Upuzun bir ip sarkıttın gönlünden. Adı umutlarındı. Rüzgâra dayanamadı savruldu oradan oraya. İncecik gözyaşlarını akıttın üzerine. İpe dolana dolana süzüldü aşağıya. Gözyaşların ağırlaştırdı ipi, rüzgâra karşı geldiler birlikte. Sonra bir ayaz bir soğuk… Üşüdüler beraberce, dondular… Dışarıdan çok sert çok katıydılar. Ama güneşi gördükleri anda, sertçe biri gelip vurduğu anda artık yoktular… Anladın ki bazen karşı gelinmez hayata. Sen istediğin kadar çabala.
Anladın bir ipe bağlanmaz umutlar, anladın dertlere salsan da gözyaşlarını sonuç aynı….
Bir tatlı dil de, bir acı söz de keser atar olanı. O zaman senden çıkanlara yanma boş yere. Çıkmış, gitmiş artık anla. İpin ucunda sana bağlı, geri gelir sanma. Al işte ipte gitti gözyaşında…
Bir bebek büyüyor annesinin karnında. Ne zor, ne kadar zor dokuz aylık maratonu. Deli gibi sevecek, üzülecek kalbi oluşuyor ilk 5haftada. Hayata hangi cinsiyetle devam edeceği 9-13. hafta da belli oluyor. Duyması 25, görmesi 27.hafta. Kalbini kontrol etsin diye akıl, en nazlısı daha 3. haftada başlıyor gelişmeye. O kadar hızlı ama o kadar karmaşık süreçlerden geçiyor ki ancak 32. haftaya geldiğinde bitiyor işi. Tamam, oldum ben diyor. İlk 13 hafta insandan bile saymıyorlar seni, Cenin sin. Embriyosun. Kurbağadan hallice işte.
Nasıl mükemmel bir aritmetik düzenin, bir mucizenin kodlamasısın. İnce ince örülüyor milyarlarca hücre.
Heyecanla saracak annen baban seni, dört gözle bekliyorlar. Ama acele etme diye de dua ediyorlar. Bir sürü isim koydular vazgeçtiler şimdiye dek. Şansızsın sana sormuyorlar. Doğar doğmaz yapıştıracaklar üstüne pembe ya da mavi etiketi. İkametgâhın bile belli doğarken. Bir de TC numaran, daha ilk nefeslerini alırken yazılan. Al işte Dakka bir gol bir. Etiketli bir bireysin. Haberin olsun bir de vatandaşlık şifren var seni bekleyen artık. önce sen büyüyeceksin, sonra umutlar büyüteceksin. Hayat zorladığında seni anne karnındaki şekle dönüp kıvrılacaksın. Ya sevdiğinin kollarına ya boş yatağa. Ama kim olursa olsun yanı başında yalnız geldin yalnız gideceksin. Gerisi refakatçi hayatında unutma.
Bitişler hüzün, başlangıçlar heyecan doludur ya işte ondan. O umut ipinden… Bilmeden sarkıtıyorsun, sonra ona tutuna tutuna kendini bırakıyorsun bilinmeyene, yaşanmamışa. Bazen elini kesiyor bazen havada asılı kalıyorsun. Bir de bakıyorsun ipin sonuna gelmişsin…
Hayat buymuş demek diyorsun, bu kadarmış, bu kadar çabukmuş. Bu kadar zor, bu kadar boşmuş…
Hâlbuki dünyaya gelebilmek için bile ne kadar aşamalardan geçtin sen. Oradaki sarmal hayatın içinde de devam ediyor. Doğan, büyüyen, gelişen şimdi de yavaş yavaş ölen hücreler dolu içinde. Kendi matematiksel döngülerini yaşıyorlar hiç şaşmadan.
Sen onları düşünmüyorsun da tek derdin sarkıttığın ipin. Ne kadar uzun, ne kadar sağlam ve seni nerede bırakacak. O son nokta neresi olacak…
&
İşte böyleee, her yıl, son ay, son hafta bir hesaplaşmadır gider ya, ne var ne yok ortaya dökülür ya, Elimizde son kalanlarla bir aşure yapılıp yenir ya, onun gibi işte.
Dopdoluyuz hepimiz. Umutlarımızı aldık, hayal kırıklıklarından çıkardık, sevgilerle topladık. Kaybettiklerimizi yıllara böldük, kalanı birbirimize ekledik. Eşittir dedik aynı sonuç çıktı yine hiç şaşmadı bu yılda. = HAYAT
Hayatımıza bir yıl daha mı ekledik yoksa hayatımızdan bir yıl daha mı çıkardık.
Fark etmez mi dediniz, bende öyle dedim.
Bir de şöyle dedim. Giden gidiyor bende tortusu kalıyor. O tortular beni ben yapıyor ve yeniye hazırlıyor. Sevgiyle, sevdiklerimle kucaklıyorum yenisini. Bütünnn hayallerimi, umutlarımı, isteklerimi, sevdiklerimi, sahip olduklarımı, sahip olmak istediklerimin resmini yapıştırıyorum dallarına. Yakıyorum rengarenk ışıklarını ve bekliyorum….
Hadi gel 2011… BEKLİYORUM.
|