Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29915246
Bugün Ziyaretçi :  6311
Aktif Ziyaretçiler :  6311

İnadımı kıracağına, inadımı yönet, yapabilirsen!
Büyük bir keşif bu cümle, ben buldum, kendi kendime…
*
Benim hep inatçı olduğumu söylerler, Kocam söyler, teyzelerim söyler…bende “bana haksızlık yapıyorsunuz..”derim. Armut dibine misali kızım da burnunun dikine düştü pardon doğdu. O Minicik burun yukarıya doğru kalkık olduğu içinde mecbur burnu havada oldu.
İşte o zaman anladım ben dünyanın kaç bucak olduğunu… Ve üç yıldır evde güçler savaşı yaşanıyor. O yapacağım diyor ben “tabiî ki yapmayacaksın…” Bazen ikimizde akıllı taklidi yapıp geri adım atıyoruz gözlerimizin içine bakarak. Ama ilk fırsatta kim kime atlarsa Allah bilir şeklinde bir diyalogumuz var.
 
Ben anne olmanın, büyük olmanın verdiği güçle ona dediğimi bir şekilde yaptırıyorum, ödül, ceza vs. Hep bir yol buluyorum.
Ama şimdilik,
Yani güçler dengesizliğinde galip benim. Ama Eşitlik olduğunda ne olacak?
Muhtemel “ergenlik patlaması” denilen o cinnet anlarını yaşayacağız ana kız.
 
O zaman ne yapmalı, akıllı olmalı değil mi?
 
Hani inat geni diye bir gen varsa ve fakat cımbızla çekip alamıyorsak o zaman o yokmuş gibi davranmanın anlamı yok. Ya da onu baskılamaya çalışmanın yorgunluk ve yıpratmadan başka anlamı yok. O zaman akıllı formüller bulmalı. Yani bükemediğin elle tokalaşmayı öğrenmeli diyorum ne dersiniz?
 
Bunun denemelerini yapıyorum da bu öyle reçetelik bir iş değil ki. Hani günde üç kere şu haptan al inat falan kalmaz diye bir şey yok. E o zaman ne yapsın bu çaresiz anne!.
Zaman içerisinde birkaç yöntem geliştirdim, hemen paylaşayım;
 
Her şey güllük gülistanlıkken bir anda bir şey oluyor ve ikimizde hızla zıt kutuplara çekiliyoruz. Sanki bir lastikle artı ve eksi uçlara bağlıyız da belli bir mesafeyi aşarsak birbirimizi çarpıp kendi köşemize yapışıyoruz gibi. İşte bulduğum bu yöntemle o anı uzatmadan ona diyorum ki “ Tamam ateşkes, gel birbirimize sıkı sıkı sarılalım da negatif enerjimiz nötrleşsin.” O da ağlamayı kesip geliyor sarılıyoruz sıkıca ve bir süre kalıyoruz öylece. Gerçekten hem o sakinleşiyor hem benim sinirim geçiyor. Sonra hem o beni dinliyor hem ben onu dinliyorum…
 
İletişim teknikleri ile ilgili yöneticilere ders veren bir hocamla sohbet ediyorduk geçenlerde, bana bir eğitim taktiğinden bahsetti. Sınıfı kontrol altına almak için, özellikle aralarında sivri tipler varsa bir şekilde ona dokunarak o negatifliği attığını söyledi. Yani tokalaşarak ya da omzuna elini koyup gözlerine bakarak anlatmaya devam ettiğinde o sivri tavırlar kayboluyormuş!. Bunu öğrencilerime de deneyeceğim. Bazen 30–40 kişilik bir sınıfı kontrol altına almak kolay olmuyor gerçekten.
 
Neyse biz konumuza dönelim ben denemeyi Ada üzerinde yapayım önce, bunu başarırsam 20 li yaşlardaki çocuklarla daha kolay baş ederim.
 
Demek ki neymiş DOKUNMAK büyük bir iletişim kaynağıymış, Negatifi Pozitife döndürmek için dokunmak gerekiyormuş- Aman diyeyim olur olmaz kişilere ve olur olmaz yerlerde denemeyin yıldırım çarpmışa dönmeyin.-
 
İkinci yöntemim- bunun için sabırlı ve rahat bir anımda olmam iyi oluyor- Yansıtma mekanizması kullanmak. Misal elimi tutmadan caddede yürümekten hoşlanıyor. Benim aklım çıkıyor aniden kendini şoför zanneden bir canavar önümüze çıkacak diye. Ellerine sıkı sıkı yapışmak istiyorum ama özgür ruh kendi gidecek!. Hadi diyorum şu kaldırıma kadar elimden tut götür sonra ben yalnız yürüyeyim. Kafası karışıyor elimi tutuyor, kaldırıma çıktığımızda “tamam şimdi kendin dit “ diyor bana. Kaldırım bittiğinde de bekle deyip sıkıca sarılıyor elime.
*
Bir diğeri Yapmak istediği şeyi yapmasına kısmen izin verip, sonucu kendinin görmesini sağlamak. Atlama o koltuğun tepesinden diyorum atlamaya devam ediyor, sen bilirsin diyorum atlıyor ve kafasını çarpıyor. Bir daha atlamıyor.
*
Sanırım bu en tehlikeli olan yöntem ama yine sanırım ki hayatın özü bu. Yani canımız yanmadan öğrenemiyoruz. Tavsiyelerle, cam fanusta saklanarak hayatı tanıyamıyoruz. Daha az önce başkası atlayıp kafasını patlatsa da bizimki patlayana kadar yapmamayı öğrenemiyoruz.
E ben ne yapayım şimdi bir anne olarak, kenara çekilip kendi doğrularını kendinin bulmasına izin vereyim, bu arada kafası gözü patlasın, kalbi kanasın mı diyeyim.
İçimde fırtınalar koparken, saçının teline zarar gelmesin diye dualarla yaşarken dilimi ısırıp susayım mı, ?
*
Hayat senin hayatın bebeğim, Yaptığın her davranışın bir sonucu var, Önemli olan o sonuçlara katlanabilmeyi öğrenmen, Senin kararın, senin hatan ya da senin başarın. Senin mutluluğun ya da senin mutsuzluğun…
*
Elimden maalesef bir şey gelmiyor.
Senin hayatını senin adına, kendi tecrübelerimle yaşayamam. Bir gün elini bırakmak zorundayım. Hayat trafiğinde gözün açık olmak zorundasın. Hep doğru kararlar veremeyeceksin elbette, ama ders al hepsinden. Başarısızlıklar ya da yanlış kararlar doğruya dümen kırdırıyorsa hiç korkma, hiç gocunma hata yapmaktan. Yeter ki ders al. Yeter ki öğren. Yeter ki her düşüşünde kalkmayı bil.
*
Ben mi
Ben gücüm, ömrüm yettiğince ve sen istediğince orada olacağım yaralarını sarmana yardımcı olacağım,avuçlarım patlayana kadar başarılarını alkışlayacağım,her zaman  sana sımsıkı sarılacağım, seni hep ama hep çok seveceğim bebeğim.
 
Anne olmak hep kaygıyla yaşamak, anne olmak hep vicdan azabıyla yaşamak, anne olmak hep kendini yetersiz hissetmek, anne olmak hep çelişkilerle yaşamak, Bir yanın koruyup kollamak ister, bir yanın önünden çekilip kendi yolunda gitmesi için desteklemek,
 
Anne olmak…
Aslında hep çok şükür demek! Ve delilik boyutunda sevmek demek!
Ekleyen:  Serap Düzgören ARI
Tarih:  12.9.2010
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Serap Düzgören ARI Yazıları
... Bulamıyorum!Serap Düzgören ARI [ 1.4.2017 Devamı
Hoş geldin Eylül...Serap Düzgören ARI [ 2.9.2016 Devamı
Göz bebeğinizi güldürün lütfen!Serap Düzgören ARI [ 30.8.2016 Devamı
Hayat hiçbir şeyi tamamlanmadan bırakmaz.Serap Düzgören ARI [ 13.7.2016 Devamı
EGO’nun sonu kıyamet…Serap Düzgören ARI [ 2.2.2016 Devamı
Saklısını gizlisinden çıkardı hayat… Serap Düzgören ARI [ 5.1.2016 Devamı
Geldik mi bir yılın daha sonunaSerap Düzgören ARI [ 6.12.2015 Devamı
Aile olmak nedir?Serap Düzgören ARI [ 5.11.2015 Devamı
Denge…Serap Düzgören ARI [ 3.10.2015 Devamı
Eylül geldi sonra, bir anda…Serap Düzgören ARI [ 14.9.2015 Devamı
Mücadeleye devam…Serap Düzgören ARI [ 14.8.2015 Devamı
Bugün bayram erken kalkın çocuklar… Serap Düzgören ARI [ 3.10.2014 Devamı
Atatürk heykelinde bekle beni yavrum… Serap Düzgören ARI [ 30.9.2014 Devamı
Gelecek, bizimle gelecek!Serap Düzgören ARI [ 3.2.2014 Devamı
Efece Haber yeni yaşın kutlu olsun...Serap Düzgören ARI [ 7.11.2013 Devamı
Öteki dünyadan haberlerSerap Düzgören ARI [ 26.8.2013 Devamı
Uzaklarda bir yerlerde Güneşler doğuyor! Serap Düzgören ARI [ 1.7.2013 Devamı
Yaşayamadıkça Özgürce, Mutluluklar biter sevsen de! Serap Düzgören ARI [ 19.6.2013 Devamı
Vakitsiz Öten Horoz’un halleri!Serap Düzgören ARI [ 25.2.2013 Devamı
Geçmişle geleceğin arasında ki krema! Serap Düzgören ARI [ 12.2.2013 Devamı
“Ben bu gün kahvaltı yapamadım!” Serap Düzgören ARI [ 11.1.2013 Devamı
Yılın 365. günüSerap Düzgören ARI [ 1.1.2013 Devamı
Perşembe’den sonraki CUMA! Serap Düzgören ARI [ 20.12.2012 Devamı
Cuma’dan önceki Perşembe ! Serap Düzgören ARI [ 17.12.2012 Devamı
Bir Kasım daha… Serap Düzgören ARI [ 8.11.2012 Devamı
Empatik Sempati! Serap Düzgören ARI [ 26.9.2012 Devamı
Vah benim dört artı dördüme! Serap Düzgören ARI [ 8.9.2012 Devamı
Hastamız var Zafer Bayramımızı kutlayamıyoruzSerap Düzgören ARI [ 30.8.2012 Devamı
Bayramınız Mutlu Olsun ÇocuklarSerap Düzgören ARI [ 20.8.2012 Devamı
Kadın olmak…Serap Düzgören ARI [ 12.8.2012 Devamı
Bize Rağmen Büyüyün!Serap Düzgören ARI [ 4.5.2012 Devamı
Hiç Tanımadığım Komşum Öldü!Serap Düzgören ARI [ 2.5.2012 Devamı
23 NİSANSerap Düzgören ARI [ 23.4.2012 Devamı
Hadi ara baba!Serap Düzgören ARI [ 17.4.2012 Devamı
Techno Romantiğiz vesselam!Serap Düzgören ARI [ 21.3.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam