Sporun kapalı mekânda yapılanına karşıyım. Ciğerlerime, klimalardan dolan oksijen artığının girdiğini bilmek mutlu etmez beni. Spor yaparken bangır bangır müzik dinlemeye karşıyım. Bedenim ve ruhum bir ritim tutturup kuş seslerine eşlik etmeli.
Spora ara verip bir sigara yakmaya, cep telefonundan birileriyle kavga ederken koşmaya karşıyım. Spor yaparken yanımdakiyle sohbet etmeye hatta yanımda biri olmasına da karşıyım.
Spor şu benim için; Açık hava, masmavi bir gökyüzü, kulağımda kuşların sesi, dalgaların kayalıklara vuran hışırtısı ve iç sesim. Yavaştan başlayan gittikçe hızlanan bir yürüme temposu. Ya da sonsuz denizde atılan kulaçlar. Bedenim yoruldukça ciğerlerimin ful kapasite çalışması, nefes borumdan geçen havayı hissederek ciğerlerime doldurmam…
Derin bir nefesle hayatı doldururum içime, Her nefeste içimden şunu haykırırım “bütün güzellikler içeriye, bütün çirkinlikler dışarıya…” “sağlık içeriye, hastalık, mutsuzluk dışarıya.” Gibi…
Ying yang metodu diyorum buna. Hayatta her şeyin tersiyle iç içe yaşadığına inanıyorum. Ve ikisi bir arada olmadığı sürece istenilenin kıymetinin bilinemeyeceğine.
“Şükür köşem” var. Sabahları uzun bir sahil şeridinde yürüyorum. Sadece kendimi alıyorum yanıma. Ruhumu sarp kayalıkların üzerinden atlatıp engin denizi kucaklıyorum o şükür köşemde. Yorgun bedenimle nefes egzersizleri yaparken bir yandan da şükür duamı ediyorum. Her derin nefes alışımda bütün güzel dilekleri çağırıyorum. İçime dolduruyorum. O güzelliklerin içeride her santimde dolaştığını ve bir çağlayan gibi temizlediğini hayal ediyorum. Sonra nefesimi bırakırken bütün kötüleri gönderiyorum. Hastalık, korku, başarısızlık, yalnızlık, ne gelirse aklıma.
Şunu hissediyorum, Vücudum bir filtre ve hayatın özünü içime çekip bana yarayacak beni mutlu edecek her şeyi oraya dolduruyorum.
Tortularını, çöplerini- istenmeyeni yani- gönderiyorum. İşte benim Ying-yang’ım böyle çalışıyor.
Bu arada eşsiz bir Akdeniz manzarasını seyrediyor oluyorum. Gözlerim, ruhum, aklım, bedenim tam bir arınma yaşıyor. Bu benim tek kişilik ayinim. Ve bunu hafta da en az iki kez yapmazsam gerginleşiyorum.
İşte bu yüzden spor, eğer beden ve ruh aynı ritimde hareket etmeyi başarırsa doyumsuz oluyor. İnsan kendini ve hayatı keşfediyor her seferinde…
Böyle hissettirmeyen spora karşıyım.
|