“Oğlum neden o ipi bütün masanın etrafına doladın” diyorum
“Çünkü dolamak istedim” diyor.
Kitlenip kalıyorum. Daha samimi ve net bir cevap olabilir mi?.
Kalkıp o yaşta, “bunun kime zararı olur, dolasam ne olur, görüntümü kötü, yapılmaz diye bir kural mı var. Yapmamam kimin fikri..” diye mi düşünsün.
“Çünkü canım dolamak istedi” cevabını almak ancak bir yetişkini şaşırtır herhalde. Tıpkı benim sorumun onu şaşırttığı gibi. Suratındaki ifade aynen şu, “ne gereksiz bir soru bu, canım istedi yaptım”
Basit düşünmek, bir çocuk gibi düşünmek ne kadar zor ve ne kadar unuttuğumuz bir şey değil mi?. Bu günlerde en büyük keşfim ya da en yeni öğrenme yöntemim çocuklarımı izlemek. Bir yetişkin için önemsiz gelen bir şeye gösterdikleri hayret edici tepki, basit bir ip le yaratıcılıklarının doruklarında yaptıkları icatlar, oyunlar…
Bir yetişkin için önemli, eğitici, eğlenceli, zararsız… diye tasniflenmiş her şeye karşı onlardaki ilgisizlik…
Bizim çocukken yaptığımızı yapıyorlar aslında. Biz her ne kadar bizim zamanımızda bu oyuncaklar yoktu, bu imkânlar yoktu diye dünyayı onların kucağına yığmaya çalışalım onlar ısrarla çekmecedeki kepçe, kaşık ne varsa onlarla ilgileniyor. O şahane oyuncakları dakikasında parçalara ayırıp garip şekilsiz, işlevsiz -tabiî ki bize göre-. Şeyler yapıyorlar.
Kancalı saç tokası ipin ucundaki olta oluyor, koltuğun üzerinden benim özene bözene baktığım çiçeklerimin dallarına doğru atılıyor, çiçeğimin yaprakları balık çünkü onun için.
Saksı devrilip, çiçek kırılıp, topraklar döküldü diye benim kızmam ne kadar anlamsız değilmi?
Hemen her hafta oyuncak sepeti ayrıştırılıyor ve içinde bir haftadır bulamadığım çorap teki, tahta kaşık, mandal, laptopumun bağlantı kablosu, ayakkabı teki ve daha akla gelmez bir sürü şey çıkartılıyor.
Oğlum bu sıralar söylediğim her şeye “Neden” diye cevap veriyor . Ben eğitici, öğretici, sabırlı anne rolünde ilk 10 sefere kadar mantıklı açıklamalar yapıyorum ama sonra “aaa yeter ama “ diye başlayan cümleler geliyor.
Geliyordu…
Şimdi ondan öğrendiğim taktiği uyguluyorum. Özellikle çok meşgulsem ve sabrım yoksa bana ilk sorduğu “Neden” sorusuna “Çünkü canım öyle istiyor” diyorum.
İlk söylediğimde kitlendi kaldı ve karşılık veremeden odasına gitti dediğimi yaptı. Bu bir mucize olmalı dedim içimden. Çok keyifli bir mucize.
Şimdi fark ediyorum ki onlar gibi düşünüp ,onlar gibi konuşunca sorun kalmıyor, Hem ben daha esnek ve hoşgörülü oluyorum, hem onlar daha çok anlaşıldıklarını hissediyor.
Bende artık çoraplarımı “boks eldiveni”, terlik tekini “gemi”, spatulayı “ kürek” nerde diye arıyorum. Koltukların üzerindeki, duvarlardaki ve arada kağıtlara da denk gelen muhteşem resimlerin! sergilerinin açılış konuşmalarını yapıyorum. Tabi arada büyük olduğumu hatırlayıp çıldırıyorum, ültimatomlar yağdırıyorum. Arada onların kıvamında yetişkin bir çocuk oluyorum.
Ben bilmiyorum kim kimi büyütüyor bizim evde…Ama galiba doğru yapıyorum.
Ben bu çılgınları çok seviyorum…
|