Uzun zamandır yazmak istediğim ama ertelediğim bir yazı vardı. Hayatı bana öğreten en değerli kitabın “annem” olduğunu. Her defasında bana sımsıkı sarılırken, en samimi en sıcak sözcüktü “anne” demek. Onun seni karnında taşıması ile başlar yüreğinde, o sonsuz sevgi… Seni bakıp büyütmesi!
Yaşamımızda ayaklarımızın üzerinde durmamız için bildiği her şeyi öğretmesini unutmak mümkün mü şimdi? Hayatın bazen çekilmez, namert, düzenbaz, yalan dolan olduğunu ve dikkatli olmam gerektiğini; zayıf yönlerimi farkına vararak yoluma devam etmem gerektiğini; kendi yaşamından da örnekler vererek, çalışınca çok güzel şeyler elde edebileceğimi öğretti ilk önceleri. Koruyup kollaması, yaşamındaki deneyimleri, kaygıları, endişeleri, hüzünleri, cesareti, dilinden düşürmediği duaları hep yol gösterici, koruyucu kalkandı bize yaşamımızda. Annelik duygusunun hissettirdiği o büyülü sevgisi yüreğimizdeydi her zaman. Çocukluğumda hastalanıp ateşim çıktığında elini başıma koyması, sanki şifa veren o büyülü el gibi hissettirirdi. Yaşadığım o duyguları hiç ama hiç unutamam; gerçek ve nihai şifa senin ellerindeydi annem. Hala daha her hasta olduğumda geriye dönüp bana sarılmanı ve senin o büyülü ellerini ararım hayalimde. Oysa şimdi içimde ne varsa söküp almışlar gibi hissediyorum. Bir yanım hep boşluk hissi, bir yanım hep yoğun acı ve hissizlik hissi.
Her anne özeldir her babanın da olduğu gibi. Babam bizle vedalaşalı tam 14 sene oldu. Son üç ay içinde annem hem küçük yaşta kaybettiği oğlunu hem de babamı çok dile getirmeye , onlara kavuşma arzusunu anlatırdı sık sık. Oğlunun mezarına girip onu koynuna alma arzusuyla geçti yaşamı. Bastırılmış hasret duyguları ile ciğeri yaralı, şefkatli, melek yüzlü, duygulu annemdi benim annem. O üzüldükçe üzüldüğüm, güldükçe güldüğüm her şeyimizdi. Onun o bitmek bilmeyen çektiği hasret duygusu çocukluğumdan beri boğazımda hep koca yumruktu aslında. “Anne sen bizi bırakıp gidersen biz çok üzülür ağlarız” dediğimde o masum yüzüyle yüzüme bakarak gülümserdi. “ Ben öldüğümde, sevdiklerine kavuştu diye sevinin, özlemi bitti deyin, ağlamayın sakın, “ demişti.
Evet, sen sevdiklerine kavuştun ama ölümünü ben bir türlü kabullenemiyorum. Zihinsel olarak senin gidişine hiç hazırlayamadım kendimi. Seninle olan anılarım kalbimde, zihnimde. Şimdi anılarımı hep başa sarıp duruyorum. Yemeğe, içmeye, uyumaya giderken de böyle devam edeceğim. Acımı içimde yaşarken, yokluğuna alışamıyorum. Senin o anne kokunu, bize olan o sonsuz aşkını hep özleyeceğim üstelik.
Ruhumu bedenime döndüremedim o gün seninle vedalaşırken. Şimdi kiminlesin, neredesin, hangi sevdiklerine kavuştun bilemiyorum. Ama hepsine kavuştuğuna inanmak istiyorum. Rabbim uykunda huzur versin sana. Sonsuz yolculuğunda sen, sabır yolculuğunda ben, ebedi ışık sana yol göstersin, üzerinde parlasın hep. Evet, sen sadece gömüldün ama ölmedin. Bedenim ruhuma küsmeyecek. Sen gittin ya o annelik duygusu sonsuza dek silinmeyecek hiç. Benden kızıma, kızımdan kendi kızına geçerek devam edecek inşallah. O kutsal annelik ruhunu bana bıraktın. Bedenimde, özümde şimdi!
Nurcan Şen
|