Ne kadar uzun zaman olmuş seninle konuşmayalı. Telefonlarımı açmadığından beri, ben gelip evde bulamadığımdan beri, rüyalarıma artık gelmediğinden beri…
Epeydir yani, görüşemedik. Konuşamadık, sarılamadık…
Seninle ilgili ne varsa kaldırdım kutuladım en kuytuma. Bir tek “anne” kelimesini bıraktım dışarıda. Onu giyindim üzerime. Aynanın karşısına geçip seyrettim kendimi uzun uzun. Bana uydumu diye. Sanki ben hiç doğmamışım gibi doğurduklarıma sarıldım. Öncem yokmuş gibi sonrama bağlandım. Eski her şey acı veriyordu, sen eskiydin ben yeniydim. Ben iki dünya güzelinin annesiydim. Ben, anne dediklerinde yanlarında olandım senin gibi sessizliğin çığlığı değil. Garip bir sitem var içimde sana. Anla ama annesizliğin umursanmayacak bir dönemi yok. 3 yaşında da bıraksa 40 yaşında da küsüyor insan annesine bırakıp gittiği için. En çok nazı anneye yapmak hayatın oluru, yokluğunu anlamaya çalışmak ise kesinlikle olmazı.
Ben şimdi seni yok sayıyorum ya, yokluğunun beni acıtmasını görmemezlikten geliyorum ya…Ben şimdi kendi “anne” rolümü oynuyorum ya….
Hepsi yalan. Ben o aynanın karşısında seni taklit ediyorum aslında. Hani küçücük bir kızken senin topuklu ayakkabılarını gizlice giyip nasıl göründüğümü seyrederdim aynada, şimdi yaptığım da farklı değil. Senden kopyaladığım anneliğe dair her rolü seyrediyorum kendi aynamda. Senin gibi olmaya çalışıyorum ama sonum senin gibi olmasın diye de dualar ediyorum.
Ne bileyim garip duygular bunlar. Epeydir konuşmadık seninle. E ben büyüyorum, yaşlanıyorum ama sen genç halimin annesisin, anlarmısın bu yaşımı bilmiyorum. Konuşma şansım yok ki. Sana hayata dair kaygılarımı anlatsam, ne bileyim ergenlikte bu çocuklarla ne yapacağımı sorsam, Şu gözlerimin kenarlarındaki kırışıklıklar ne olacak desem.
Sen kaç yaşında menopoza girdin, hayallerin nelerdi neleri gerçekleştirdin. Ya da sulu köfteye ne koyuyordun benimki hiç seninki gibi olmuyor. Ah be anne 40 yaşımın hiçbir anını anlatamıyorum sana nasıl küsmem nasıl kapris yapmam gitmene. Bir çocuktan nasıl olgun davranmasını beklersin. Çocukların yaşı olmazki, çocuk işte çocuk!
Ben seni taklit ediyorum ya yetmiyor, çocuklarımdan da aynı şeyi bekliyorum.Diyorum ki “biz her anneler gününde ağabeyimle erkenden kalkar,annemize kahvaltı hazırlardık,sonra gidip öpüp onu uyandırırdık,..” Siparişim var onlara ve babalarına, sabah erkenden kalkıp bana kahvaltı hazırlayın…
Bende yatakta uyuyor taklidi yapıp gelip beni öpmelerini bekleyeyim senin gibi. O minik ellerin hazırladığı sevgi çağlasın mideme. Öpeyim “hımm harika olmuş, ellerinize sağlık yavrularım “diyeyim. Senin bize sarıldığın gibi sarılayım onlara…
Olur mu annem?
olur mu, o günlere döndürür mü beni, bir tek gün bile olsa…..
İçimde yarım kalmış sayfalar varken yazının sonunu getirmem çok zor, Anneler günü anneniz varsa güzel, anneler günü çocuklar için güzel.
|