Aylardır ,”Merak ne güzel şey, güzel şey merak “dedik. Nihayet 3G açılımını yaptık.
Başbakanımızda yine aylardır “Kürt açılımı burada, çok yakında… beyanatları verdi. Biz garibanlar da merakla bekledik hakikatten ne açılacak ne zaman açılacak. Hatta niye açılacak, ne faydası olacak…
Sonunda öyle bir açıldı ki Türkiye, Her köşesinden mantar gibi baz istasyonları çıktı.
Benim yüzyıllardır koyun koyuna olduğum Kürt kardeşim bir anda benden kopartılıp karşıma kondu, sonra “bak bu senin yarın, ona göre davran” dendi. E ben anlamadım, zaten benim yanımda olan la niye önce karşı karşıya getirilip sonra “hadi sarılın, siz kardeşsiniz “dendi. Bunu kim niye yaptı ve ben neden şaşkın kalakaldım.
Halklara özgürlük tamamda bu arada benim hakkım neden elimden alınıyor, neden benim dağlarımda ki “ ne mutlu türküm diyene” yazısı siliniyor. Neden benim Atatürk’ümün resimleri resmi dairelerden indiriliyor. Yahu birileri söylesin şunlara Türkiye demek ben demek, sen demek, Kürt demek, Laz demek, Alevi demek, Boşnak, Çerkez, Tatar demek... Türkiye demek “Mozaik” demek. Sen neden yüzyılların işlenmiş, kaynamış bin bir renkli mozaiğini acımasızca söküp ayrıştırıyorsun ki. Ve de sonra Amerika’yı yeniden keşfeder gibi “siz aslında bir bütünsünüz” diye ortaya o karıştırdığın şeyi bulamaç gibi döküyorsun ki.
Yoksa Kristof Kolomb’un Amerika’sı mı bizi yine yeniden keşfediyor? Biraz zorlasam kendimi, anlayacağım ben bu açılımı ama şu mahallenin köşesindeki baz istasyonu kurulduğundan beri, sanki beynim biraz daha bulanıklaştı. Her şey güzel geliyor gözüme. 3G kızları ifadesiyle gülümsüyorum.
“Merak ne güzel şey, güzel şey merak…”
70,5 milyon kişi, 3 tane G nin bizi ayaklı ofis haline getirmesinin keyfini yaşıyoruz.
Eskiden gecekondularla uyanırdık, şimdi baz istasyonlarıyla uyanıyoruz güne.
Kahvede, okulda 3G li telefonlarımızı birbirimize gösterip, bu kadar teknolojik detayı ne amaçla kullanacağımızı düşünmeden hava atıyoruz. İftardan sonra da basına haber verip mahallemize dikilen baz istasyonunu taşlıyoruz. Şeytan taşlar gibi. Malum sıcakkanlı milletiz, dikeni değil dikileni dövüyoruz. Sonra o yorgunlukla olduğumuz yere çöküp görüntülü telefonla evdekilere baz istasyonunun son halini gösteriyoruz!.
Telefon bende olsun, baz istasyonu başka mahallede. Ne ala.
3G teknolojisi ile mevcut baz istasyonu sayısının 50–70 bin lere çıktığını biliyor musunuz?
Peki üstünde, yakınında hiçbir kuşun yuva yapmadığını, örümcek ağının oluşmadığını, çünkü canlıların yayılan radyoaktif kirlilikten kaçtığını?
Tam da biz uyurken birileri gelip konduruyor evimizin, okulumuzun, hastanelerimizin, çocuklarımızın dibine.
Neler yapıyormuş bu yüksek radyoaktif kirlilik bakın;
TV istasyonunda çalışan kişiler, çalıştıkları ortama girince bir ağırlık ve baş ağrısı hissederler, yoğun stres yaşarlar. Bunun sebebi o istasyonda bulunan alıcı ve vericilerdir.
Bazı alışveriş merkezlerine giren insanlar da rahatsızlık duyarlar, rahat nefes alamazlar, kalp hastaları daha fazla rahatsız olur. Bunun sebebi de o alışveriş merkezinde bulunan baz istasyonlarının sebep olduğu kuvvetli radyasyondur
"Baz istasyonuna ilk 300 m mesafede oynayan çocukların, diğer çocuklara oranla %500 daha fazla kanser olma riski taşıdıkları bilimsel araştırmalarla kanıtlandı
"Kalp ameliyatı geçirmiş olanlar İstanbul gibi büyük metropollerde yaşayamaz hale gelecek.
İsveç’te yapılan bir araştırmada 3G sisteminin gelmesinin ardından alerji vakalarından büyük artış gözlenmiş.
Almanya’da yapılan bir araştırmada da çocuklarda erken ergenlik ve obezite, kadınlarda menopoz sorunlarında artışlar ortaya çıkmış."*( Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker ‘in araştırmasından alıntıdır.).
Hayır anlamadığım,bu kadar heveslendiğimiz şey bize ne kadar fayda sağlayacak. Sabahın köründe yatağımızdan zıplatan bir telefon geldiğinde telefonu açsak bi dert açmasak ayrı dert. Özel hayat, mahremiyet hayal artık. Saç baş dağınık, pijamalarla patronunuzla konuşuyorsunuz ve “ trafik tıkandı yoldayım” deme şansınız yok artık. Ya da “ karıcığım toplantı biraz uzadı sen beni bekleme uyu” deseniz “çekil bakayım kenara kimin eliydi orda gördüğüm!” dese bittiğiniz andır. Kaç tanemize yada kaç kere vapurla karşıya geçerken acil bir mesaj gelecek ve cevaplamak zorunda kalacağız?
70,5 milyonun 60 milyonunda cep telefonu olan güzel memleketim sorarım sana?
Sakın bana görüntüyü açmak zorunda değilsin demeyin. Buna ne o adamın karısını ne de baz istasyonunun dibinde yaşamak zorunda kalan beni ikna edebilirsiniz.
Sonuç olarak bütün bunlar bir Türkiye açılımıdır. 3G geldi. Öcalan yakında tecritten kurtulup yeni hücre arkadaşlarına kavuşacak, yeniden yargılanacak, Kolomb’un Amerikası görüntülü telefonla onun “iyi hal’ine” kanaat getirecek. 70,5 Milyonum yoğun radyoaktivite ve açılımlardan donuklaşmış halde ortalıkta dolaşıyor olacak. Şimdi sarılın diyecek birileri, sarılacağız. “ona demedim buna sarıl, o senin düşmanın bu kardeşin” diyecek… Biz sersemlemiş kitle, kime sarılıyoruz, dağdakine mi bağdakine mi bilmeden, kim kime deydi görmeden….
Biz kimdik?
Nerde kalmıştık.
Neyi açmıştık?.....
“merak ne güzel şey güzel şey merak”
|