için gönderirler beni ölürüm dedi.
8 yaşında, daha kendi başına yıkanamadığından banyoda onu yıkamaya çalışırken ben, o, geleceğinden kaygılı…
İstersen gitmezsin diyorum.
”Olmaz anne her Türk erkeği askere gitmek zorundadır bilmiyor musun” diyor.
Gülümsüyorum içim ezilerek, en büyük asker bizim asker diyorum.
Alışveriş merkezine giriyoruz, güvenlikçiyi gören kızım panikle arkama saklanıyor
“Saklanın polis geliyor!” bir anlık şaşkınlıktan sonra ona bu gelenin alışveriş merkezinin güvenliği olduğunu, Polislerin korkulacak insanlar olmadığını, bazılarının hatalı davrandığını söylüyorum, tıpkı parktaki yaramaz çocuklar gibi. O yaramazlar yüzünden parkta oynamaktan vaz mı geçmelisin?
Hayır diyor sessizce.
Yumurta pişirdiğimiz tavayı eylem tenceresi yaptı oğlum, bir elinde kaşık bir elinde tava çınlatıyor saat dokuz oldumu. Kızımda halay çekiyor bu ritimle, ben ışıkları açıp kapatıyorum, kaç ev eşlik ediyor sayıyoruz, daha çok, daha çok ses çıkartıyoruz. Çap çapul aileyiz velhasıl bu ara.
Çapul canlar yoruldu, uykuya geçtiler ben haberleri izliyorum. Topyekün servıvor izleyen halk Türkiye de olan bitenden benim çocuklarım kadar bile haberdar değil. görüyorum, duyuyorum, biliyorum…
DÖNENCE!
Dün çoktan döndü buralarda
Ve ben simsiyah bir gecenin koynunda yapayalnız bekliyorum
Duyuyorum, görüyorum bir gün gelecek dönence biliyorum
Simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor
Biliyorum dönence Kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor
Görüyorum dönence
Çatlamış dudağımda ne bir ses ne bir nefes
Uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor
Duyuyorum biliyorum görüyorum dönence
Dönence gün dönende dönence
Bir gün gelecek dönence biliyorum…
(Barış’ a selam olsun, Oğlun servıvor da sen bizimlesin sokaklarda!)
17.06.2013
|