Oruç tutmak sevaptır, 30 gün aç kalmakla imtihan edersek kendimizi açların halinden daha iyi anlarız. Yoksula yardım, yanındaki açken tok olmanın utancı, manevi haz, sağlık… hepsi kabul, hepsi bir yana da ramazan deyince aklıma aile gelir önce benim.
İftar saatinden önce kurulmuş bir masa. Ağzımızın sularını akıtan yemek kokuları, TRT de iftara doğru programı ve harika çiçek böcek doğa manzaraları eşliğinde ilahilerin odayı doldurması. Dışarıdan batmaya yüz tutmuş güneşin son kucaklamaları yüzümüzü. İllaki kuyrukta uzun bir bekleyiş, sonunda elimizdeki yumurtayı fırıncıya uzatıp kendi pidemizin üzerine kırdırmamız ve karnımızı ağrıtacak mis kokusu.
Bir susuzluğa bir de pide kokusuna dayanamazdım.Ezan sesiyle onlara kavuştuğum an ömre bedeldi.Babam tam ezan saatlerinde kapıdan girer hazırlanıp geçerdi masadaki yerine.Ağbim ve ben her gün aynı heyecan ve coşkuyla “babam geldiiiii….” “ top patladııııı….” Sesleriyle ramazan davulculuğu yapardık ev içinde.
Annem misafir ağırlıyormuşçasına bütün hünerlerini gösterirdi bizim için. Canımız ne istiyorsa yapardı, hiç üşenmezdi. 30 gün boyunca hep aynı seremoni, aynı keyif ,ve hepimiz o masada. Sık sık misafirlerimiz olurdu iftar için, bazen biz giderdik. Ama ne büyük şenlikti o iftar masaları, düğün yemeği gibi, bayram yemeği gibi. Dolar dolar taşardık.
Şimdi….
Her hangi bir günden farkı yok iftar saatlerinin, ezan okunduğu saatte bende kocamda eve ya hiç gelmemiş ya da henüz içeri girmiş oluyoruz. E çocuklar zaten küçük anlamıyorlar.
Tadı kaçıyor o zaman ramazanın. Ramazan demek, oruç tutmak demek, ezanın okunduğu o an demek benim için. O sesle, o kokularla, sevdiklerimle içime çağlaması demek hayatın.
Olmuyor, artık çocukluğumun o tadı gelmiyor.
Yahu her şey çocukken mi güzel gerçekten.
Bilmiyorum, yarın yine deneyeceğim o tadı yakalamak için. Mümkün olduğunca erken gidip evime iftar soframı kuracağım, TRT nin iftara doğru programını açacağım, karnım guruldarken bu kez ben çocuklarım için güzel yemekler hazırlayacağım mutfakta. Bakalım olacak mı?
Birde çalışma hayatımın Ramazanları var unutamadığım. Yaklaşık 30 kişilik bir banka şubesinde çalışıyorum. İftar saati kasaların henüz kapatıldığı ama işlerin devam ettiği saate denk geliyor. Şehir merkezinde cami sesi duyulmadığından evi arayıp soruyoruz ezan okundu mu diye. Yaş ortalamamız 25, hepimizin en deli en güzel zamanları. Her gün 4 er kişilik gruplarla ev sahipliği yapıyor çalışma masalarını boydan boya enfes bir iftar sofrası haline getiriyoruz. Kahvaltı ağırlıklı ve elbette sıcacık pideli bir menü. Oruç tutan da tutmayan da o keyfi yaşamak için katılıyor bu yemeğe. Ve bir Ramazan daha aracılık ediyor dostluğun, paylaşmanın en değerli hatıraların çoğalmasına.
Aynı Ramazan temennilerimizi sürelim yine fırına ve kaçalım o zaman.
Ramazanı inanç olarak yaşayan, geçmişin güzel günlerini hatırlatıyor diye yaşayan, Sadece Ramazan ayı içinde değil, sadece kendi açken değil her zaman. Açları, yoksulları düşünen ve de kollayan herkesin bu mübarek günleri hayırlı olsun.
Boş midelerin huzuru kalpleri tıka basa doldursun.
El yakan, mis gibi kızarmış yumurtalı pideler sofraları doldursun.
Hadi afiyet olsun.
|