Yazıklar olsun bizlere, bir bayramımıza bile sahip çıkamadık. Atam utanıyorum, senin bize emanetin olan güzel vatanımıza, Cumhuriyet’imize hatta Cumhuriyet Bayramı’mıza sahip çıkamadık. Cumhuriyet Bayramı’mızı adına yakışır şekilde resepsiyonla kutlamanın neresi yanlış anlamış değilim. Üstelik deprem sonrası bir gazetenin resepsiyonuna iştirak edilmişken ,Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunun iptal edilmesini hala hazmedemiyorum. Benim gibi bir çok kişi de hazmedemiyor…
Bu bayram ki Cumhuriyet’imizin kurucusu ölüm döşeğindeyken bile kutlamalar iptal edilmedi. Kıbrıs Çıkartması’nda hatta 18.000 insanımızın öldüğü 17 Ağustos Depremi’nden sonra bile kutlamalar iptal edilmedi.
Değil deprem yer yerinden yarılsa, tufanlar olsa da Cumhuriyet Bayramı’mıza el uzatılmamalıydı. Bu bizim bittiğimizin, Cumhuriyet’imizin bitirilmek üzere olduğunun işaretidir artık. Zaten yıllardır sürüp giden, peş peşe yaşanan olaylar zincirinin artık son halkasına gelinmiştir.
Maalesef ki bu durumun da sadece bilinçli bir azınlık kesim farkında. Onların da çoğu ya susturuldu ya da susturulmak üzere…Sonunda Amerika’nın uygulamaya başladığı BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) adımları son şeklini almış olacak ve işte o zaman şu anda uyuyan, umursamayan, görme yeteneğini kaybetmiş büyük çoğunluğu oluşturan kesim ayılacak. Ayılacak ama çoktan iş işten geçmiş olacak.
Yaşadığımız deprem felaketi ve öncesinde verdiğimiz onlarca şehidimiz yüreğimizi dağladı. Şehitlerimize ağlarken, peşinden gelen deprem haberiyle yine sarsıldık. Ancak bu kez toplum olarak farklı düşünceler de oluştu maalesef. Şehitlerin intikamının Allah tarafından alındığı şeklinde yorumlar ortaya çıktı. Bu da gösteriyor ki ülkemiz üzerine oyun oynayanlar, bu oyunu başarıyla sürdürüyorlar.
Milletimizi kutuplaşmaya götürmeyi başardılar artık. Daha önceki yıllarda deprem, sel gibi afetlerde tek yürek, tek ses olan milletimin güzel insanları, bu kez farklı düşünceler ve tepkiler vermeye başladı. Depremde yaşanan yağmalama olayları ise içler acısı bir manzaraydı. Yapılan yardımların PKK ya gittiğini düşünmek ise çok daha acıydı.
Bir yandan yaralar sarılmaya çalışılırken, bir yandan ülkemizin baş belası terör örgütüne maddi katkı sağlamış olduk. Bu kadar pervasızca tırların boşaltılmasını aklım almadı, ekran başında şaşkınlık içinde kaldım. Nerelerden nereye geldik, getirildik.
Artık yazı yazmak bile içimden gelmiyor. Boşa kürek sallamak gibi bir şey sanki. Yazılarımı okuyanlar zaten benimle aynı acıyı, sıkıntıyı çeken kişiler. Diğerleri için ise ne yapsak boş…
Yine de umudumu kaybetmedim, Cumhuriyet çocuğu, aydını olan bizler yaşadıkça hala umudum var… CUMHURİYET BAYRAMI’MIZ KUTLU OLSUN…ATAM İZİNDEYİZ, KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR…
‘’ Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz.’’ M.Kemal ATATÜRK
(Bu hafta sizlerle Ata’mızın Gençliğe Hitabesi’ni paylaşmak istedim.)
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
( Candan Erçetin’in söylediği bir şarkının sözlerini eklemeden bitirmek istemedim bu haftaki yazımı.)
Uyusun da büyüsün ninni Tıpış tıpış yürüsün ninni Dertlerini sürüsün ninni Oğlum kızım uyusun ninni
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Çok da uzun olmayan belli bir zaman önce
Çok da uzak olmayan çok güzel diyarın birinde Bereketi dillerden düşmeyen bir köy varmış
Denizi de bilirmiş dalga bilirmiş bu güzel köyün insanı Yağmurda yürür karda kayar ama güneşli günleri severmiş Meze yaparmış bu köylüler iki kadehe tüm acılarını Böylece birden unutuverirmiş geçmiş dargınlıklarını
Aslına bakacak olursan çok zenginmiş tarlaları Ama nedeni bilinmez bu köylüler her daim fakir Yokmuş galiba köydeki kargaların bunda bir etkisi Böyle gelmiş böyle gidermiş ne de olsa alın yazısı
Dayanamamış biri sonunda kargalara baş kaldırmış Hakkımızı yiyorlar diyip bütün köyü ayaklandırmış Sonunda başa çıkmış köyü istila eden kargalarla Ama kendisi de göçüp gitmiş tabii eninde sonunda
Uyusun da büyüsün ninni Tıpış tıpış yürüsün ninni Dertlerini sürüsün ninni Oğlum kızım uyusun ninni
Ardından ağlamış köydeki herkes çok uzun yıllarca Ağlarken ağlarken köy unutmuş kargaları tamamıyla Üzülüp dövünüp dururken birden övünmeye başlamış Ancak övünüp durduğu sadece hatıraymış
Günün birinde köyün üstüne kapkara bulutlar yerleşmiş Kimse bulutları kargaların getirdiğini fark etmemiş Köydekiler yaz yağmurudur gelir geçer zannetmişler Ama bu kara bulutlar kopacak fırtınanın habercisiymiş
Kargaların çalacağı emekten medet uman bazı kurnazlar Köylüye ninniler söyleyip apaçık hedef şaşırtmışlar Soytarısıyla yalancısı bu köyün bir gün gelmiş el ele vermiş Bildik beyaz camın içine girip siyah yalanlar söylemiş
Onların baktığı yerden bütün köy çok aptalmış Çünkü aptal olmasalar böyle aldanmazlarmış Değil mi ki bütün köy olana bitene ses çıkarmadan bakmış O zaman başlarına gelenlere müstahaklarmış
Ah ne güzel ninniymiş bu cehalet Herkes dalıp uyumuş niyahet Top atsan uyanmazmış ne rehavet E benim köyüme ee ee
Aslında köyün akıllısı çokmuş alimi dedesi filozofu çokmuş Var diye bas bas bağırıyorlar ama hiç birinin söz hakkı yokmuş Çünkü bilene düşünene yazana kargaların itirazı çokmuş ve onlardan öğrendikleriyle kurnazlar herkesi uyutmuş
Güzel köyüm ne zaman uyanırsın Bu duruma ne kadar dayanırsın
Sanma ki uyurken kazanırsın Hadi köyüm ne zaman uyanırsın
HADİ KÖYÜM NE ZAMAN UYANIRSINNN!!!
Dr.Hülya ÜNAL
Aile ve Yaşam Koçu
|