Bakışlarınızı uzak bir karşıya sabitleyin. Geçmişle ilgili bir şey düşünün bir süre. Acı veren, keyif veren, eskiden en eskiden… Bakışlarınız karşıdan yavaş yavaş aşağıya iniyor ve sağa kayıyor.
Orada bir noktada sabitlenip dalıyorsunuz geçmişe.
Yine kaldırın bakışlarınızı uzak karşıya sabitleyin ve gelecekle ilgili bir hayale dalın bu kez bir süreliğine. Önümüzdeki aylarda gerçekleştirmek istediğiniz tatili düşünün, alacağınız evi…
Ne oldu? Düz karşıdaki bakışlar sol yukarı kaydı değil mi? Gökyüzünde, boşlukta, yaşanmamışlıkta bir sahne kurdu kendine beyin, oynatmaya başladı hayalleri.
Sıkıldınız mı, durun bu son. Şimdi de bu günle ilgili bir şeyler düşünün. Aaa hadi üşenmeyin.
Mesela havayı hissedin, rüzgârı, yağmuru hatta… Kaldınız mı aynı düzlemde.
Enteresan değil mi. Geçmişte beynin sağ lobu, gelecekte sol lobu, şu an da ise ikisi birden çalışıyor diye bilimsel bir sonuç çıkartmayacağım tabi ki bu durumdan. Sebebini ben bilmem, isteyen araştırsın. Benim ki basit bir tespit sadece, ben buldum, az önce buldum.
Yok, yok açlıktan saçmalamıyorum. Kahvaltımı da yaptım, ikindi çayımla da demlendim az önce, keyfim de yerinde, beyin jimnastiği yapıyorum o kadar.
Bilimsel teoriler benim neyime, yapsam yapsam felsefi yorumlarla kafanızı karıştırırım o kadar.
Derim ki;
Geçmiş insana en yakın olandır. İnsanı o insan yapandır. Geçtiğimiz her yol, yaşadığımız her deneyim, hayatımıza giren her insan bizi biz yapandır. O yüzdendir geçmişten bahsetmeye bayılırız. Yaşlansak da, uzak geçmişi hiç, yakın geçmişi çok unuturuz. O yüzdendir ki geçmişe daldığımızda farkında olmadan içimize en yakın noktaya kayar gözler sağ yanımıza. Orada saklarız bütün hazinemizi.
Mahremdir orası, istemezsek kimse o kadar yaklaşamaz. Sırdır orası, anlatmazsak kimse anlayamaz. Oraya girer çıkarız gün içinde defalarca şarj olmaya, yeniden doğmaya.
Onun için kimse unutmaz eski sevgilisini. Ardından döktüğü gözyaşlarını oraya sermiş, kalbindeki kırık parçaları orada tamir etmiştir. Kaç veda saklıdır orada kaç gizli buluşma kimse bilmez. Hayatın temposunda sağ yana kaydırdık mı bakışlarımızı dünya değiştiririz saniyelerde kimse görmez.
Her insanın mahremi olmalıdır, kendine saklısı. Orası işte sağ yanı.
Peki ya sol uzak yukarıda?
Yaşanmamışlıkların temiz tertemiz sayfasıdır mavi gökyüzü. Defterin temiz sayfası, iştahla yazılası. Derin bir nefeste uzakları yakın edesi. Korkunun, keskenin, ya olmazsanın olmadığı tek yerdir. Orada en güzel, en güçlü en yetenekliyizdir. Her şeyi yapacak kadar zengin, tekerlekli sandalyeden kalkıp koşacak kadar sağlıklı ve inançlıyızdır. Tertemiz bir sayfadır. Onun için tertemiz mavilikte saklıdır.
An’ı yaşa bakma yarına, boşver dünü diyenler: kusura bakmazsanız bir halt değildir dediğiniz. Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Sadece bu gün, seni sen yapmaz. Bakmalıyım dün neydin gelecekte ne olacaksın. Ki, bu gününe değer vereyim senin.
İşte böyle, nereden nereye! Elimde iki bisküvi arası krema. Bisküvilerin biri olmasa kremayı arama.
Geçmişle geleceğin arasında ki krema şu an sa, hadi ye doya doya.
|