Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29915298
Bugün Ziyaretçi :  6363
Aktif Ziyaretçiler :  6363

Ayakları ıslak ve çamurlu şımarık kız sesleniyor…
 
Yoksullarla Dayanışma Haftası…
Günlerdir ajandamın haftalık yapılacak işler listesinin başında bu cümle yazıyor. Yoksullarla dayanışma haftasına uygun bir yazı yazmak. Yazamıyorum, tıpkı dünya kadınlar gününde yazamadığım gibi. Bu şekilde sınıflandırılmış, sıkıştırılmış, etiketlenmiş günlere bir tepkim var içerde bir yerlerde. Bazen başlıklar korkutur beni, oradaki sınıflandırılmanın içinde olmak utandırır, sıkar. Kaçmak isterim, şaşkın, çaresiz “benim burada ne işim var” bakışları atarım etrafa. Bir delik ararım kafamı gömecek. Bu hafta da benim için onlardan biri.
Kiminle dayanışacağız bu hafta. YOKSULLARLA. Yoksul kim, ne ye göre, kime göre yoksul. Aç olanı mı kastediyoruz, muhtaç olanı mı, hakları elinden alınanı mı, birileri şişerken küçülen tarafımı… Bir şekilde yoksullaşmalarına sebep olduğumuz grupla dayanışmaya geçiyoruz bir hafta boyunca, ne ala.
 
Koca bir balon elimizdeki, hayat denilen balon. Ortadan sıksan bir iple iki eşit baloncuk oluşur. Ama illaki bir tarafın lehine adaletsiz bir boğum vardır. Yani bir taraf şişer, büyür diğer taraf küçüldükçe küçülür. Ama ne kadar büyürse büyüsün balonu bıraktığınızda şişkin tarafa doğru devrilir balonun tamamı… Denge bozuldu mu iki taraf da risk altındadır yani.
 
Sen şişmeye devam edersin biri küçülürken. Ama içinde korkunda büyür, güvenliğin, geleceğin tehlikededir artık.
 
Yoksullukla ilgili beni çok utandıran bir anım var. Bunu hayatımda ilk kez paylaşıyorum.
Orta birinci sınıftaydım. Çok şiddetli bir kış geçiriyorduk. Bana, şeklini, rengini hiç ama hiç sevmediğim bir çift çizme almıştı ailem. Her sabah onları giymemek için kıyametleri koparırdım. Sonra çocuk aklımla harika bir fikir buldum. Ayakkabılarımı bir poşet içinde bahçemizin bir köşesine sakladım. Annem çizmelerimi giydirip beni okula uğurluyordu. Bende bahçe kapısına kadar gelip, ağacın altından ayakkabılarımı çıkartıyor, çirkin çizmelerimle değiştiriyordum. Okula gidene kadar dizlerime kadar kar, çamur, üşümüş ve kirlenmiş olarak sınıfa giriyordum. Ama umurumda değildi. İstediğimi yapıyordum ya.
 
O günlerde okulda matematik öğretmenimiz kendini yoksul çocuklara yardıma adamıştı. Ortada büyük bir gururla salınarak “sen gel bakıyım” diye birini seçiyor, sonra o çocuk üzerinde “ben yeniyim” diye bağıran etiketli giysileriyle sınıfa geri dönüyordu. Bütün sınıf “ooo kızılaydan mı giyindin sende…” gibi çocuk dünyasının acımasızlığıyla laf atıyorlardı. Aklımda o çocukların, o yepyeni giysilerin altında ezilmiş, mahcup bakışları kazınmıştı. Yoksul olmaktan utanıyorlardı, ama o yeni giysileri taşımaktan daha çok utanıyorlardı. Evet, artık ayakları, vücutları üşümüyordu ama kalpleri donuyordu. Bende onlarla üşüyordum.
 
Ben bir köşe de onları utandıranlar adına utanırken “sana diyorum duymuyor musun” dedi biri.
 
İrkilerek bana seslendiklerini duydum. O Öğretmen beni tepeden tırnağa kadar süzerek, çamurlu, ıslak ayaklarımda kitlenmiş halde bana sesleniyordu. “Benimle gel dedi bana.”
 
Korkmuş, şaşırmış bir halde onu takip ettim. Öğretmenler odasına girdik, bütün öğretmenlerimiz oradaydı. Hepsinin ayaklarıma baktıklarını görünce çok utanmıştım. Ama asıl, köşedeki yardım için gönderilmiş giysilere doğru yönelip “kaç numara giyiyorsun “ dediğinde dünya başıma yıkıldı sanki. Önce ayaklarıma sonra, suratlarında iyi bir şey yaptığına inanan bir grup eğitimcinin buruk gülümseyişine takıldım. Yanaklarımın kızarıp, kulaklarımın uğuldadığını hatırlıyorum. Çok utanmıştım. O anda utandığım yoksul olduğumun düşünülmesiydi. Hâlbuki ben çok zengin olmasa da orta halli bir ailenin şımarık kızıydım sadece. –Büyüdükçe aslında utanılması gereken şeyin bu tür yardımların bu kadar göz önünde yapılması, çocuk psikolojisinin bu kadar hiçe sayılması olduğunu fark edecektim gerçi-
 
Sadece “öğretmenim istemiyorum, benim ihtiyacım yok, benim babamın parası var” dediğimi ve kendimi öğretmenler odasından dışarı attığımı hatırlıyorum. Tuvalete gidip hüngür hüngür ağlamıştım.
  • O günde sonra bir daha hiçbir şey için “bu çirkin giymem” demedim.
  • Bu olayı ailem dâhil hiç ama hiç kimseye anlatmadım, ama hep hatırladım, her hatırladığımda o anın utancı kapladı her yanımı
  • O günden sonra o öğretmenimi bir daha sevemedim, onun derslerinde başarı ortalamam düştü
  • O günden sonra yoksul olmanın, insanların sana yoksul olduğunu haykırarak yardım etmesinin ne kadar korkunç bir şey olduğunu öğrendim.
  • O günden sonra birine yardım edeceksen, bırak başkalarının gözü önünde yapmayı, kendisinin bile anlayamayacağı kadar hassasiyetle, özenle yapılması gerektiğini öğrendim.
  • O günden sonra birilerinin hep yoksul kalacağını birilerinin bu durumu hiç umursamayacağını, birilerinin bu yardımları reklâm için yaptığını öğrendim.
  • O günden sonra sahip olduğum her şeyi paylaşmanın ama sadaka verir gibi değil, kardeşine verir gibi içten olması gerektiğini öğrendim.
  •  
İşte böyle sevgili dostlar… Hani psikologlar derler ya “şimdi çocukluğuna dönelim, bakalım orada bize cevap olacak neler bulacağız…”
 
Gördünüz mü bende çocukluğuma dönünce “Yoksullarla dayanışma haftası” nın neden beni bu kadar rahatsız ettiğini çözmüş oldum. Tam 27 yıl sonra duvarlar içine hapsettiğim utanç anımı parçaladım. Utanması gerekenin ben olmadığını gösterdim kendime. Dilerim böyle anları gerçekten yaşamak zorunda kalan o çocuklarda bundan dolayı utanmaktan vazgeçer ve özellikle yardım yapacak insanlar hayatlarıyla ilgili güzel dersler çıkartırlar, bu yazımdan.
 
 
Ekleyen:  Serap Düzgören ARI
Tarih:  10.12.2009
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Serap Düzgören ARI Yazıları
... Bulamıyorum!Serap Düzgören ARI [ 1.4.2017 Devamı
Hoş geldin Eylül...Serap Düzgören ARI [ 2.9.2016 Devamı
Göz bebeğinizi güldürün lütfen!Serap Düzgören ARI [ 30.8.2016 Devamı
Hayat hiçbir şeyi tamamlanmadan bırakmaz.Serap Düzgören ARI [ 13.7.2016 Devamı
EGO’nun sonu kıyamet…Serap Düzgören ARI [ 2.2.2016 Devamı
Saklısını gizlisinden çıkardı hayat… Serap Düzgören ARI [ 5.1.2016 Devamı
Geldik mi bir yılın daha sonunaSerap Düzgören ARI [ 6.12.2015 Devamı
Aile olmak nedir?Serap Düzgören ARI [ 5.11.2015 Devamı
Denge…Serap Düzgören ARI [ 3.10.2015 Devamı
Eylül geldi sonra, bir anda…Serap Düzgören ARI [ 14.9.2015 Devamı
Mücadeleye devam…Serap Düzgören ARI [ 14.8.2015 Devamı
Bugün bayram erken kalkın çocuklar… Serap Düzgören ARI [ 3.10.2014 Devamı
Atatürk heykelinde bekle beni yavrum… Serap Düzgören ARI [ 30.9.2014 Devamı
Gelecek, bizimle gelecek!Serap Düzgören ARI [ 3.2.2014 Devamı
Efece Haber yeni yaşın kutlu olsun...Serap Düzgören ARI [ 7.11.2013 Devamı
Öteki dünyadan haberlerSerap Düzgören ARI [ 26.8.2013 Devamı
Uzaklarda bir yerlerde Güneşler doğuyor! Serap Düzgören ARI [ 1.7.2013 Devamı
Yaşayamadıkça Özgürce, Mutluluklar biter sevsen de! Serap Düzgören ARI [ 19.6.2013 Devamı
Vakitsiz Öten Horoz’un halleri!Serap Düzgören ARI [ 25.2.2013 Devamı
Geçmişle geleceğin arasında ki krema! Serap Düzgören ARI [ 12.2.2013 Devamı
“Ben bu gün kahvaltı yapamadım!” Serap Düzgören ARI [ 11.1.2013 Devamı
Yılın 365. günüSerap Düzgören ARI [ 1.1.2013 Devamı
Perşembe’den sonraki CUMA! Serap Düzgören ARI [ 20.12.2012 Devamı
Cuma’dan önceki Perşembe ! Serap Düzgören ARI [ 17.12.2012 Devamı
Bir Kasım daha… Serap Düzgören ARI [ 8.11.2012 Devamı
Empatik Sempati! Serap Düzgören ARI [ 26.9.2012 Devamı
Vah benim dört artı dördüme! Serap Düzgören ARI [ 8.9.2012 Devamı
Hastamız var Zafer Bayramımızı kutlayamıyoruzSerap Düzgören ARI [ 30.8.2012 Devamı
Bayramınız Mutlu Olsun ÇocuklarSerap Düzgören ARI [ 20.8.2012 Devamı
Kadın olmak…Serap Düzgören ARI [ 12.8.2012 Devamı
Bize Rağmen Büyüyün!Serap Düzgören ARI [ 4.5.2012 Devamı
Hiç Tanımadığım Komşum Öldü!Serap Düzgören ARI [ 2.5.2012 Devamı
23 NİSANSerap Düzgören ARI [ 23.4.2012 Devamı
Hadi ara baba!Serap Düzgören ARI [ 17.4.2012 Devamı
Techno Romantiğiz vesselam!Serap Düzgören ARI [ 21.3.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam