Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29915261
Bugün Ziyaretçi :  6326
Aktif Ziyaretçiler :  6326

Başım Göğe mi erdi!
 

Yıllar ve korkular ve hatta kaygılar kovalar insanı. Yüzleşmeyiz zira o korkular ardımızdan kovalar biz ha bire kaçarız. Üstelik çoğu zaman bunun farkına bile varmadan.
 
Yakın zaman önce bir açılım yaptım. Adına da kırk yaş açılımı dedim. Siz onu kırk yaş sendromu, ya da kırkından sonra azanlar… olarak bilirsiniz normaldir. Ama ben öyle olmadığını, hatta nasıl olduğunu yeniden yazdım. Yeni etiketini yapıştırdım üstüne ve derin bir Ohhh çektim.
 
Efendim şöyle oluyor açılım;
Her şey ilk altıncı ay da başlıyor aslında. Yani ana kucağından inip, yerde sürünme ve emekleme dönemine geçtiğimiz andan itibaren ileriye doğru bir hareket başlıyor. Önceleri ileriye ve tepeye tırmanış. Ardından zirve denilen yer. Sonra yine ileriye ama bu sefer bayır aşağı bir alçalış. Hani tipik Her organizma doğar, büyür –gelişir ve ölür teoreminden bahsediyorum. Bu işin teorik kısmı. Ama bizim konumuz daha derin. Emeklemeye başladığımız andan itibaren öğrendiğimiz her şey iki ters bir düz örgü gibi hayat hikâyemizi örer. Herkes kendi desenini çizer yıllarla farkında olmadan… Ön yüzünden baktığınızda rengârenk harika desenler serilir gözler önüne. Herkesin ki birbirinden farklı. Ama içini çevirdiğinizde, karmakarışık ipler, kırpıntılar, artıklar görürüz. Hiç görmedik demeyin desenli bir örgünün içini çevirin bakın lütfen. İşte tam orası anlatmak istediğim yer. Öndeki şahane resmin aksine ve fakat tam olarak o şekli verebilmek adına arkada yaşanan karmaşa. İçerde, birbirine geçmiş yollar, dibinden kesilmiş umutlar, karmaşa, düzensizlik, hayal kırıklığı ve korkuların izleri vardır. O kadar parça parça ve de dağınıktır ki anlamlı bir bütün yaratmayı düşünmezsiniz bile. Hatta çoğu insan hiç önemsemez içini.  Sadece dışarıdaki desene bakar. Orda güzel görünmek için içerde her türlü bedeli ödemeye razıdır.
 
İşte ne hikmetse kırklı yaşlara gelirken (bknz”.kırk yaş oh be dünya varmış yaşıdır” .yazıma) insan diyor ki kendi kendine “ içerde birikenler çok potluk yapmış canım benim yaa, bir şeyler yap temizle içersini, dışarıdan sırıtıyor o kabarıklık…”
 
O zaman alırsın eline makası, ters düz edersin hayatını, Ammannn! Hadi kolay gelsin.
 
Tek tek satır satır, tarih tarih geriye dönüp yeniden yazarsın, çizersin. Sarkan ipleri keser, uzunları bağlarsın yılların sonrasına o desenin devamına. Bazen hiç ummadığın güzellikler çıkar birkaç renkle oynadığında. Bazen gizli bir hayal kırıklığı sökülüverir kolayca parmaklarının arasından. Hiç ummadığın kuytulara sinmiş bir düğümü çözdüğünde upuzun bir gökkuşağı kalır elinde dolar durursun yeni desenlerine. Gittikçe grileşen, karalaşan köşelere tozpembeler dağılır yine altlardan akan… Hele, çıkmaz sokaklar vardır kendini farkında olmadan gömdüğün, her seferinde kaçak kat çıkıp sıyrılmayı başardığın. Ama bilirsin ki ana yoldan da uzaklaştırır o çıkmazlar seni. Her sapakta, ya da her karar aşamasında uzaklaşırsın ya da bilmeden yakınına girersin kaderinin…
 
Hikâye uzun. Yaşam kadar uzun bir örgü bahsettiğim. İçini dışına silkelediğimizde çift taraflı bir giysi çıkar karşımıza. İşte en güzelidir o. En kullanışlısıdır. Üşütmez, terletmez, ergonomik, huzur dolu bir giysidir O.
 
Uzun satırlarımın özeti şu ki, bende hayatını ters düz etmeyi akıl edenlerdenim. Bu farkındalığa ermiş, bunu akıl edebilmişlerdenim. Benim dışarıdaki güzel desenime şöyle karşıdan baktığımda anlamsızca ortalarda biten bir desen, yarıda kalmış renkler gördüm. Sık sık tekrarlayan kopukluklar gördüm. Bir potluk, bir bolluk vardı… Şöyle bir ters yüz edeyim bakayım sorun ne dedim;
 
Orada bas bas bağırıyordu. Korkularım, ben yapamazlarım, cesaret edemezlerim, amannn ne gerek var boş ver lerim… Nasıl da şişirmişler beni yıllarla boş yere.
Ne yaptım. Sözünü ettiğim açılım paketimle birlikte bir karar verdim. Bütün çekimserliklerinin, cesaretsizliklerinin, becerebilememezliklerinin (ne demekse!) koş üzerine dedim.
 
Yüksekten korkuyorum mu diyorsun atla 1800 metreden. Araba kullanmak mı korkutuyor çevir kontağı, başaramama maktan mı korkuyorsun başaramamayı deneyimle o zaman, bunun içinde hareket et. Hata yap. Yanlış yap. Ama bir şeyler yap. Sonuçta en azından ne yapmaman gerektiğini öğrenmiş ol!....
Gibi şeyler işte anlatmaya çalıştığım.
 
Bu yüzden, İnsanlık için küçük ama benim için dev bir adım attım ve kendimi boşluğa bıraktım.”Asla… “ dediğim yerde dünyanın yuvarlaklığını coğrafik olarak teyit etmenin hazzındayım. Ben buradayım, ben başardım. Yükseklik korkum, otokontrol merakım, sorumlu insan, sorumlu anne kimliğimin halatlarını gevşettim.
 
Fethiye Babadağ’ın 1800. metresinden kuşlar gibi süzüldüm.
On sekizimde cesaret edemediğime otuz sekizimde gözü kapalı atladım. “Asla!” dediğim her şeyin “Bir gün mutlaka…” olduğunu anladım. Korkularımın yıllarla birlikte kartopu gibi büyüdüğünü ve beni yutmak üzere olduğunu fark ettim.Ve biliyor musunuz çok küçük ama kararlı bir hamleyle o dev kartopunu sonsuza gönderebileceğimi keşfettim.
 
 
O yüzden şu yukarıda gördüğünüz resim, benim otobiyografimin en önemli karelerinden biridir. Bunu başarmış olmak benim için bir milat. Abartma demeyin abartırım. Ben yaptım, tek başıma yaptım. Ordaydım!
O yüzden bu konuda istediğim gibi şımarmayı marifet sayıyorum.
Diyeceksiniz ki atladın da başın göğe mi erdi!
 
Cevabım kısaca
Evet  evet, gerçekten başım göğe erdi! Sizinde ersin tez zamanda .
 
Ekleyen:  Serap Düzgören ARI
Tarih:  14.10.2010
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Serap Düzgören ARI Yazıları
... Bulamıyorum!Serap Düzgören ARI [ 1.4.2017 Devamı
Hoş geldin Eylül...Serap Düzgören ARI [ 2.9.2016 Devamı
Göz bebeğinizi güldürün lütfen!Serap Düzgören ARI [ 30.8.2016 Devamı
Hayat hiçbir şeyi tamamlanmadan bırakmaz.Serap Düzgören ARI [ 13.7.2016 Devamı
EGO’nun sonu kıyamet…Serap Düzgören ARI [ 2.2.2016 Devamı
Saklısını gizlisinden çıkardı hayat… Serap Düzgören ARI [ 5.1.2016 Devamı
Geldik mi bir yılın daha sonunaSerap Düzgören ARI [ 6.12.2015 Devamı
Aile olmak nedir?Serap Düzgören ARI [ 5.11.2015 Devamı
Denge…Serap Düzgören ARI [ 3.10.2015 Devamı
Eylül geldi sonra, bir anda…Serap Düzgören ARI [ 14.9.2015 Devamı
Mücadeleye devam…Serap Düzgören ARI [ 14.8.2015 Devamı
Bugün bayram erken kalkın çocuklar… Serap Düzgören ARI [ 3.10.2014 Devamı
Atatürk heykelinde bekle beni yavrum… Serap Düzgören ARI [ 30.9.2014 Devamı
Gelecek, bizimle gelecek!Serap Düzgören ARI [ 3.2.2014 Devamı
Efece Haber yeni yaşın kutlu olsun...Serap Düzgören ARI [ 7.11.2013 Devamı
Öteki dünyadan haberlerSerap Düzgören ARI [ 26.8.2013 Devamı
Uzaklarda bir yerlerde Güneşler doğuyor! Serap Düzgören ARI [ 1.7.2013 Devamı
Yaşayamadıkça Özgürce, Mutluluklar biter sevsen de! Serap Düzgören ARI [ 19.6.2013 Devamı
Vakitsiz Öten Horoz’un halleri!Serap Düzgören ARI [ 25.2.2013 Devamı
Geçmişle geleceğin arasında ki krema! Serap Düzgören ARI [ 12.2.2013 Devamı
“Ben bu gün kahvaltı yapamadım!” Serap Düzgören ARI [ 11.1.2013 Devamı
Yılın 365. günüSerap Düzgören ARI [ 1.1.2013 Devamı
Perşembe’den sonraki CUMA! Serap Düzgören ARI [ 20.12.2012 Devamı
Cuma’dan önceki Perşembe ! Serap Düzgören ARI [ 17.12.2012 Devamı
Bir Kasım daha… Serap Düzgören ARI [ 8.11.2012 Devamı
Empatik Sempati! Serap Düzgören ARI [ 26.9.2012 Devamı
Vah benim dört artı dördüme! Serap Düzgören ARI [ 8.9.2012 Devamı
Hastamız var Zafer Bayramımızı kutlayamıyoruzSerap Düzgören ARI [ 30.8.2012 Devamı
Bayramınız Mutlu Olsun ÇocuklarSerap Düzgören ARI [ 20.8.2012 Devamı
Kadın olmak…Serap Düzgören ARI [ 12.8.2012 Devamı
Bize Rağmen Büyüyün!Serap Düzgören ARI [ 4.5.2012 Devamı
Hiç Tanımadığım Komşum Öldü!Serap Düzgören ARI [ 2.5.2012 Devamı
23 NİSANSerap Düzgören ARI [ 23.4.2012 Devamı
Hadi ara baba!Serap Düzgören ARI [ 17.4.2012 Devamı
Techno Romantiğiz vesselam!Serap Düzgören ARI [ 21.3.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam