Ben Geçen hafta aldım çekirdek ailemi çitleye çitleye çıktım yola. Akdeniz’in egeye kıvrıldığı koylardan birinde açtım bavulumu. Çıkardık küreğimizi kovamızı oturduk altın sarısı kumlara, kale yaptık, kocaman bir gemi yaptık…
Açmadım telefonu, bilgisayarı, televizyonu. Okumadım gazeteleri.
Ruhumu, gözlerimi, beynimi sadece güzelliklerle doldurmak istedim. Yeşilin ve mavinin her tonuyla. Sonsuz orman ve denizle. Çocuklarımla.
….
Ben geçen hafta tatildeyken güzel ülkemi sular basmış. Güzeller güzeli Dila, anacığının avuçlarından kaymış. Avrupa’nın başkentleri arasında gösterilen bir şehrin sokaklarından çağlamış Azrail. Çok canlar yakmış. Ben sarılırken yavrularıma bir ana gözleri boşlukta beklemiş can’ının cansız bedenini.
Ben geçen hafta tatildeyken münevverin sevgilisi yakalanmış elinde sucuklu tostuyla. Hep merak ettim bunca zaman ne yer ne içer bu çocuk diye, meğer sabahlara kadar ağlayıp tostunu kemirmiş, böcekler münevveri kemirirken kara toprakta. Adalet yerini buldu diye seviniyor birileri. Bu nasıl adalet kemirgenlere baksana!...
Ben geçen hafta tatildeyken can dostum teyzesini kaybetmiş ben annemden sonraki ilk kaybım büyük halamızı. İki yaşlı yorgun beden birbirlerinden habersiz, aynı gözyaşlarını bırakarak ardlarında çıkmışlar aynı yolculuğa.
Ben geçen hafta tatildeyken mahallenin kedisi yine yavrulamış. Analar ne oğlanlar, kızlar doğurmuş..
Köprünün altından ne sular akmış geçen hafta.. Geçmişin unutulan keyifsiz hatıraları çıkmaya çalışmış solucanlı kayaların altından.
Ben geçen hafta tatildeyken bayram sarhoşluğuna ertelenmiş bütün dert ve sıkıntılar, Yeni umut ipleri bağlanmış hayat ağacının dallarına.
Ben geçen hafta tatildeyken, otel animasyonu tombalasını kazanmışım. Gözümde gözlük hediye. Ben şaşırmışım, kocam şaşırmış, görsen büyük ikramiye sanki. Umutlar ekmişim yorgun kalbime “şansım döndü mü ne!”
Ben geçen hafta tatildeyken bir ramazan ayı daha bitmiş, bir hafta daha eksilmiş ömrümüzden.. Anasız ikinci bayramım da her kesi aramışım da biri kaldı ama kim eksikliğini hissetmişim gün boyu.
Ben geçen hafta tatildeyken eski bayramların kokusuyla uyanmışım yine o sabah. Ev tarhanası yerine hazır çorba tadında bir bayram dahaymış hâlbuki kokladığım. Eksik olan çocukluğum mu, anam mı bilememişim, umursamamışımda hayret!
Sarılmışım çocuklarıma, kocama iyi bayramlar demişim. Sadece, benim bir zamanlar çok iyi bildiğim duyguyu miniklerimin hiç hissedemeyeceğinden korkmuşum bir parça.
“Kapıma çocuklar bile gelmedi şeker toplamak için” demiş teyzem. Şehir bayramlarına sitemle. Hâlbuki adettir bizde önceden hazırlık yapılır mahallenin çocuklarına şekerlemeler, bozuk paralar hazırlanır. Ama analar babalar korkar şehirde, bırakmaz çocuğunu şeker toplamaya…
Ben geçen hafta tatildeyken trafik yine yüzlerce can almış. Bir kez daha görmüşüm Azrail’le koyun koyuna yaşadığımızı. Birilerinin yüreği kavrulurken birilerinin gülüp oynadığını. Hayatın kendi içinde şaşılası bir dengesi olduğunu. Vahşi doğadaki gibi aynı anda hem yem hem yiyen olduğumuzu.
Ben geçen hafta tatildeyken anlamışım ki hepimiz bir parça deliyiz. Yoksa görüp duyduğumuz, yaşadığımız bunca acı, sıkıntı varken, bu kadar umarsız devam edemeyiz yaşamaya. İnsana verilen en büyük özellik de bu galiba. Unutabilen bir varlık olması.
Neler gördük yaşadık, neler unuttuk. Plağı hep başa sardık. Aynı hikâyeleri yüz binlerce kez dinledik…
Ben geçen hafta tatildeyken kimi işinden kimi eşinden olmuş. Birileri indirilirken kara toprağa birileri doğmuş. Ben keyifle şezlongumda dinlenirken biri derin bir “off..” çekmiş. Ben öğrenmişim ama herkes payına düşeni yaşayacak illaki. Herkesin sırası gelecek. Ne zaman mı?, nasıl mı?. O da belli “zamanı gelince!”
|