Yaşamımız önümüze hep çapraz yollarla çıkıyor; biz hep faklı yollarda gidiyoruz. Bu dünyaya ben uygun değilim veya bu dünya bana uygun değil diye düşünceleriyle geçiyor bazen de yaşamımız. Öyle bir an geliyor ki yaşamdan vazgeçiyoruz farkında olmadan. Ve haklı olarak ıvır zıvır yüzünden acı içinde yok oluyoruz. Belki de bu yüzden midir ölümlü olmamız…
Hayatta hiçbir şey bana kıymetli gelmiyor. Ona buna, çok şeye sahip olma arzusuna girmedim. İhtiyaçlar önceliğim oldu. Belki de bundandır birçok şeye tok gözle bakıyor olmam. Bütün yaşamım boyunca gördüklerim, bulunduğum ortamlar en şatafatlısından olsa da bana hiç de değerli gelmiyordu. Ne fazladan bir eşya, ne fazladan abartılı bir yaşam… Sosyal medya abartılarla dopdolu! Hep daha daha abartı üzerine kurulu bir sanal dünya var… Bir bakıyorsun dostun düşmana dönüşüyor. Düşmanın dostun oluyor. Eli kalem tutmayan, evine bir kitap götürüp okumayan ben bilirim havalarında. Tuhaf bir yaşam! Oysa yaşamımızı kolaylaştıracak sadelikler hep ilgimi çekmiştir. Sadelik her zaman iyidir.
Hayatla bir sözleşmemiz yok. Yarınımız belirsiz. Bütün hayatın, anıların, hayallerin, kişiliğin uçup gider. Her şeyin bir sonu var. Yaşamak, sadece bir nefes. Sessiz bir nefes. Ve bir hiçlik içinde kaybolmak…
Sonu olan her şey de mantıklı şeyler yapmak gerek. Gerçekten güçlü olduğumuz, gerçekten değerli olduğumuz, öğrenmekten geçiyor. Güle güle öğrenmekten, eğlenerek öğrenmekten geçiyor. Öğrendikçe zihinde kalıyor insan. En güçsüz anlarımızda bile güçlü olabiliriz böylelikle. Gün, nasıl ki güneşle aydınlanıyor ise, güneşin ışınlarını bizlerde yüreğimizde yakabilmeliyiz. Kimsenin bize bir çiçek getirmesini veya birçok şeyi önümüze sermesini beklemeden kendi ruhumuzu kendimizin süslemesini öğrenmemizden geçiyor. Hayata karşı dik durmayı ve sadeliklerle dolu yaşamayı öğrenmeli insan. İçimde bulunan bütün arzularım, ümitlerim, hayallerim kendimi memnun etmeye yönelik sadelikler üzerine kuruludur. Küçük şeylerden de oluşmaktadır. Hayal kurmak iyidir. Hayalleri uğruna hayatını değiştirenleri, hep daha ileriye gidenleri de severim ama imkânsızlıklar üzerine kurulu bir dünyanın peşinden koşuşturmak, savaşmak, ona erişmek duygusuna kapılmak hiç de bana göre değildir.
Hayat hep çatışma, hep keşmekeşlik üzerine kuruludur. Bu yüzden yaşamını kolaylaştıranların sayısı çok azdır muhtemelen. Ve zaman…biline biline… Yavaş yavaş bütün yaşanılanların anısını silip gidecektir…
Nurcan Şen
|