Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29940118
Bugün Ziyaretçi :  14052
Aktif Ziyaretçiler :  5009

İsyanlardayım
 
Yüreğim yanıyor, isyanlardayım. Daha ne kadar sürecek bu acılar, bu zulüm. Daha kaç şehit vereceğiz, buna bir dur denmesi için? Hiçbir şeye inancım kalmadı. Daha önceleri biraz iyimserken, teröre çare bulunacak diye umut ediyordum. Ancak uzun süre önce anladım ki bu zaten bir oyun. Ülkemiz üzerine oynanan hain bir oyun. O nedenle de verdiğimiz bu şehitlerimiz ne ilk ne de son olacak.
Hepimiz bu oynanan oyunda ya seyirciyiz ya da oyuncular arasında… Seyirci olmak ta en az oyuncu olmak kadar ihanet… Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla geldik bu duruma. Her şeye sessiz kaldık, sessiz kalırsak sandık ki bize dokunulmaz.
Sesimizi sadece futbol maçlarında çıkardık, diğer zamanlarda gömüldük sessizliğe. Şehitlerimiz olunca cenazelere katıldık ama tekrar sessizliğe büründük, sorgulamadık, göz ardı ettik. Göz göre göre ülkemiz bölünme yoluna gidiyor hatta ve hatta tamamen belki de elimizden çıkıp gidecek.
Bunca dökülen şehit kanları, o asil kanlar boşa dökülmüş olacak. Yapılan her şey , atılan her adım bizi iç savaşa daha çok yaklaştırıyor belki de. Kardeşi kardeşe kırdırmak hedefleniyor. Elbette kardeş kardeşi kırarken , kardeşlerden hiç biri karlı çıkmayacak bana göre bu durumdan. İplerin kimin elinde olduğu belli ve o ipleri tutan eller kazanacak elbette.
Yazıklar olsun… Bunca yıl tek yürek, tek bilek yaşayıp giderken, oyuna gelip kandığımız için… Yazıklar olsun bizlere… Yakında çocuklarımıza emanet edeceğimiz bir vatanımız bile olmayacak belki de.
Ülkemizin toprağında Kürdistan devleti kurmaya çabalayanlar acaba oynanan oyunun farkında mı?
Eğer gerçekten terörle mücadele edilmek istenseydi , terörün 30 yıl boyunca sürmesi mümkün değildi. Türkiye Cumhuriyeti’ni bu kadar aciz göstermeye kimsenin hakkı yok. Bu ülke bizim, bu ülke hepimizin. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni… hepimiz bu vatanın evladıyız. Yeter artık dökülen bu kanlar… Silkelenip kendinize gelin, çok geç olmadan…
 
‘’İnternette alıntıları birleştirip farklı bir pencere açan ve bunu bir paylaşım sitesinde yayınlayan arkadaşım Sayın Eray Özgüney’in paylaştığı bu metni ben de sizlerle paylaşmak istiyorum. ‘’
            * Çanakkale’de akan kanla arınan bir millet, * Kanla arınırdık
* Kanla kirleniyoruz
- Dünyanın en büyük şehit mezarlığı bizim ülkemizde.
- On binlerce evladımızı gömdük Çanakkale’ye kefensiz, mezar taşsız.
- Hiçbirine üzülmedik, ağlamadık.
Övündük, gurur duyduk sadece onlarla.
Bir kısmı daha üniversitedeydi, eğitimlerini bıraktılar yarıda ve ölüme koştular, sınıf sınıf, fakülte fakülte...
Üniversiteler mezun veremedi o dönem, çünkü öğrencileri kalmamıştı.
Futbol takımları, sahaya çıkıp asker selamı vermedi, asker selamını siperde verdiler ve öldüler.
Maçlar 11 kişiyle oynanamadı o yıl...
Televizyon daha icad olmamıştı, ölüm haberleri gitmezdi evlere, ölmeyen geri dönerdi, dönmeyenler ölmüş demekti.
Dünyada Çanakkale kadar kanla sulanmış bir toprak parçası yoktur.
Ama o kan kurtarmıştır vatanımızı.
Vatanımızdan önce insanımızı.
Yüzyılların boyun eğmişliğine, acizliğe, suskunluğa, çaresizliğe verilmiş bir yanıttır Çanakkale.
Dökülen kan, bir milleti temizlemiş, arındırmış, yeniden millet haline sokmuştur.
Dökülen kan bu anlamda toprağa kan akıtmak değil, geride kalanlara kan vermektir.
Onların verdikleri kanla kalanlar yaşadılar.
O nedenle bu kanın kıymetini bildiler.
Şehitlerden alınan o kanla bu millet arınıp ayağa kalkmış, Kurtuluş Savaşı’nı vermiştir.
* Çanakkale’nin üzerinden neredeyse 100, Kurtuluş Savaşı’nın üzerindense 90 yıl geçmiş.
* 10 milyonluk nüfus 7.’ye katlanmış, 74 milyon olmuş.
* Telsiz direklerinin yerini internet, televizyon hatları, demiryollarının yerini hava alanları almış.
* Artık haber anında alınıyor.
* Önce bir haber geçiyor altyazıyla televizyonda,
“ Gabar Dağı’nda teröristlerle girilen bir çatışmada ”
* Sonra internette “flaş” haber olarak veriliyor.
* Ertesi gün gazetelerde bir haber:

“ Şehitlerimiz ”
* Sonra uçakla getirilen bir cenaze, camide toplanmış insanlar, haykıran insanlar, gözyaşlarını tutamayan komutanlar, ne olduğunu anlayamayan bebeler...

'' ACI ''

* Bir günlük acı.
- Sonra askerimizi şehit eden teröristleri yakalama çabaları.
- Büyütülen, genişleyen operasyon.
* Kuşatılan dağlar,

* Tam 30 yıldır hep aynı gerçekle yaşıyoruz.
* 30 yılda şehit olan askerimiz 6 bini geçmiş.
* 6 bin şehit bizi kendimize getirememiş.
- Hayat hep kaldığı yerden devam etmiş.
- Şehit haberleri ise hayatımıza verdiğimiz bir
“ Acı Arası ” sadece.
* Sorarsanız hepimiz çok üzülüyoruz.

* Sonra Meclis kürsüsüne kadar çıkmış bir PKK’lı terörist utanmadan konuşuyor:
- Bu kan dursun, acılar dinsin.
- Sonra o teröristin kumanda ettiği aydınlar her gün bir başka,
“ barış ”
- bildirisi hazırlıyor.
* Sonra o teröristin partisinin belediye başkanı öldürülen terörist için ambulans gönderiyor.
* Sonra o ambulansı gönderen belediye başkanı teröristin cenaze törenini düzenliyor.
- Sonra o cenazede imam
“ şehitlerine ”
- dua ettiriyor.
* Sonra...
* Sonra...
- Bunları da izliyoruz aynı televizyonlardan.
* Sonra o teröristlerin aileleri toplanıyorlar bir kaç bin kişiyle,
* Türk Ordusu’nun aylardır
“ geçeceğiz, geçiyoruz, geçeriz ”
- deyip de bir türlü geçemediği Sınırı geçiyor.
o                                                        * Türk Ordusu ’nun,
“ Gireceğiz, giriyoruz, gireriz ” deyip de giremediği Kandil Dağı’na giriyor.
- Ve açıklıyor.
* Evlatlarımızı vuramazsınız, biz onların canlı kalkanıyız.
* Sonra yeni bir şehit, yeni bir cenaze, yasa gömülmüş feryat figan bir hane.
* Sonra
“ kanları yerde kalmayacak ” sözleri.
* Sonra...
* Sonrası yok; aslında hep aynı.
- Kim öldürüyor evlatlarımızı aslında,
* Teröristler mi?
* Biz mi?
- 30 yıldır evlatlarımızın kanı hep akıyor da durduramıyorsak...
* Ve sonra evlatlarımızın kanının nafakasını vermek için bir de televizyondan açık artırma bir bağış kampanyası düzenliyorsak...
* Sonra da biz ne büyük milletiz, nasıl da birlik olduk diye böbürleniyorsak...
* Cenazeler hep mahallemize geliyor da, bir gün olsun bunca alie toplanıp, çocuklarımızın vurulduğu dağa çıkıp, gelin bizi de vurun diyecek cesareti bulamıyorsak...
* Hep ağlıyorsak ama ağlamanın aslında susmak demek olduğunu itiraf edemiyorsak...
*Her gün şehit cenazesi kaldırmanın, bu cenazeleri kaldıranlara ne büyük bir onursuzluk yüklediğini, omzumuzda taşıdığımızın şehitlerimizin tabutu değil de bu onursuzluk olduğunu, o nedenle tabutun bu kadar ağır olduğunu duymuyorsak...
* Şehitlerimizin akan kanı, bu vatanı da, onları da temizler ama biz geride kalanları, biz geride izleyenleri, biz geride susanları, biz geride bir şey yapamayanları sadece kirletir...
- Çanakkale’de akan kanla arınan bir millet,
- Şimdi
- Güneydoğu’da akan kanla kirleniyor...
* Kirleniyoruz...
* Kirleniyoruz...
 
  ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene.’’ Mustafa Kemal Atatürk
 
   (Bu hafta sizler için Sayın Cevdet Kılıç’ın’’ Bilgelik Hikayeleri’’ isimli kitabından Sarı Öküz isimli hikayeyi seçtim. Okuduğunuz da siz de anlayacaksınız ki biz Sarı Öküz’ü vereli çok oldu. )
                                            SARI ÖKÜZ
Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış. Ya­şar­mış yaşamalarına ama civardaki aslanlar bir türlü rahat bırakmazmış onları. Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye. Öküz dediğin öyle ya­bana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca defetme­sini bilirlermiş o koca aslanları. Gerçi bir iki sıyırık alırlarmış ama… yine de boyun eğmezlermiş aslanların zorbalığına. 
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı. Ancak tavşan, fare gibi küçük hayvancıklarla beslenir olmuşlar. Git gide güçten düşmüşler. Eee aslan bu, hiç fareyle tavşanla doyar mı? Her halde bize bu otlağı terk etmek düşü­yor demiş aslanlardan birisi. Evet diye tasdik etmiş diğerleri. Nereye gideriz diye düşünürler­ken bir dakika diye bir ses duymuşlar geri­lerden. Herkes dönüp bakmış sesin geldiği tarafa. Sürünün en çelim­siz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan Topal Aslanmış söze atılan. Hayır de­miş, hiçbir yere gitmiyoruz. Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi. İnanma­mış kimse ona ama haydi bir şans verelim ne çıkar diye düşün­müşler. O da almış yanına bir iki aslan gitmiş öküzlerin yanına. Beyaz bayrak çek­meyi de unutmamış.
Öküzlerin lideri olan Boz Öküz başta olmak üzere beş iri kıyım öküz yaklaşmış onlara. Sormuşlar ne istediklerini. Topal aslan başlamış konuşmaya. Bir yandan da Boz Öküzün sivri ve kocaman boynuzlarına bakıp ürperiyormuş. Saygıdeğer öküz efendiler diye başlamış lafa. Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik. Biliyorum sizleri çok defa incit­tik, kim bilir kaçı­nızda su pençemin izi vardır. Ama inanınız bunların hiç bi­rini isteyerek yapmadık. Biliniz ki biz aslanlar barışçı bir topluluğuz. Hele öküzlerle hiçbir alıp vermediğimiz olamaz. Ancak evet size defa­larca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin ara­nızdaki Sarı öküz yüzünden. Onun rengi öyle sizinkiler gibi değil ki. Gözümüzü ka­maştırı­yor, aklımızı başımızdan alıyor. Onu gördük mü ne kadar barışse­ver ol­duğumuzu unutup size saldırı­yoruz ve sürünüze zarar veriyoruz. Yoksa bizim sizinle hiç bir alıp veremediğimiz yok. Onun yüzünden hepiniz zarar görüyor­sunuz. Bir türlü hayatınızdan emin rahat rahat otla­yamıyorsunuz, belki geceleri bile bizim kükrememiz sizin uykunuzu kaçırıyor. Bunların hepsi Sarı Öküzün suçu. Verin onu bize, siz kurtulun, biz de barış içinde yaşayalım demiş.
Boz Öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çe­kilmiş. Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife. Bir tek yaşlı Benekli Öküz olmaz demiş ama kimseye dinletememiş sesini. Zavallı Sarı Öküz kurban edil­miş aslanlara. Hepsi birden saldırmışlar zavallı öküzün üzerine. Bir iki­sini fırlatmış üstünden ama bitkin düşmüş az sonra. Çırpınmış, böğür­müş, yardım istemiş, yalvar­mış, ama yokmuş onu işiten. Diğerleri üzül­müşler üzülmesine ama elden ne gelir ki. Bütün sürünün selameti için bir öküz ge­rekliymiş. Bu gerçekten de günlerce sürüye hiçbir saldıran ol­mamış. Huzur içinde geçer olmuş günleri. Ama aslan sürüsü bu, ne kadar sabre­der ki. Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra.
Acıktık demişler Topal Aslana daha bir kaç hafta bile geçme­mişken. O da yine almış yanına bir kaçını, bir defa daha gitmiş Boz Ökü­zün yanına. Selam diye girmiş söze. Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal bir sürüyüz. Doğru kararınız için sizi bir daha kutlamak isterim. Siz de huzur içindesiniz, biz de. Ne mutlu. Yalnız buraya bunları söylemek için gelmedim. Büyük bir problemimiz var. Nedir? demiş Boz Öküz me­rakla.. Şu sizin Uzun Kuyruk demiş Topal Aslan. Öyle uzun bir kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor. O kuyruğunu salladıkça bizim de aklı­mız başımızdan gidiyor. Gözümüz dönüyor, sürüye saldır­mamak için kendimizi zor tutuyoruz. Hâlbuki siz öylemi ya, hepiniz normal kuyruk­lusunuz. Bir onun suçu yüzünden korka­rım hepiniz zarar göreceksiniz. Gelin verin onu bize bu mevzuyu burada kapatalım. Eskisi gibi barış ve sevgi içinde iki taraf da hayatını sürdürsün.
Boz Öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla. Yine sadece Benekli Öküz olmuş karşı çıkan. Hepsi de verelim gitsin demişler. İsti­şare daha da kısa sürmüş bu defa. Dışlamışlar Uzun Kuyruk’u sürüden. Saatler sürmüş zavallının çırpınışları ama sonunda o da yenik düşmüş aslanlara. Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar. Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar. Alabildi­ğince güçlenmişler. Öküzlerse her geçen gün daha da zayıfla­mışlar, seyreldikçe seyrelmişler. Aslanlar küstahlaştıkça küstahla­şıyorlarmış. Artık bir sebep bile söyleme gereği duymu­yorlar­mış. Verin bize şu öküzü yoksa karışmayız diyorlarmış sadece. Zavallı öküzlerin hayır diyebilecek güçleri kalmamış. Hepsi birer birer can veri­yorlarmış aslan­ların pençesinde. Boz Öküz de aralarında olmak üzere bir kaçı kal­mış en sona. Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karşı, oysa ne kadar da güçlüydük? diye sormuş biri Boz Öküze. Biz demiş Boz Öküz gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek Sarı öküzü verdiği­miz gün kaybettik bu harbi...
 
 
Şehitlerimize rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Mekanınız cennet olsun. Ve diyorum ki milletim uyuma!
 
Dr. Hülya ÜNAL
Aile ve Yaşam Koçu
 
Ekleyen:  Dr. Hülya ÜNAL
Tarih:  20.10.2011
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Dr. Hülya ÜNAL Yazıları
Efece Haber Gelecek…Dr. Hülya ÜNAL [ 26.9.2016 Devamı
Efece Haber Gelecek…Dr. Hülya ÜNAL [ 7.11.2013 Devamı
Ata’nın Huzurunda Dr. Hülya ÜNAL [ 11.11.2012 Devamı
Efece Haber Gelecek… Dr. Hülya ÜNAL [ 7.11.2012 Devamı
Cumhuriyet Coşkusu Dr. Hülya ÜNAL [ 30.10.2012 Devamı
İkinci Bahar Dr. Hülya ÜNAL [ 18.10.2012 Devamı
Gösteriş Merakı Dr. Hülya ÜNAL [ 20.8.2012 Devamı
ŞAKAYSA GÜLMEDİM Dr. Hülya ÜNAL [ 18.7.2012 Devamı
Bedenime Dokunma!!!Dr. Hülya ÜNAL [ 4.6.2012 Devamı
Belgin Sanat Atölyesi Yağlı Boya Resim Sergisi Dr. Hülya ÜNAL [ 23.5.2012 Devamı
Özel KadınaDr. Hülya ÜNAL [ 13.5.2012 Devamı
İnadına YaşamakDr. Hülya ÜNAL [ 27.4.2012 Devamı
TEŞEKKÜRLER ATAMDr. Hülya ÜNAL [ 21.4.2012 Devamı
YAŞASIN BAHAR GELDİİİDr. Hülya ÜNAL [ 17.4.2012 Devamı
İnsanlığın KatliDr. Hülya ÜNAL [ 13.3.2012 Devamı
SİL BAŞTANDr. Hülya ÜNAL [ 27.1.2012 Devamı
LÖSEV’ le GeleceğeDr. Hülya ÜNAL [ 26.12.2011 Devamı
Canım ÖğretmenlerimDr. Hülya ÜNAL [ 24.11.2011 Devamı
Nereden Nereyeee!!!Dr. Hülya ÜNAL [ 29.10.2011 Devamı
Vefanın ResmiDr. Hülya ÜNAL [ 5.10.2011 Devamı
Gülümse HayataDr. Hülya ÜNAL [ 27.9.2011 Devamı
Buruk BayramDr. Hülya ÜNAL [ 29.8.2011 Devamı
Sessizliğin ÇığlığıDr. Hülya ÜNAL [ 17.8.2011 Devamı
Sanal HayatlarDr. Hülya ÜNAL [ 31.7.2011 Devamı
Kahramanlarımızın ArdındanDr. Hülya ÜNAL [ 16.7.2011 Devamı
Önyargı Çıkmazı Dr. Hülya ÜNAL [ 10.7.2011 Devamı
Hayal YoluDr. Hülya ÜNAL [ 4.7.2011 Devamı
Yüzümüzdeki ÇizgilerDr. Hülya ÜNAL [ 22.6.2011 Devamı
Mutluluk Peşinde Dr. Hülya ÜNAL [ 13.6.2011 Devamı
Ayrılığın ArdındanDr. Hülya ÜNAL [ 6.6.2011 Devamı
Koparılan HayatlarDr. Hülya ÜNAL [ 26.5.2011 Devamı
Yitik YarınlarDr. Hülya ÜNAL [ 16.5.2011 Devamı
Kanatsız MeleklerDr. Hülya ÜNAL [ 8.5.2011 Devamı
Çöpteki Umut Dr. Hülya ÜNAL [ 2.5.2011 Devamı
ÇaresizlikDr. Hülya ÜNAL [ 22.4.2011 Devamı
Sayfalar : 1  2  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam