Çok kötü günler geçiriyoruz!
Endişe, kaygı duymaktan yoruluyorum. Düşünüyorum ve bizim hayatımız bu diyorum kendi kendime. Kaderimiz sanki. Karamsarlıkla ve kaygıyla geçen bir yaşamımız var!. Ruhuma karanlığı çöktürdüler. Daha da ilerisi paranoyaklıktır belki de. Akla hayale gelmeyen kötülüklerin içinde yaşıyoruz hepimiz! Güvensizlik!. Yıkımdan yıkıma geçişler, kutuplaşmalar, dönen dolaplar, aldatılmalar ve yaşanan darbe girişimi silsilesi…
Bağıra bağıra geliyorum dedi. Geldi...
Her şey kabus gibiydi. Keşke rüya olsaydı bu olan bitenler. Tarih boyunca yaşanılan olaylara baktığımızda sonuç olarak; din elden gitmedi. Kimliklerimiz de vatanımız da yok olmadı. Nedense hep ölen masum insanlar oldu.
Ama artık karamsarlıktan uzaklaşıp umutlanmak istiyorum. Demokrasi ve özgürlük adına bu zalimliğe bu ahlaksızlığa dur demek adına birleşen halk umut verici. Vatan, bayrak ve bağımsız yaşama arzusu herkesi evinden çıkartarak sokağa döküyor. Bir çoğunun yüzüne çekilen sıkıntı yansıyordu. Can çekişmeler, yanmak acı çekmek, yok olmak düşüncesiyle beraber yaşanılan haksızlığa dur demek ve adalet arama isteği ve de artık düşmanın kim olduğunu biliyor olmamız bizleri birleştiren o büyük güç oldu. O yürüyüşlerin, o bağırmaların ardındaki aslolan acı çığlıklar duyulur umarım. Her gün artarak büyüyen ve birbirine kenetlenen kitle çokça özlenen bir tabloydu.
Şimdiye kadar yaşanılanlar öngörüsüzlüktenmi kaynaklandı? Basiretsizlikten mi? TSK nin, yargının, eğitimin özüne dokunup tahrip edilmesi. Ülkemizin en önemli kurumların zayıflatılması. Haksız kazanımlar, adaletsizce uygulamaların tavan yapmasına nasıl müsaade edildi bilmiyorum ama 40 yıldır yapılan politik yalnışlıklar herkesce kabul edilir oldu.
Okuduğum bir kitapta Epicurus, akıllı bir insanın hiç bir zaman karşıtı olamayacağını söyler. Ben de bu sözden esinlenerek “ahmak” olan bir insanın daha sonradan bir daha akıllı olamayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Yeterince aldatılmanın ahmaklığını kabullenmek gerek artık. Söylemlere itimat edilmez bir daha…
Bütün bu olan bitenlerin yanında bir tuhaf bekleyiş de var bende. Gündem takibi ve düşmanın hala sinsice kendini gizliyor olması bile tehlikenin boyutunu vehametini düşünmek dahi istemiyorum. Bütün biriken kin ve öfke duygusunun içinde eyleme geçme ve ateşi yakma dürtüsü hayvanlara özgü olup saldıracağı güne hazırlıklı olma durumu zorunluluktur. Limana gitmeyi bekleyenler fırtınalara hazırlıklı olmalıdır. Her fırtınan sonu ya kazanımlarla ya da kaybedişlerle biten bir sessizliktir…
Nurcan Ofluoğlu Şen
|