Dün de şehitler uğurlandı bugün de. Yarında uğurlanacak. Ya asker ya polis ya da siviller… Boy boy tabutlar dosdoğru mezara gönderiliyorlar birer birer. Kalabalık kalabalık cenaze evleri. Alevler içinde kalan evler. Alevler içinde kalan şehit yakınları… Bitmeyen ağıtlar… “Yetmedi mi artık” demenin de yetersiz kaldığı... İsyan etmenin de çözümsüz kaldığı… Ve sözün bittiği yer…
Hiçbir anne o gözü yaşlı, yüreği yanan annelerin yerinde olmak istemez hakikatten. Ben de istemezdim. Hiçbir baba da o babaların yerinde olmak istemez. Acıların çok çok daha ötesindedir evlat acısı. Nasıl bir kaderdir bu! Keskin bıçak gibi… Aileler, tarumar, çırılçıplak yara bere içinde…
Teröre lanet okunur binlerce kez. Yumruklar sıkılır… Ardından şehide son görev tamamlanır, sessiz bekleyişle… Şöyle yada böyle kâh kalabalığın, kâh şehidin kâh da siyasilerin resimlerini çekenler çekip gider. Siyaset yapanlar da siyasi görevini yaparak çekip gider. Kalabalıkta dağılır, azar azar çekip gider… Islak mezarlar kala kalır yapayalnız yalnızlığıyla… Bir de o anne babalar, eşler, çocuklar ve her gün artacak olan acı dolu işkence ile imtihanları… Her geçen gün yaşanılacak olan travmalar, acılar… Çaresizlik… Hüzün…
Ya diğer insanlar! Gün geçecek… Hiçbir şey olmamış gibi evli evinde köylü köyünde yaşamaya devam edecek birçoğumuz. Keyfini bilen keyfinde, gezmeyi seven gezmesinde. Kendinden değilse, zaten üzüntü kısa sürer, unutulur gider. Gideni mi düşünürsün yoksa geride kalanı mı? Hatta kendini mi düşünür yaşamaya devam edersin? Yüreği yanan anne babalar oturdukları yerde nefes alamazken hangisini düşünürsün sahiden? Hiç düşündünüz mü? Adaleti olmayan, yalanı çok olan bu ülke hep böyle “kanlı” mı olmaya devam edecek! Hep mi böyle kula tapma geleneği devam edecek!
Hakikatten bir düşünün! Sınıflara ayrılan ey insanlar! Bu ülkenin “kanlı” olmasında hepimizin payı var. “Milletin adamıyım” diyenler, sizler de sağırsınız ki; bunca çığlıkları duymaz mısınız! Körsünüz, hakikatleri, ateş çemberi içinde olduğumuzu görmez misiniz sahiden! Her hususta her meselede yetmedi mi bunca bencillik... Vicdan diye bir şey varsa eğer kimse rahat uyumaz yatağında… Bu olan bitenleri sahi sorguluyor musunuz az çok? Kendinizi sorguluyor musunuz hiç…
Görün! Bu ülke soğuk… Bu ülke karanlık… Alev alev ateşle yanıyor topraklar. İnsanlar uçurumun başında… Ölüler yalnız, ölüler cansız, bumbuz üşüyor… Sessizlik… Anılar sessizlik içinde, ıslak mezarlar…
|