Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29915257
Bugün Ziyaretçi :  6322
Aktif Ziyaretçiler :  6322

Kırk yaş, "OH BEEE, DÜNYA VARMIŞ!..." yaşıdır
 
Tahtadan bir kaykayımız vardı ağabeyimle, altında bilyeli tekerlekleri gacur gucur ses çıkartan. İpine asılıp tepeye tırmanmaya başladım. Ben küçüktüm, kaykay ağırdı.
Yol dik ve uzun ben inatçı. Yaşımdan büyük işlere meraklı. Tepenin üstüne çıkıp orada ve sonrasında ne var görmeye hevesli. Beden küçük aklından geçenler büyük.
Geldim en tepeye baktım keyifle önüme. Harika bir yokuş, sonra daha da büyük bir tepe. Aman ağzımın suları aktı. O karşı tepede olsam keşke. Kim bilir ne güzel bir manzara beni bekleyen...
Atladım kaykayıma bıraktım kendimi bayır aşağı. Beş yaşındaydım. Hayatı keşfetme açlığındaydım. Bayır aşağı indiğimde baktım çocukluğum geçmiş, ergenlik dedikleri dönem gelmiş. Kaykayımın ipi elimde .Zaman harcamadan tırmanmalıyım şu önümdeki koca tepeye, Bir çıkayım, bakayım hayat denilen nasıl bir şey?.
Bu tepe daha da mı dik ne?. Her an değişiyorum. Vücudum başka şekilde ruhum başka, Kozadan çıkan kelebek sancısındayım. Ama öyle de inatçıyım. Yolum uzun…
Geldim en tepeye… Amannn bu da ne.
Bitmiyor bu tepeler, yokuş aşağı bırakıyorum kaykayımla kendimi. Yaşım 20.
Büyüdün dedi birileri. Bir tek dizlerim kanardı eskiden, ilk kez kalbim kanadı. Aşkı buldum, savruldum. Ben her geçen gün başka bir ben oldum. Ama kaykayım elimde. O kadar inatla tutundum iplerine, dünya denilen şeyi keşfetme derdinde. Yolum uzun, zamanım az, Rüzgâr da savrulan yaprak gibi indim çıktım yokuşlardan.
Hayata, kendime, toprağa tırnaklarımı geçirdim. Kanayan dizlerim, kalbim oldu, Coştukça coştum, taştıkça taştım. Akarsuyun taşıdığı yivli toprak oldum. Biriktirdim, taşıdım, sürükledim, sürüklendim. Biraz yolda kaybettim, daha çoğunu kendime kattım. Aktım aktım aktım…..
Anladım ki her on’lu yaş döneminin ilk beş yılı tırmanmak, son beş yılı kaykayın üzerinde hızla kayıp gitmek demek. İlki sancılı bir hesaplaşma kendinle ve hayatla, İkincisi “ eee ne oldu şimdi, bitti mi?” demek, şaşkınlıkla.
Velhasıl dostlar bir içindeyiz çemberin bir dışında. Bir başındayız yolun bir sonunda. Hani arada bir nefeslik boşluk yok “nerden geldim, nereye gidiyorum “demek için.
 
Bir tekkkk…
Bir tek kırk yaşına koymuşlar bu mola yerini haberiniz var mı?
Oraya geldiğinde, hatta yaklaştığında “ hoppp ,ağır ol bakalım , bir soluklan” diyor insan kendine. Şöyle bir bakıyor geçmişine: “ yahu in çık, in çık bir şey anlamadım ben bu geçen ömrümden, o kadar çabuk tükettim ki her şeyi, Bedenim bir tomurcuk tu, şahane bir çiçek açtı şimdi solma dönemi mi yapraklarımın… Ne kadar sevgi, dost, acı, mutluluk tükettim bir solukta. Daha dün gibi ilk yokuşa tırmanma merak ve heyecanım….
Oy oy nerde unuttum kalp çarpıntılarımı, hayallerim hangi yokuşun ardında kaldı. En sevdiğime hangi tepeye tırmanırken veda ettim. Durup üzülecek, sevinecek zamanım hiç mi olmadı. Onca yaşanmışlıkla ben nasıl baş ettim…”
“Hadi olan oldu, geçen geçti tamam da, gücüm var mı aynı tempoda bir 40 yıl daha koşturmaya, e ne anlamı olacak o zaman yaşamış olmamın kendimi tekrardan başka…”
 
Şimdiiii
 
Şimdi dur orda. Aç kulaklarını dinle bakalım, oyunun kuralını yeniden yazalım.
Bir düşün önce niye buraya konmuş bu mola yeri, niye gözüne sokarcasına şifreler düşmüş dört yana
Ne diyor şifreler;
Bunu anlaman için kırk fırın ekmek yemen lazım.
Kırk kere söyledim sana!
Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.
Kırkından sonra azanı…!
Kırk hadis.
Yörüğün evini bir katır taşır, keyfini kırk katır taşıyamaz.
Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki kâmil insan olma ilkelerini Hacı Bektaşi Veli’nin tespit ettiğine inanılır. Hacı Bektaşi, "Kul Tanrı’ya kırk makamda erer, ulaşır, dost olur" demiştir…
Kırk..Kırk.Kırk….
Bir anahtar bu kırk. O kapıya geldiğinde söyle şifreyi geç kırk haramilerin hazinesine…
Kırk olgunluk çağıdır. Nirvana dır. Ömrünün her yılı 1 gündür. 40. Gün senin gönül kapılarının açılma günüdür.
Hadiii rahatla biraz. Düşünsene yapabileceğin bütün yanlışları yaptın, bütün pişmanlıkları duydun, bütün hesaplarını verdin şimdiye kadar, İncitmekten korktun, içine attın, bastırdın, sen olmana asla izin vermedin, belki hep başkaları için yaşadın, belki hep kendin için. Belki bundan memnunsun ya da değilsin, Velhasıl içini dışını en iyi sen biliyorsun artık. Hesaplaşma dönemi bitti
Artık istediğini yaşama dönemi, kendin için, önünde kalan yokuş ve tepeler için bütün kuralları sen koyarsın
KİME NE!
 
Hey sen Kırk yaşındaki!
FARKINDALIĞININ EN TEPESİNDESİN HABERİN VAR MI?
Mutlu olmak için saçlarına değen yumuşacık bir el yeter, sevgiyle paylaşılmış bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı da o yüzden.
Tam bu yaşta öğrenirsin hayatın içinde hem başrol oyuncusu hem de figüran olduğunu, Yani HEP ve HİÇ in aynı olduğunu.
Bu yaşta affetmeyi öğrenirsin ve anlarsın yıllarca omzunda gereksiz ne kadar kırılgan anlar taşıdığını. Onları bu kadar kolay üzerinden atabildiğini gördüğünde özgürleşirsin, dik duruşun geri gelir yirmili yaşlarından.
Acılarla, mucizelerin iç içe olduğunu anlarsın ve o anda konar gözlerine beş yaşın afacan pırıltıları.
Artık o kadar iyi tanırsın ve güvenirsin ki kendine “ SENİ SEVİYORUM” demek karnına ağrılar sokmaz, Otuz yaşının en çekici ifadesini takar yüzüne, sarılırsın gerçekten sevdiğine.
 
Hey baksana, Gençleşiyor musun ne!
 
Ben gençken böyle genç olmadım mı diyorsun. Eee işin sırrı bu ya zaten.
Bedeninle ruhun aynı dili konuşmaya ancak kırkında başlar. Bedenin gençken ruhun koskoca bir hayatı nasıl yaşayacağının hesabı ve yorgunluğundadır. Yaşlandığında hayatı nasıl yaşamak istediğini anlamış ama bedenini hastane koridorlarında bırakmış olursun.
 
Ama şimdiii. KIRK Yaşındasın.
 
Geçmişinin derslerini alıp kendine korunaklı bir merdiven yapıp öyle geçersin diğer tepeye(lere). Ya da uslanmaz kaykayın üstünde bırakırsın kendini bayır aşağı yine.
Aynı hızla, aynı boş vermişlikle…
Öyle bir yaştır ki Kırk. En tepedeki, en muhteşem manzaralı taraçada gün batımını seyretmektir. Güneşin doğuşunu izlemektir. Geçmişin güzellikleri ile geleceğin umut dolu bilinmezliğine gülümsemeyle baktığımız noktadır. En güçlü olduğumuz, kendimizin ve hayatın en farkında olduğumuz noktadır. Korkuların yerini “her şeye hazırım” duygusunun aldığı noktadır. İçimize çekerek, sonuna kadar yaşama özgürlüğümüzü ele geçirdiğimiz yaştır. Beş yaşından yetmişbeş yaşa her ruh haline rahatça girip çıkabildiğimiz bir yaştır. Etiketsiz bir yaştır. Yani Kırk yaşında hem çocuk, hem ergen, hem genç isterseniz hem yaşlısınızdır. Hepsinden istediğiniz kadarsınızdır. Üzerinizdeki son zincirleri parçaladığınız yaştır.
Kırk yaş
“OH BEEE; DÜNYA VARMIŞ!:::” yaşıdır.
 
*Kırkıma çeyrek kala böyle bir yazı yazmak geldi içimden. Bütün Kırklık’ lara ithaf ediyorum.
 
Ekleyen:  Serap Düzgören ARI
Tarih:  9.1.2010
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Serap Düzgören ARI Yazıları
... Bulamıyorum!Serap Düzgören ARI [ 1.4.2017 Devamı
Hoş geldin Eylül...Serap Düzgören ARI [ 2.9.2016 Devamı
Göz bebeğinizi güldürün lütfen!Serap Düzgören ARI [ 30.8.2016 Devamı
Hayat hiçbir şeyi tamamlanmadan bırakmaz.Serap Düzgören ARI [ 13.7.2016 Devamı
EGO’nun sonu kıyamet…Serap Düzgören ARI [ 2.2.2016 Devamı
Saklısını gizlisinden çıkardı hayat… Serap Düzgören ARI [ 5.1.2016 Devamı
Geldik mi bir yılın daha sonunaSerap Düzgören ARI [ 6.12.2015 Devamı
Aile olmak nedir?Serap Düzgören ARI [ 5.11.2015 Devamı
Denge…Serap Düzgören ARI [ 3.10.2015 Devamı
Eylül geldi sonra, bir anda…Serap Düzgören ARI [ 14.9.2015 Devamı
Mücadeleye devam…Serap Düzgören ARI [ 14.8.2015 Devamı
Bugün bayram erken kalkın çocuklar… Serap Düzgören ARI [ 3.10.2014 Devamı
Atatürk heykelinde bekle beni yavrum… Serap Düzgören ARI [ 30.9.2014 Devamı
Gelecek, bizimle gelecek!Serap Düzgören ARI [ 3.2.2014 Devamı
Efece Haber yeni yaşın kutlu olsun...Serap Düzgören ARI [ 7.11.2013 Devamı
Öteki dünyadan haberlerSerap Düzgören ARI [ 26.8.2013 Devamı
Uzaklarda bir yerlerde Güneşler doğuyor! Serap Düzgören ARI [ 1.7.2013 Devamı
Yaşayamadıkça Özgürce, Mutluluklar biter sevsen de! Serap Düzgören ARI [ 19.6.2013 Devamı
Vakitsiz Öten Horoz’un halleri!Serap Düzgören ARI [ 25.2.2013 Devamı
Geçmişle geleceğin arasında ki krema! Serap Düzgören ARI [ 12.2.2013 Devamı
“Ben bu gün kahvaltı yapamadım!” Serap Düzgören ARI [ 11.1.2013 Devamı
Yılın 365. günüSerap Düzgören ARI [ 1.1.2013 Devamı
Perşembe’den sonraki CUMA! Serap Düzgören ARI [ 20.12.2012 Devamı
Cuma’dan önceki Perşembe ! Serap Düzgören ARI [ 17.12.2012 Devamı
Bir Kasım daha… Serap Düzgören ARI [ 8.11.2012 Devamı
Empatik Sempati! Serap Düzgören ARI [ 26.9.2012 Devamı
Vah benim dört artı dördüme! Serap Düzgören ARI [ 8.9.2012 Devamı
Hastamız var Zafer Bayramımızı kutlayamıyoruzSerap Düzgören ARI [ 30.8.2012 Devamı
Bayramınız Mutlu Olsun ÇocuklarSerap Düzgören ARI [ 20.8.2012 Devamı
Kadın olmak…Serap Düzgören ARI [ 12.8.2012 Devamı
Bize Rağmen Büyüyün!Serap Düzgören ARI [ 4.5.2012 Devamı
Hiç Tanımadığım Komşum Öldü!Serap Düzgören ARI [ 2.5.2012 Devamı
23 NİSANSerap Düzgören ARI [ 23.4.2012 Devamı
Hadi ara baba!Serap Düzgören ARI [ 17.4.2012 Devamı
Techno Romantiğiz vesselam!Serap Düzgören ARI [ 21.3.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam