Efece haber’in değerli köşe yazarı ve Halkla İlişkiler Müdürümüz Sevgili Özlem Demirer bu sıralar zor günler geçiriyor. Yıllar önce trafik teröründe kaybettiği değerli eşinin acısı yüreğindeyken şimdi de sevgili oğlunun geçirdiği trafik kazasıyla yüreği kanıyor.
Çok şükür Oğlu da araçtaki arkadaşları da sağ salim kurtuldular. Ama kurtulamayan bir baba vardı orada. Kasksız, sinyalsiz, ışıksız bir motor kullanıyordu. Hatta plakasız ve ruhsatsız bir motor du kullandığı. Cahillik mi, yoksulluk mu, ecel mi? Sonuç genç yaş da ardında onca çocuk ve dul bir kadın bırakarak veda ediyor hayata. Geride kalanlara yanmamak elde değil.Hayatlarının bundan sonra çok daha zor olacağı malum.
Ama ya arabayı kullanan oğul?.
Genç yaşta bir hayatın sonlanmasından sorumlu olmak. Yasalar karşısında değil belki ama vicdanında taşımak bu yükü bir ömür. Hele ki kendi babası da o trafik denilen terörün kurbanı olarak avuçlarından kaymışken… Elbette herkesten önce ölenin ailesinin yanında onlar olacaktı. O ateşin nasıl olduğunu onlardan iyi bilen olamaz ki.
Hayat bazen çok çok acımasız olabiliyor. Hiç istemediğimiz, hayal edemediğimiz rolleri giydirebiliyor üzerimize. Sizin dikkatiniz, özeniniz yetmiyor bazen. Kontrolsüz, bilinçsiz bir karşı taraf bütün hızıyla çarpıyor hayatınıza. Kendi giderken sizdeki güzel bir şeyleri de götürüyor ardında. Özlem Hanım ve oğlu yıllar önce o bilinçsiz, kontrolsüz karşı tarafın hayatlarına çarpmasıyla canlarını kaybettiler, yıllar sonra yine aynı bilinçsizlik bu sefer kaybolan bir can olarak çarptı hayatlarına. Yine mağdurlar. İnsan isyan ediyor. “Ah be adam neden böyle bir motoru kullanırsın, Ah be Karayolları,Emniyet neden bu tarz motorların trafikte seyrine izin verirsin….Ah !
Bu olaya karışan herkese çok büyük geçmiş olsun, Başları sağ olsun.
Maalesef bu ülke de her gün yaklaşık 600 ve her saat 27 trafik kazası oluyor. Bu kazalarda günde 5–20 kişi ölüyor, 200 kadar kişi de yaralanıyor. Ortalama her yıl 5–6 bin kişi ölüyor ve 100–200 bin kişi de yaralanıyor. Trafik kazalarının oluşmasının en önemli etmeni insandır. Bu oran ortalama %94’lere kadar ulaşmaktadır.
Yani herkesin canı bir şekilde trafik teröründen yanmakta.
Bütün bunları yaşarken Mesleki olarak bazı bilgiler vermeyi borç biliyorum. Trafik terörünün bu kadar mağduru varken, trafikteki haklarımızı görev ve sorumluluklarımızı kısmen de olsa hatırlatmak adına yazdıklarım anlamlı olur umarım;
Karayollarında seyreden her aracın türüne bakmaksızın Zorunlu Trafik Sigortası yaptırma zorunluluğu vardır. Bu sigorta, araç sahibinin kusuru durumunda karşı tarafa vereceği maddi, bedeni zararları araç sahibi adına karşı tarafa öder. Limitleri bu yıl için; maddi zararlarda 17.500 TL, Bedeni zararlarda 175.000 TL dir. Yani trafikte sizin kusurunuz olan bir kazaya karışırsanız karşı tarafa vereceğiniz zarar bu limitlerle güvence altında.
Sizin aracınızda ve sizde olabilecek her hangi bir zarar için ne yapmak lazım?. Eğer size zarar veren karşı taraf sa siz onun trafik sigortasından bu zararınızı tazmin ediyorsunuz. Ama kusurlu sizseniz?
O zaman Kendi aracınız için yaptıracağınız Kasko Poliçesi araçtaki ve sizdeki ve yolcularınızdaki zararı tazmin ediyor. Kasko isteğe bağlı olarak düzenleniyor, Trafik gibi bir zorunluluğu yok, keşke olsa o zaman böyle acılar yaşanırken bir teselli olarak bize güven verirdi. Kasko poliçesinin içine ek olarak karşı tarafa verilen zararlar için de teminat verilir. Düşünün ki Trafik sigortasının içindeki limitler zarara yetmedi o zaman kasko devreye girer artı ödeme yapar. Sanırım en güzel yanı da Trafik sigortası maddi-bedeni zararları kapsıyorken Kasko sigortasının ek olarak manevi tazminat taleplerine de cevap veriyor olmasıdır.
Çok bilinmeyen bir noktaya daha değinmek istiyorum. Trafik Hizmetleri geliştirme fonu adı altında bir fon vardır. Burada biriken para trafik kazalarında yaralanan ama sorumlu kişinin tespit edilemediği durumlarda, -mesela çarpıp kaçma durumları gibi- kişilerin uğrayacağı bedeni zararları karşılar. Demem o ki, bir trafik kazası mağduru olarak hastaneye götürüldüğünüzde ve karşı taraf bulunamıyorsa bütün sağlık giderleriniz bu fon tarafından –yürüklükteki trafik poliçe teminatları dâhilinde- karşılanır.
Trafik sigortası da Kasko sigortası da 1 yıllık olarak düzenleniyor ve taksitlerle ödüyorsunuz. Her gün trafikte bu kadar çok kaza olurken, bu terörün herhangi bir bacağında mağdur olma riskimiz çok yüksek. Onun için önce canımızı sonra malımızı ve elbette başkalarına verebileceğimiz zararları güvence altına almak lazım.
“Bana bir şey olmaz…” “Ben kaç yıllık şoförüm…” “Ben çok iyi araç kullanırım…” değil, “Ben karayoluna çıktığım anda benim ya da benim dışımda binlerce etken altındayım. Evet, her türlü önemli alıyorum, dikkat ediyorum. Ama…..”
Ama her şeye rağmen bir kaza olursa maksimum güven içinde miyim?
Ben, Aracım, Karşı taraf, Geride bırakacaklarım?....
Güven içinde mi?
Sormak lazım!
|