Zaman hızla ilerliyor. İşte Efece Haber de dört yaşına bastı. Çağdaş, laik, Atatürk ilke ve inkılaplarından taviz vermeden, dört yıl boyunca çizgisini korumayı başaran Efece Haber, bu süre içinde TÜRKİYE’NİN KONUŞAN YÜZÜ olmuştur.
Seçkin yazar kadrosu ile, gün geçtikçe güçlenmiş, her geçen gün kadrosuna yeni isimler katarak gücünü daha da artırmaya devam etmiştir.
Böylesine seçkin bir aile içinde olmaktan onur duyuyorum. Bu anlamlı gün için yazı yazmayı düşündüğümde, ilk aklıma gelen Efece Haber’e katılma sürecimden bahsetmek oldu. Bu süreçte yaşadığım duyguları sizlerle paylaşmak istedim.
Ben yaklaşık iki yıl önce, iki bin on bir yılının sekiz şubatında ‘’Hayatın İçinden’’ isimli ilk makalem ile Efece Haber ailesine katıldım.
Çok değer verdiğim, değerli insan Sayın Yahya Efe, o dönemden birkaç yıl önce yazılı basın için bana teklif sunmuştu. Ancak o sırada geçirdiğim bazı dönemeçler, bu konuda kendime güven duymama engel olmuştu.
Zaman içerisinde her şey yerli yerine oturduğunda, ben de yaşam koçluğu kursuna başladım. Amacım o alanda çalışmalarımı sürdürmekti. Nereden bilebilirdim ki, yaşam koçluğu kursunun bana Efece Haber yolunu açacağını?
Kurs sırasında, hocamın ödev olarak verdiği kitapları okuyup, özetlerini çıkarıyor ayrıca kitaplar hakkında eleştirileri de notlarıma ekliyordum. Bu durum hocamın dikkatini çekmişti. Hem yaptığım özetleri beğeniyor hem de çok iyi bir kitap eleştirmeni olduğumu ve bu yeteneğimi kullanmamı istiyordu.
‘’ Kitap yazmalısın, ben inanıyorum çok kısa sürede kitap yazarsın sen’’ diyordu sürekli. Ayrıca ‘’basınla haşır neşir olmalısın ,özellikle koçluk için tanınman gerekli demişti’’. Onun basınla haşır neşir olmalısın dediği farklıydı elbette. Kendimi yaşam koçu olarak tanıtmak içindi.
Yıllar boyu, kendimle olduğum her an , bir çok konuda aslında kafamda makaleler yazıyormuşum da farkında değilmişim. Sürekli beynimde düzgün cümleler halinde konular akıp geçerdi de onları kaleme dökmek hiç aklıma gelmezdi. Hatta ve hatta kitap yazanlara hep gıpta ederdim ve keşke ben de yazabilseydim diye düşünürdüm. Ama şu an biliyorum ki bu süreç sadece zamana bağlı.
Tam ben bunları yaşarken, o dönemde Yahya Bey’le yaptığımız bir konuşma sırasında, yaşam koçluğu kursundan bahsettim. O konuşmada Yahya Bey, Efece Haber için teklif sundu. Yahya Bey’in bu güzel teklifinden hem onur duydum hem de çok mutlu oldum. Hocamın teşvikleri aklıma geldiği için de kabul ettim.
Efece Haber kadrosuna dahil edildiğimin haberi, gazetede çıktıktan birkaç gün sonra; İlk makalemin yayınlanacağı gün, gece heyecanla bilgisayarımın başındaydım. Dakikalar geçmek bilmedi. Gece yarısı makalemin yayında olduğunu gördüğümde yaşadığım o duyguların tarifi yok. Gözlerimden yaşlar boşaldı.
Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar duygu yoğunluğu, mutluluk yaşamamıştım. Yedi yıl emek verip mezun olduğum tıp fakültesinden diplomamı alırken bile sevinç gözyaşı dökmemiştim.
Efece Haber, benim dünyaya açılan kapımdı artık. Duygularımı, bilgi birikimlerimi paylaşacağım, içinde olgunlaşıp, büyüyeceğim bir aile, yuva. Bundan ötesi yok.
Başta M.Yahya Efe olmak üzere tüm Efece Haber ailesine saygılarımı sunuyorum. İyi ki varsınız ve iyi ki sizlerin arasında Efece Haber ailesindeyim.
Efece Haber dün, Efece Haber bugün, Efece Haber gelecek! Evet Efece Haber GELECEK… Efece Haber’le geleceğe… Nice yıllara Efece Haber…
Sevgiyle hoşçakalınnn…
***
‘’Türkiye basını milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale oluşturacaktır. Bir düşünce kalesi, düşünce yolu kalesi. Basın görevlilerinden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır. ‘’
M. Kemal Atatürk (05.02.1924, İzmir'de Gazetecilerle)
(Bu yazımda sizler için Sayın Ayşe Şen’in ‘’3000 Yıllık Hayattan Gerçek Yaşam Öyküleri’’ isimli kitabından bir anı seçtim. Keyifli okumalar…)
Rıfat Ilgaz
Rıfat Ilgaz, Tüyap Fuarı’nda kitaplarını imzalıyordu. Yazarın imzalı kitabını almak için sıraya giren gençlerden biri sordu:
‘’Efendim, eserleriniz çok sürükleyici. Özellikle ‘’Hababam Sınıfı’na bayılıyorum. Bildiğim kadarıyla öğretmendiniz. Neden yazar olmayı düşündünüz? Ve yazar olmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
Yazar, soru soran gence baktı: ‘’Biraz beklersen sorunun cevabını alacaksın…’’ dedi.
Ilgaz, bir süre sonra sohbetine başlamıştı:
‘’ Yazmak benim tutkum. Halkın beğenisini kazanmak hoş bir duygu. Ben yaşarken buna ulaştığım için sevinçliyim… Yazar olmayı tercih etmemin sebebi, insanlara faydalı olmak istememdir. Okurlarının olduğunu hissetmek, işte bir yazara güç veren de budur.
Yazar olmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz dersen: Düşünce ve duyguları yazıya dökebilmek için, öncelikle çok kitap okuyarak buna zemin hazırlamak gerekir. Her yazarın dünyası farklıdır. İşte bunu keşfetmek, ancak okuyarak sağlanır. Yazmak sabır işidir. Yazdığım her kelime çocuğum gibidir. Bir anne çocuğuna bakarken nasıl özenli davranıyorsa, ben de yazıya aynı ihtimamı gösteririm.
Yazarlık, bina inşa etmek gibidir. Bir duvar ustası nasıl duvarları örerek bir eser meydana getiriyorsa; bir yazar da kelimeleri örerek eserini tamamlar. Kitabı okurlarıyla paylaştıkça, kendini daha çok takviye etme ihtiyacı hisseder. ‘’Tamam, ben iyi bir yazarım!’’ dediğin zaman bakmışsın bir ömür geçmiş aradan; yani bir ömre bedel bir gelişim süreci…’’
|