Yıllar yıllar önceydi tanışmamız onunla. Üzerimde siyah önlük, elimde kırmızı çanta ile ilkokula başladığımda görmüştüm Lamia öğretmenimi. Sadece bir yıl onun öğrencisi olabilmiştim çünkü başka bir semte taşınmak zorunda kalmıştık. Ama o bir yıl bile hayatımda o kadar derin izler bıraktı ki… Defterlerimizi hep ütülettirirdi annelerimize, kitaplarımızın üzerine yazı yazmamayı , titiz tertipli olmayı ,düzenli çalışmayı daha ilk başta öğretmişti bizlere. Onun sayesinde halen kitaplarım hiç kullanılmamış gibi, tertipli ve düzenliyim.
Yıllar sonra onu görebilmeyi , ellerinden öpmeyi o kadar çok istememe rağmen bunu gerçekleştiremedim. Şehir dışında yaşıyor olmam ve soyadını bile bilmiyor olmam bunda etkendi. Yaşıyorsa ellerinden öpüyorum ,artık aramızda değilse Allah’tan rahmet diliyorum.
Ben çok şanslı bir öğrenciydim. Şöyle ki; taşınıp ikinci sınıfa başladığımda da yine çok değerli bir öğretmenin öğrencisi oldum. Hilmi öğretmenim de en az Lamia öğretmenim kadar değerli ve işini aşkla yapan bir öğretmendi. Üstelik oğlu Gökay’ da bizimle aynı sınıftaydı. Başka bir okula tayini çıktığında ben beşinci sınıfa geçmiştim. Ne kadar çok üzülmüştüm hatta onun gittiği okula gitmeyi bile düşünmüştüm. Ailemle okula gidip evimize çok uzak olduğu için vazgeçtiğimizde, yaşadığım hayal kırıklığını tahmin edersiniz.
Bundan bir iki yıl önce internetteki bir sosyal paylaşım sitesinde aradım oğlu Gökay’ı ,bir iz bulabilmek adına öğretmenimden. Bu kez şanslıydım. Hem Gökay’ı buldum hem de çok sevdiğim öğretmenimi. Yıllar sonra artık zaman zaman telefonlaşıp sohbet ediyoruz, birbirimize özlemimizi anlatıyoruz. Ankara dışına yerleşmiş olmasından dolayı henüz elini öpmeye gidemedim ama en kısa zamanda bunu gerçekleştirmek hayalim. Hilmi Öğretmenim; Öğretmenler Günü’nüz kutlu olsun. Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum.
Bugün Öğretmenler Günü ve ben hayatımda derin izler bırakan iki öğretmenimi anlatmadan geçemedim. Başöğretmen Atatürk’ün söylediği ‘’Öğretmenler! Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.’’ sözünü düstur edinip, yeni nesiller yetiştiren tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun.
Van depreminde onlarca öğretmenimizi hayatlarının baharında kaybettik. Ruhları şad olsun.
Lisedeyken ilk görevinde bizim sınıfa ders veren ve sanki sınıf arkadaşımız gibi bizimle iç içe olan Asuman öğretmenim, lisede beraber okuyup sonra da öğretmen olan can dostlarım Nuray ile eşi Sedat Bey ve Gülşen, bu yaşta bana İngilizce öğretmek için emek veren Şenel ve canım dostum Hülya; hepinizin Öğretmenler Günü kutlu olsun. İyi ki varsınız, sizlerin aydın görüşleri, eğitim ve öğretimleri sayesinde yeni nesiller Atatürk ilkelerine bağlı, aydın, çağdaş gençler olarak yetişiyorlar.
Gençlerimizin çağdaş, laik, Atatürk ilke ve İnkılapları ışığında yürümesinde siz değerli öğretmenlerimize çok iş düşüyor. Gelecek nesiller, sizin şu anda attığınız tohumlarla şekillenecek, büyüyecek. Geleceğin doktorlarını, mühendislerini, hukukçu, asker, polis ve sayamadığım tüm mesleklerdeki gençleri yetiştiren siz değerli öğretmenlerimiz, çok zor koşullar altında da olsa bu kutsal görevinizi yapmaktasınız.
Saygıyla ellerinizden öpüyorum, yaşınız ne olursa olsun…
‘’Milleti kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir.’’ Mustafa Kemal Atatürk
(Bu hafta sizler için, Dr. Yaşar Ateşoğlu’nun ‘’Hayatınızı Değiştirecek Bilgelik Öyküleri’’ isimli kitabından bir alıntı seçtim. Keyifli okumalar…)
‘’Önemlisin’’Demenin Gücü
New York’ta yaşayan bir öğretmen, lise son sınıftaki öğrencilerinin diğer insanlardan farklı olan özelliklerini vurgulayarak onurlandırmaya karar vermişti. California DelMar’dan Helice Bridges tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı. İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar farklı olduklarını belirtti. Sonra her birine üzerinde altın harflerle ‘’Siz çok önemlisiniz’’yazılı birer mavi kurdele verdi. Daha sonra kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla, sınıfına bir proje yaptırmaya karar verdi. Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verdi, onlardan bu töreni gerçek dünyada devam ettirmelerini istedi. Öğrenciler daha sonra sonuçları takip edecek, bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdi.
Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olduğundan yakınlardaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmıştı. Adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti. Daha sonra iki tane daha kurdele vermiş ve ‘’Sınıfça bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz. Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin. Böylece onlarda bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler. Daha sonra lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin…’’
O gün üst düzey yönetici, suratsız biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi. Patronun odasına girdi ve Patronuna yaratıcı bir deha olduğundan ötürü onu takdir ettiğini söyledi. Patron şaşkınlığa uğramıştı. Patronuna mavi kurdeleyi yakasına takmasına izin verip veremeyeceğini sordu. Şaşkına dönen patron, ‘’Tabii ki’’ şeklinde yanıt verdi.
Üst düzey yönetici mavi kurdeleyi patronunun tam kalbinin üzerine ceketine iliştirdi. Ekstra kurdeleyi verirken; ’’ Bana bir iyilik yapar mısınız? Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz? Bunu bana veren çocuk okulda bir proje yaptıklarını söyledi. Bu kabul görme töreninin devam etmesi gerekiyormuş. Böylece insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş.’’
O gece patron evine geldiğinde on dört yaşındaki oğlunu yanına oturttu. ‘’Bugün bana inanılmaz bir şey oldu. Ofisteydim, üst düzey yöneticilerden biri içeri girdi. Bana hayran olduğunu söyledi ve yaratıcı bir deha olduğum için bu kurdeleyi üstüme iliştirdi. Bir hayal etmeye çalış. Benim yaratıcı bir deha olduğumu düşünüyor. ‘’Siz çok önemlisiniz’’yazılı kurdeleyi tam göğsümün üzerine taktı. Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi. Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin. Ben seni onurlandırmak istiyorum. Günlerim aşırı yorucu geçiyor. Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum. Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum. Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup, sana benim için ne kadar farklı olduğunu söylemek istedim. Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun. Seni seviyorum!’’
Şaşkına dönen çocuk ağlamaya başlamıştı. Bütün vücudu titriyordu, başını kaldırdı, gözleri yaş içinde babasına baktı ve ‘’Yarın intihar etmeyi düşünüyordum. Baba, ben senin beni sevmediğini düşünüyordum. Ama artık her şey farklı’’ dedi.
Hayatımızda fark yaratan öğretmenlerimize saygılarımla…
Dr. Hülya Ünal
Aile ve Yaşam Koçu
|