Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29916521
Bugün Ziyaretçi :  7660
Aktif Ziyaretçiler :  7660

Bayramın ardından…
 
Uzunnn bir tatil. İki çocuk, iki valiz ve ben düştüm yollara. Önce Eskişehir. Canım annemin ölümünün ikinci yıldönümü. Mezarı başında, onsuz geçen bir yılımı anlattım ona. Ben ağladım o dinledi. Sarılamadı, geçecek, kavuşacağız diyemedi gene. Ama ben demiş kabul ettim. Az kaldı dedim içimden…
Adapazarı’ndayız. Ailemizin genişliği şaşırtıyor beni. Halalar, teyzeler, torunlar, torun çocukları. Bir zamanlar en küçükleri olduğumuz ailenin gittikçe ortalarındayız artık ben ve bir dolu kuzenim. Eskinin, Annelerimizin içeride bizim dışarıda geçirdiğimiz bayramları yer değiştirdi artık. Şimdi biz içerideyiz, çocuklarımız bahçede.
Bilirim o bahçede ne güzel geçer bayramlar. Bayramlık kıyafetlerin cepleri harçlık ve şeker doludur. Ayakkabıların rengi tozdan, çamurdan görünmez. Yemek yemek aklımıza gelmez. Tüm dünyayı keşfederiz o koca bahçede. Yılda bir kez gördüğümüz kuzenlerimizle yapmadığımız yaramazlık kalmaz..
Benim apartman tepesinde büyüyen çocuklarım içinde müthiş bir keyif oldu bahçeli tatil.
Saksı çiçeği diyorum onlara. Kısıtlı zamanlarda havalandırmak için parka çıkan sonra dört duvarın arasına gömülen şanssız nesil bizimkiler. Şehir hayatının, yüksek binaların, çalışan annelerin çocukları onlar. Doğayla ilişkileri sınırlı maalesef.
Bayramın ilk günü yani tatillerinin ilk günü. Dakikada bir bahçeden bir çığlık, ağlama sesi. Koşuyorum bizimkiler ya düşmüş, ya traktörün kasasına kafayı çarpmış ağlıyor. Alışkın değiller taş,toprak zeminde kayıyorlar, diğerleri çeviklikle traktörün altından eğilip koşarken bizimkiler bodoslama dalıp kafayı gözü patlatıyor..Tozdan ince yol çiziyor gözyaşları yanaklarında. Ama umurlarında değil yanaklar kıpkırmızı, gözler ışıl ışıl…
Mahalle jargonunu öğreniyorlar iki günde. Ataya bir efelik bir isyan halleri geldi. Canım annecimle başlayan cümleleri “Yapmayacağım diyorum anlamıyormusunnnn!” lara dönüştü.
Annem hep derdi biz küçükken “ Adapazarı’na her gittiğinizde huyunuz değişiyor, şımarıyorsunuz”Öyleymiş Anacığım, bak benimkilerde dediğin gibi oldu.
Batuhan 8, Kaan ve Ata 5,5, Serhat 7yaşında. Ada ve Beyza nur 3,5. Altı kuzen çocuğu. Onların anne ve babalarıyla bizim yaptıklarımızı yapıyor şu anda.
Cumartesi günü ananemin evi kalabalık, bayram ertesi bütün akrabalar toplanmış annem için dua okutuyoruz.. İçerde huşu içinde kuran dinleyen bizler, bahçede çığlık çığlığa bizimkiler. Derken kapı açılıp en büyükleri en önde koşturmaca ortamızdan geçip evin en kuytusuna kaçıyor hepsi. Neler oluyor demeye kalmadan kapıda çığlık çığlığa bir kadın beliriyor.
“Terörsit mi bunlar, böyle şey olurmu…” Telaşla kapıya çıkıyoruz, duayı falan bırakıp. Neler olduğunu anlamak için. Bizim çete kadının oğlunu sıkıştırıp dövmeye başlamış. Kadın camdan olanları görünce can haliyle atmış kendini dışarıya, bunlar nasıl çocuk diyor…
Mutfakta dört yaramazın karşısında dört anne dikliyoruz hiddetle “Ne yaptınız siz!”
Batuhan Başlıyor
- Önce o başlattı, Kaan’ın ayağına taş attı, sonra bakkala girdi, Kaan da bize hadi barikat kuralım dedi…
Ata araya giriyor “Anne o hep bize bulaşıyordu…”
-  Doğru konuş, bulaşıyordu ne demek Ata!
-  Doğru konuşuyorum anne, sürekli bize dil çıkarıyor, taş atıyor…
-  Oğlum siz dört kişisiniz bir kişiye saldırmak doğrumu?
-  Altı.
-  Efendim!?
-  Altı. Altı kişiydik!
Ben çıldırmak üzereyim onlar başları önlerinde hazır olda suçlarını itirafa devam ediyor…
Ata’yı altı aydır Aikido kursuna gönderiyoruz. Küçük yaş da spor yapmayı öğrensin diye. Fiziksel ve zihinsel gelişimine katkısı olsun diye. Kendini savunmayı öğrensin diye. Sporun hayatına katacağı disiplini alsın diye…
Çok da başarılı ve severek yapıyor. Ama atladığım bir şey olduğunu o anda fark ediyorum. Aikidonun eğitiminde yapılan o savunma hareketleri şov niteliğinde. Uygun bilek kavraşıyışı ve çevirmeyle kendinden boy ve yaş olarak çok büyükleri bile rahatlıkla devirebiliyor yere.
Bu da bizim afacana gereksiz bir özgüven pompalamış. Şişirilmiş egosuyla iri kıyım çocuğa ilk o saldırıyor ve çocuk doğal olarak bizimkini anında yere yapıştırıyor. Kuzenleri de Ata’yı yerde görünce ellerinde taşlar, sopalar dalıyorlar hep birlikte. Eve misafir gelen iki kız kardeş de aralarında üstelik. Bizim iri kıyım komşu çocuğu da cüceler ülkesinde kalmış dev gibi savunmasız kalıyor.
Tek tek gitseler hepsini serer yere. Ama hepsi birden girişinde can havliyle bağırmaya başlıyor.
-          İnanmıyorum sopayla mı vurdunuz!
-          Yok, Serap teyze sopayı korkutmak için elimizde tuttuk, tekme attık sadece
-          Kaan da yumruk attı!
-          Allahım sen aklımı koru, Çetemisiniz oğlum siz!
Başları önde eğik birbirlerine yandan yandan bakıp “evet çete kurduk..” gülmemek için dudaklarını ısırıyorlar.
Sakin olmaya çalışarak onlara yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyorum. 1 kişiye altı kişi saldırılmaz, teke tek dövüşmek lazım diyorum. Teyzem “Verdiğin akla bak, bravo sana “diyor.
Anlıyorum ki ben ne desem boş. Oğlum o gün hayatıyla ilgili müthiş bir hatıra ve deneyim kazanıyor.
Bir aileye, bir gruba ait olmanın hazzı. Sırf onlardan büyük ve güçlü diye ezmeye çalışan bir afacanı güç birliği ile püskürtmek. İyi olduğunu düşündüğü için boyundan büyük işlere daldığında popo üstüne düşeceğini bilmek. Gücünü, sinirini kontrol etmek. Sonunda yakalanmak. Suçlu psikolojisi. Kirlenmek, ilk sokak kavgasını yapmak…
Hayat okulu bu işte. Oyun, çocuklarımızın hayatını ne kadar şekillendiriyor. Ne çok şey öğretiyor. Savunmanın kendini korumak ama bu arada karşısında kine zarar vermemek anlamına geldiğini öğreniyor. Gücünü ve öfkesini kontrol edemezse neler olabileceğini görüyor…
Bir bayram daha bitiyor. Bavullarımız elimizde düşüyoruz yollara. Daha sıkı sarılıyorlar birbirlerine kuzenler. Aralarında ki bağ sokağın çamuru ve kanayan dizleriyle pekişiyor.
Bayramlar çocuklar için diyorum bir kez daha.
İyi bayramlar çocuklar!
 
Ekleyen:  Serap Düzgören ARI
Tarih:  22.11.2010
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Serap Düzgören ARI Yazıları
... Bulamıyorum!Serap Düzgören ARI [ 1.4.2017 Devamı
Hoş geldin Eylül...Serap Düzgören ARI [ 2.9.2016 Devamı
Göz bebeğinizi güldürün lütfen!Serap Düzgören ARI [ 30.8.2016 Devamı
Hayat hiçbir şeyi tamamlanmadan bırakmaz.Serap Düzgören ARI [ 13.7.2016 Devamı
EGO’nun sonu kıyamet…Serap Düzgören ARI [ 2.2.2016 Devamı
Saklısını gizlisinden çıkardı hayat… Serap Düzgören ARI [ 5.1.2016 Devamı
Geldik mi bir yılın daha sonunaSerap Düzgören ARI [ 6.12.2015 Devamı
Aile olmak nedir?Serap Düzgören ARI [ 5.11.2015 Devamı
Denge…Serap Düzgören ARI [ 3.10.2015 Devamı
Eylül geldi sonra, bir anda…Serap Düzgören ARI [ 14.9.2015 Devamı
Mücadeleye devam…Serap Düzgören ARI [ 14.8.2015 Devamı
Bugün bayram erken kalkın çocuklar… Serap Düzgören ARI [ 3.10.2014 Devamı
Atatürk heykelinde bekle beni yavrum… Serap Düzgören ARI [ 30.9.2014 Devamı
Gelecek, bizimle gelecek!Serap Düzgören ARI [ 3.2.2014 Devamı
Efece Haber yeni yaşın kutlu olsun...Serap Düzgören ARI [ 7.11.2013 Devamı
Öteki dünyadan haberlerSerap Düzgören ARI [ 26.8.2013 Devamı
Uzaklarda bir yerlerde Güneşler doğuyor! Serap Düzgören ARI [ 1.7.2013 Devamı
Yaşayamadıkça Özgürce, Mutluluklar biter sevsen de! Serap Düzgören ARI [ 19.6.2013 Devamı
Vakitsiz Öten Horoz’un halleri!Serap Düzgören ARI [ 25.2.2013 Devamı
Geçmişle geleceğin arasında ki krema! Serap Düzgören ARI [ 12.2.2013 Devamı
“Ben bu gün kahvaltı yapamadım!” Serap Düzgören ARI [ 11.1.2013 Devamı
Yılın 365. günüSerap Düzgören ARI [ 1.1.2013 Devamı
Perşembe’den sonraki CUMA! Serap Düzgören ARI [ 20.12.2012 Devamı
Cuma’dan önceki Perşembe ! Serap Düzgören ARI [ 17.12.2012 Devamı
Bir Kasım daha… Serap Düzgören ARI [ 8.11.2012 Devamı
Empatik Sempati! Serap Düzgören ARI [ 26.9.2012 Devamı
Vah benim dört artı dördüme! Serap Düzgören ARI [ 8.9.2012 Devamı
Hastamız var Zafer Bayramımızı kutlayamıyoruzSerap Düzgören ARI [ 30.8.2012 Devamı
Bayramınız Mutlu Olsun ÇocuklarSerap Düzgören ARI [ 20.8.2012 Devamı
Kadın olmak…Serap Düzgören ARI [ 12.8.2012 Devamı
Bize Rağmen Büyüyün!Serap Düzgören ARI [ 4.5.2012 Devamı
Hiç Tanımadığım Komşum Öldü!Serap Düzgören ARI [ 2.5.2012 Devamı
23 NİSANSerap Düzgören ARI [ 23.4.2012 Devamı
Hadi ara baba!Serap Düzgören ARI [ 17.4.2012 Devamı
Techno Romantiğiz vesselam!Serap Düzgören ARI [ 21.3.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam