.
Küçük esnafın kapısında bazen şöyle yazılar görürüz; kepenkler inmiştir ve camda “Cenazemiz olduğundan kapalıyız” yazar. Vah vah der geri dönersin başka bir dükkâna girersin.
.
Cumhurbaşkanlığı köşküne de böyle bir yazı yazılmış bu gün “Hastamız olduğundan kapalıyız, bu sene de 30 Ağustos resepsiyonu nu yapamayacağız!” Vah vahh der dönersin. Dönersin de gidecek başka bir başkanlık yok! Cumhur’a dönersin.
.
Uzaktan seyredersin ne olacak şimdi diye. Sosyal paylaşım siteleri Atatürk resimlerinden, onun Özlü sözlerinden geçilmez. Facebook, twiter ayaklanmış, her yer Türk bayrağı. Hazır ola geçmiş, arka arkaya gözdağı veriyoruz birilerine. Oturduğun yerde gözdağı versen ne, kime ne!
.
Televizyonu açıyorum canım sıkkın. Anıtkabir törenleri başlamış. Cumhurbaşkanı orada da yok haliyle, nasıl gelsin hasta dedik ya. Vekili orda, bir de çelenk göndermiş eksik olmasın, mozoleye koymuşlar tek başına duruyor utançla. Başbakanın mesajını okuyor spiker, diyor ki “ Bu gün bize düşen bütün imkânsızlıklara, bütün yokluklara rağmen Cumhuriyeti korumaktır…” Fesat mıyım, samimiyeti kelime arasından çıkartan bir insan mıyım bilmem, cümlenin başıyla sonu ve söyleyeni tezatlar içinde geliyor bana. İçimden diyorum ki “hey yy o her türlü imkânsızlık ve zorluk kısmı 90 yıl önceydi ve başarıldı. Çok kan aktı, çok gözyaşı döküldü, açtık, parasızdık, imkânsızdık gerçekten. Ayakkabısız, aşsız savaştık,12-13 yaşında çocuklarımızı bile savaştırdık yokluktan. Dünya başımızı ezmeye çalışırken çıktık o karanlıklardan… O zamanın şartlarından sonra şu an senin yapacağın elindekinin farkında olmak ve tutmak sadece…
.
Sen şimdi baba mirasını çar çur etmeye alışmış sonradan görme 3.kuşak gibi davranırsan. Keyfin, sefahatın için elinin altında ki Cumhuriyeti pirinalara didikletirsen en son da olsa, seni de yiyeceklerini hesaba katmalısın.
.
Ne demiş atalarımız “Keser döner sap döner gün gelir hesap döner”
.
Seyretmeye devam ediyorum anıtkabir törenlerini,.Ordumuz ve siyasiler orada.Beyaz,yeşil ve mavi ordu her zaman ki disiplini ve kalıp duruşuyla güç veriyor. Ama o yenilmez topluluk kırgın, durgun. Öyle hissediyorum yine satır aralarında. O her zaman ki başları dik duruşları gitmiş, müsamere öğrencilerinin acemiliğinde yönetilmeyi bekliyorlar. Ev sahibi olmaktan çıkmış, göstermelik güç gibi durmaları istenmiş sanki…
.
Az sonra resmi tören bittiğinde cumhur’un kendi girecek içeriye akın akın. Sivil toplum kuruluşları yürüyüşler düzenleyecek. Türk bayrağı, coşkulu bir kalabalığın ellerinde akacak sokaklardan. Camlarımıza asacağız ay yıldızı. Bu ülke bizim kimselere yar etmeyiz diyeceğiz… Ne kadar çok olduğumuzu görüp hala, ümitleneceğiz… Geldikleri gibi giderler diyeceğiz bir kez daha… Ve sanırım Cumhuriyet var oldukça bu cümleyi hep diyeceğiz.
.
Böyle anlık coşkulardan sonra sefahat köşelerimize çekilmekle olmaz dostlar! Bizi bizde tutacak tek şey Bilinç tir. Birlik tir, beraberliktir.Tarihi unutmayacağız.Daha da önemlisi Tarihi yeni nesle anlatacağız. Artık savaşlar kanla tüfekle değil, toplum deformasyonuyla yapılıyor uyanacağız. Teknolojik kirlilikle beyinlerimiz yıkanıyor, uyuşturuluyor. Gündem bilinçli şekilde sürekli karıştırılıyor. Odaklanamıyor, düşünemiyor, algılayamıyoruz olan biteni. Anlık menfaatler peşindeyiz hepimiz. Her birimizin önüne öyle dertler, atılıyor ki bütünü göremiyoruz…
.
Tarihi unutturmamak gerekiyor diyoruz ya, onu yapıyor sistem şu anda usul usul.5 yaşında alıyor yavrunu elinden Atatürk resminin olmadığı kara sınıflara atıyor. O aydınlık beynini sarıyor sarıyor yavaş yavaş.
.
Uyanalım ne olur, geleceğimize sahip çıkalım. Geçmişimize sahip çıkalım, Bu günümü ze sahip çıkalım. Oturalım bu gün Dumlupınar meydan muharebesini bir kez daha okuyalım!
Sonra da utanalım kapıya yazdığımız o nottan
.
“Hastamız var, Zafer Bayramını kutalayamıyoruz!”
.
90 yıldır kutlayabildiğimiz Zafer Bayramımız daim olsun.
|