Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29947071
Bugün Ziyaretçi :  17628
Aktif Ziyaretçiler :  17628

“Siyah Kuğuyu gütmek”
 
Bir bebek hayal edin,acıktığında ağlayan,doyurulduğunda gülen,okşandığında huzurla uyuyan..Hayattan bütün beklentileri bu kadardır. Fizyolojik ihtiyaçlar, sevgi ve güven. Bu üçünü karşıladığınızda her şey yolundadır. Biri eksik kaldığında huysuzlaşır bebek,ağlar ağlar ağlar…Tek tepkisidir çünkü hayata karşı gözyaşları.
 
Bir hayvan düşünün, aç!.Çalılıkların arasından sessizce süzülür avına doğru,uygun anda hoppp kovalar kovalar yakalayana kadar.Ve parçalamaya başlar.Tek derdi odaklanmak,hedefe ulaşmak için saldırmak ve yemektir. Engellenirse saldırganlığı artar, avını dişlerinden almaya kalk dünyayı yıkar, Tek bildiğidir çünkü hayata karşı saldırgan içgüdüleri…
 
 
İnsan kişiliği İd, Ego ve Süper Ego denilen 3 kısma ayrılmış. İd dediğimiz, bebekte ve hayvanda olan şey. Yani yaradılışından gelen, içgüdüsel olan, yani karakterimizin, biz olmamızın gerek şartı. Burada derin bir haz alma ve saldırganlık güdüsü hakim.
İd her ne olursa olsun ihtiyaçların tatmin edilmesi ve haz almaya kurgulu, bunu yapamadığı anda saldırganlaşma eğiliminde. Bir bebek doğduğunda İd’iyle birlikte doğar. Bu onun emmesi, bu onun ağlaması demektir. Bu onun sevildiğinde huzur, güvensiz ortamda huzursuz olması demektir. İD ŞEKİL OLARAK BİR BEBEKTİR YANİ. Hep öyle kalır. Onu eğitmek, anlatmak, değiştirmek mümkün değildir. O hep ister alamazsa ağlar.
 
Bu alt ana katmanın üzerine bebek büyüdükçe süper ego denilen bir katman eklenir. Artık yürümeye başlayan bebeğe birileri “Dur yapma!,düşersin gitme, bu tabak bitecek, Hayır yapamazsın…” demeye başlar.Hatta ödül ve cezalarla pekiştirilir bu davranışlar. Yaramazlık yaparsan ceza, tabağın yarım kalırsa ceza, uslu çocuk olursa aferin, o okulu kazanırsan araba,o kızla asla evlenemezsin seni reddederim!,Hayır tabii ki bahçede top oynayamazsın dersini çalış,onu olma bunu ol ,yoksa toplumda saygın bir işin olmaz…..İd’iyle mutlu mesut yaşayan bebek bir anda bir toplumun, bir ailenin parçası olduğunu görür ve yoğun bir dış kontrole boğulur.İçeriden gelen ses dışarıdan gelen sesle baş edemez, Çatışma başlar derinlerde…BEN KİMİM, NE OLMAK İSTİYORUM….Binlerce soru hazır bekler bir hayat boyu cevaplanmayı
 
İş İd ve süper egoya kalsa vay bu insanoğlunun haline, İki deli uç sürekli savaş halindeyken ve hep ben derken bir akıllının çıkıp ara bulması gerekir ya işte o akıllıya EGO diyoruz kendi aramızda. Gerçekten akıllı. Diyor ki Süper egoya “hopp tamam sakin gel, anladım ben seni, tamam bu ailenin bu toplumun içinde yaşıyorum ve bununda kuralları var. Ve haklısın bu kurallara uyarsam sevilen, takdir gören, onaylanan olurum, uymazsam mahalle baskısından hükümet baskısına kadar bir dizi kasedim yayınlanır. Ama az bir müsaade et, bu gemide üç kişiyiz. ben İd’le nasıl konuşulur biliyorum, bırak ben halledeyim…”
 
Sonra İd’in karşısına geçer. “Tamam, seni çok iyi anlıyorum, tek istediğin safça haz almak, özgür olmak, iyi zaman geçirmek, Bunu yaparken kuraldan, bunu yaparken yasak-günah-ayıptan bunu yaparken alkıştan hoşlanmıyorsun. Sadece haz almak, alamayınca saldırmak var içinde. Ama hayatta böyle geçmez ki canımmm. Bak seni sevenler, senin iyi olmanı isteyenler, bak düşmanların, seni korkutanlar… Biraz politik olamaz mısın yahu. Tamam sen gene bildiğini oku ama onların dediklerini de en azından yapıyormuş gibi yap, hadi benim canım,
 
O tabak bitecek cek cek ,o tabak o tabak…..
 
İşte bu akıllı Ego’ya “kişilik”imiz diyoruz. Bizim davranış özelliklerimizi sergileyen, bizi biz olarak algıladığımız düşünce katmanı.
 
Ortada olmak hep zordur. Bir yatak da üç kişi yattıysanız anlarsınız, sağa döndüğünüzde biri sola döndüğünüzde diğerinin nefesini hissedersiniz ve bunalırsınız. Hep bir taraf ayağını üzerinize uzatır sizin alanınızı çalar çıldırırsınız.- Küçükken kuzenler doluşur yatardık ve sıra illaki birimize gelirdi ortada yatmak için.-
 
Muhafazakâr, statükocu aile ve toplumda yetişmiş bebeklerin süper egoları İd’i bastırmaya o kadar odaklıdır ki, Ego bile baş edemez bu durumla ve bir süre sonra İnandığı gibi yaşayan değil, yaşadığı gibi inanan insan haline dönüşür. Süper ego kanalıyla zihnine üşüşen düşüncelerin kendi düşünceleri olduğunu kabullendiği anda içerde şu konuşmalar geçer “ben beceriksizim, başarısızım, bütün kötü şeyler beni bulur, annem demişti zaten senden adam olmaz diye, eşcinsel olduğumu söylersem beni reddederler, ailemden ayrı yaşamak istiyorum ama babam asla izin vermez. Erkek arkadaşım elime değse namus meselesi olur…..
 
Oyy oyy neler yapıyoruz bu çocuklara!
 
İçerde kıyametler koparken dışarıda mutlu, uyumlu, kabul gören insanlar olmaya çalışırız. İd ne yapar bu arada. Bu kadar bastırılmışlığa dayanamaz tabiî ki, e ne de olsa ihtiyacı giderilmediğinde ağlar, saldırganlaşır, tek bildiğidir çünkü. O zaman iş gene Ego ya düşer. İd’i kandırmak- ya da ikna etmek diyelim kibar olsun- zorundadır ki iç denge oluşsun.
O zaman zihin tarlasına tohumlar ekmeye başlar-çocukluktan itibaren farkında olmadan ekilir bu tohumlar-Dışarıdan bize gelen yaptırımların haklılığına,iyi-doğru ve güzelin sahip olunması gereken en önemli şey olduğuna….bir sürü dış etken düzmecesine inanmaya programlanır zihin.Kendini etiketler.
 
O tarlaya ekilen baskıcı bir tohum bize başarısız olduğumuzu, yetersiz olduğumuzu söyler, Bir sürü anlamsız korku tohumu atılmıştır ki o dış ses bizi kontrol etmeyi sürdürebilsin.
Taktik şu yani KORKUT, SİNDİR VE KONTROLÜN ALTINA AL, İSTEDİĞİN GİBİ DÜŞÜNSÜN, YAŞASIN…
 
İşte, buraya kadar içeride bastırılan, görmezden gelinen, başka yönlere kanalize edilen, özdeşleştirilen yüzlerce duygu, korku etiketiyle gölgemiz olur. Onlarla baş edemeyiz, Ederiz de etmek için önce Süper egoyu kontrol altına almak lazım. Darbe yapmak desem Kendi Ergenekonumu kurmaktan Süper Ego beni hemen içeri atar. Demiyorum, ama en azından Süper Egonun bana, benimle ilgili söylediği her şeyin, kendimle ilgili hissettirdiği her şeyin, aslında bir zihin kurmacası olduğunu ve gerçek ben olmadığımı anlamam lazım.
 
Ve istersem zihnimde, bilinçaltıma ekilmiş o olumsuzluk tohumlarını yok etme gücünün damarlarımdaki asil kanda olduğunu bilmem lazım.
 
O halde Mutlu, huzurlu, özgür düşünebilen bir Ego ya sahip olmak, İd ve Süper Ego arasında demokrasiyi yaşatmakla olur diyebilir miyiz sizce?.
İyi kötüyle, güzel çirkinle, başarı başarısızlıkla, adalet adaletsizlikle, doğru yanlışla bir arada olursa ancak önemi anlaşılır. Her ikisinin dengede olması bizi ileriye götüren mutlu eden yani istenilendir. Korkular her ne amaçla zihnimize serpiştirilmiş olurlarsa olsunlar sonucu mutsuz, özgüvensiz, güdülen insanlar yaratır.
 
Hadi, çağıralım içimizdeki, sinmiş-korkmuş o siyah kuğuları. Berrak, özgür bir zihin verelim yüzmeleri için. Parlak kapkara tüylerini okşayalım. Bırakalım o narin boynunu güvenle soksun kanatlarının arasına, gözümüzün önünde uyusun huzurla.
 
 
 
Ekleyen:  Serap Düzgören ARI
Tarih:  25.5.2011
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Serap Düzgören ARI Yazıları
... Bulamıyorum!Serap Düzgören ARI [ 1.4.2017 Devamı
Hoş geldin Eylül...Serap Düzgören ARI [ 2.9.2016 Devamı
Göz bebeğinizi güldürün lütfen!Serap Düzgören ARI [ 30.8.2016 Devamı
Hayat hiçbir şeyi tamamlanmadan bırakmaz.Serap Düzgören ARI [ 13.7.2016 Devamı
EGO’nun sonu kıyamet…Serap Düzgören ARI [ 2.2.2016 Devamı
Saklısını gizlisinden çıkardı hayat… Serap Düzgören ARI [ 5.1.2016 Devamı
Geldik mi bir yılın daha sonunaSerap Düzgören ARI [ 6.12.2015 Devamı
Aile olmak nedir?Serap Düzgören ARI [ 5.11.2015 Devamı
Denge…Serap Düzgören ARI [ 3.10.2015 Devamı
Eylül geldi sonra, bir anda…Serap Düzgören ARI [ 14.9.2015 Devamı
Mücadeleye devam…Serap Düzgören ARI [ 14.8.2015 Devamı
Bugün bayram erken kalkın çocuklar… Serap Düzgören ARI [ 3.10.2014 Devamı
Atatürk heykelinde bekle beni yavrum… Serap Düzgören ARI [ 30.9.2014 Devamı
Gelecek, bizimle gelecek!Serap Düzgören ARI [ 3.2.2014 Devamı
Efece Haber yeni yaşın kutlu olsun...Serap Düzgören ARI [ 7.11.2013 Devamı
Öteki dünyadan haberlerSerap Düzgören ARI [ 26.8.2013 Devamı
Uzaklarda bir yerlerde Güneşler doğuyor! Serap Düzgören ARI [ 1.7.2013 Devamı
Yaşayamadıkça Özgürce, Mutluluklar biter sevsen de! Serap Düzgören ARI [ 19.6.2013 Devamı
Vakitsiz Öten Horoz’un halleri!Serap Düzgören ARI [ 25.2.2013 Devamı
Geçmişle geleceğin arasında ki krema! Serap Düzgören ARI [ 12.2.2013 Devamı
“Ben bu gün kahvaltı yapamadım!” Serap Düzgören ARI [ 11.1.2013 Devamı
Yılın 365. günüSerap Düzgören ARI [ 1.1.2013 Devamı
Perşembe’den sonraki CUMA! Serap Düzgören ARI [ 20.12.2012 Devamı
Cuma’dan önceki Perşembe ! Serap Düzgören ARI [ 17.12.2012 Devamı
Bir Kasım daha… Serap Düzgören ARI [ 8.11.2012 Devamı
Empatik Sempati! Serap Düzgören ARI [ 26.9.2012 Devamı
Vah benim dört artı dördüme! Serap Düzgören ARI [ 8.9.2012 Devamı
Hastamız var Zafer Bayramımızı kutlayamıyoruzSerap Düzgören ARI [ 30.8.2012 Devamı
Bayramınız Mutlu Olsun ÇocuklarSerap Düzgören ARI [ 20.8.2012 Devamı
Kadın olmak…Serap Düzgören ARI [ 12.8.2012 Devamı
Bize Rağmen Büyüyün!Serap Düzgören ARI [ 4.5.2012 Devamı
Hiç Tanımadığım Komşum Öldü!Serap Düzgören ARI [ 2.5.2012 Devamı
23 NİSANSerap Düzgören ARI [ 23.4.2012 Devamı
Hadi ara baba!Serap Düzgören ARI [ 17.4.2012 Devamı
Techno Romantiğiz vesselam!Serap Düzgören ARI [ 21.3.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam