Bu pazar sabahı balkonda kahvaltı yaparken bir yandan da çevreyi gözlemledim. Ne kadar farklı hayatlar vardı çevrede. Kimisi balkonda oturuyor, kimisi arabasının içini temizliyor, kimi köpeklerini gezdiriyor, kimisi bebeğiyle ilgileniyordu.
Sonra düşünmeye başladım. Çevremizde bu kadar farklı şeyler oluyor. Her evin içinde farklı hayatlar yaşanıyor. Kimisi mutluluk kimisin de ise acılar yaşanıyor. Kimi aile yoksulluğun pençesinde kimisi ise zenginlik refah içinde. Ve bizler kendi hayatımızı yaşarken, çevremizden duyarsız halde yaşıyoruz.
Yan komşumuz ne durumda onu bile bilemiyoruz. Belki çok mutsuz, belki yardıma ihtiyaç duyuyor. Ama bizler gelişmiş toplum olduk diye kendimizi aslında iş ve ev arasına hapsediyoruz.
Arkadaşlarımızla, sevdiklerimizle sadece internet aracılığı ile ya da telefondan görüşmeyi yeterli görüyoruz. Onları ziyaret edemiyoruz. Bu aslında hayatın bize getirdiği mecburiyetlerden de kaynaklanıyor.
Yoğun iş temposu, şehirlerin çok büyümesine bağlı ulaşım problemleri, ekonomik güçlükler vs eklenince hepimiz sanal insanlar olarak kalıyoruz birbirimize. Dostluklarımızı, arkadaşlıklarımızı hatta ve hatta sevgilerimizi bile sanal yaşıyoruz artık. Sevdiğimizle bile sadece telefonla görüşmek ya da msn de 2-3 satır yazmakla yetinir hale geliyoruz.
Sonra da çağımızın hastalığı stresten bahsedip duruyoruz. Kendi kabuğumuza çekilip, çevreyle bağlantı kurmadıkça stresten uzak yaşayabilir miyiz sizce?
Ben kendi adıma düşünüyorum, evle iş arası gidip geldikçe yoğun stres yaşarken arada bir de olsa arkadaşlarımla görüştüğümde ya da doğa ile iç içe olduğumda tüm stresten uzaklaştığımı fark ediyorum. Aslında sorunlar aynı duruyor ama ben sadece üzerimdeki yükü bir yere indirdiğimi fark ediyorum. Ve o ortamdan giderken indirdiğim yükü orada unuttuğumu da fark edip neşeleniyorum.
Çevremizle sürekli iyi bir iletişimde olduğumuz sürece hem onların hem de bizlerin bir nebze olsun stresi geçecektir. Gittiğim bir iş yerinde ya da bir alışveriş merkezinde yerleri ya da çevreyi temizleyen kişiye mümkün olduğunca kolay gelsin der öyle geçerim. O kişi önce şaşırır ama sonra yüzünde bir gülümsemeyle teşekkür eder.
Sonuçta sadece bir sözcüktür bu. Ama o kişiye değer verildiğini, önemsendiğini gösterir. Söyleyen kişi ise karşısındakinin mutluluğundan nasibini alır. Aynı binada oturup selam vermeden geçip giden ne kadar çok insan var. Bir merhabadan kimseye zarar gelmez. Aksine medeni olmanın bir göstergesidir.
Bizler yaşadığımız çağ gereği, evle, iş arası sıkıştırılmış, sanal hayatlar yaşayan kişileriz ve biz istemedikçe buradan çıkışımız olmaz. Ben kendi adıma çabalıyorum bu kısır döngüyü kırmak için. Daha çok iletişimde olabilmek, daha çok sevdiklerimle bir arada olabilmek ve çevreme daha duyarlı olabilmek adına çaba sarf ediyorum. Peki ya sizler? Sizler sanal mı kalacaksınız yoksa gerçek hayata mı döneceksiniz?
‘’Bir insan hakkında, başkalarının onun için söylediklerinden çok, onun başkaları için söylediklerinden fikir edinilebilir.’’ Leo Alkman
Asıl Fakirlik
( Bu haftaki hikayemiz Sayın Doç Dr. Cevdet Kılıç’ın hazırladığı ‘’Bilgelik Hikayeleri ‘’isimli kitaptan. İyi okumalar…)
Günlerden bir gün, hali vakti yerinde bir aile reisi oğlunu köye götürdü. Bu yolculuğun tek amacı vardı; insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Çok fakir bir ailenin evinde bir gece ve gün geçirdiler.
Yolculuklarından döndüklerinde baba oğluna sordu:
‘’İnsanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?’’
‘’Evet!’’
‘’Ne öğrendin peki?’’
Oğlu cevap verdi:
‘’Şunu gördüm: Bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar.’’
Oğlu sözünü bitirdiğinde, babası söyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi:
‘’Teşekkür ederim baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!’’
Yüreğiniz zenginse para pulun önemi yok, eğer yüreğiniz fakirse zenginlik mal mülk neye yarar… Sevgiyle hoşçakalınnn…
Dr.Hülya ÜNAL
Aile ve Yaşam Koçu
hulyaunal@hotmail.com
|