Kapının ardında bekliyor canlar, canını. O gizli kapı açılmaya başladı gene son yolcusunu almak üzere. Biz bekliyoruz sessiz, çaresiz. Aklımızdan diğer kaybedişlerimiz geçiyor. Ne kadar isyan etsek sonucun değişmeyeceği gerçeği yerleşiyor yumru gibi boğazımıza. Kader,kabullenme,umutsuzluk….bir an önce ne olacaksa olsun bekleyişi…
Makinenin ucundaki cılız nefes her soluduğunda hançerler dağlıyor bağrımızı. Yakıştıramıyoruz, hayret ediyoruz. Daha çok genç diyoruz….ama biliyoruz bunun kararı bizde değil, Kiminin dalı kiminin gövdesi kopup gidecek olan, kiminin hayatı için bir çiçek kimi için bir nefes…
Her kaybediş her kabulleniş kaderi, bir şeyler eksiltiyor. Aynı insanlar olarak devam edemiyoruz yolumuza. Orada, o kapının ardında bıraktığımız, bizden de dönülmez bir şeyleri alıp gidiyor. Daha yorgun, daha çaresiz, daha eksik devam ediyoruz başımız önümüzde.
Ölümün bu kadar dibimizde ve bu kadar uzak oluşu silikleştiriyor hafızalarımızı, o incecik çizginin, var oluşun anlamı olduğunu bir an çok keskin hissedip sonra gömülüyoruz flu dünyaya.
Ölüm ve yaşamın aynı düzlemde, iç içe olduğunu bir an hissediyoruz ama hafızalarımız siliniyor kısa sürede. Ve gözümüzün önündeki o gerçekliği unutuyoruz farkında olmadan. Bir tek çocuklarla ölmek üzere olanlar görüyor diye düşünüyorum. Yani bir tek onlar iki dünyayı aynı anda görüyor. Hayali arkadaşlar, kalabalık insanlar ….bizim göremediklerimiz yani…
Asıl gerçekliğin içinde yaşadığımız bir aldatmaca hayat. Biz halüsinasyon demeye, çocuğun hayal dünyası demeye ve kendimizi kandırmaya devam edelim. Gerçek çok başka…
Mutluluk iki nefes arasında.
Başımıza ne gelirse katlanmak zorundayız
Çok ilginç!
Bu gün ölmek için çok sıcak…
Gitme demek durdurur mu?
Durdursa kimse gider miydi?
Pişman olsa kimse kalır mıydı orada
Ya da dönebilmek mümkün olsa….
Bu gün bir sayfa daha çevirdik ömrümüzden, gözyaşlarıyla dolu…
Kalbimiz bir kez daha dağlandı,
Bir ana evlatsız, bir kardeş soluksuz kaldı.
Kalan sevdiklerimize sarıldık sıkıca,
Kaybetme korkusu, sindirdi bizi bir kere daha…
İsyan edemedik korkumuzdan, haykıramadık içimizdekileri
Allah daha beterinden korusun dedik, kabullendik başımıza geleni çaresizce…
Çocukken kaybettiği babasının koynuna gömdüler onu,
Babasının öldüğü yaşta, aynı şekilde öldü ve kadere bakın ki mezarları bile aynı oldu..
Babalar gününde kavuştu babasına sonunda,
8 yaşındayken, ne olduğunu anlamadan indirirdiler babasını o dar çukura.
Tam 32 yıl sonra…
O, şimdi orada….
Kadere bak!!!!
|