Maillerimi kontrol ediyorum, facebooka geçiyorum, yakınlarda hangi etkinlik var bakıyorum. 6 Eylül Salı Antalya müzesinde Harika Ören 3. kişisel resim sergisinin kokteyl açılışı var.
Efece haber ailesinin yeni fertlerinden, Sanat editörü, Yazar, Ressam…
Üreten, yaratıcı güzel insanlarından Harika Ören.
Bu köşe de yazmanın en güzel yanı bu. İnanılmaz zenginlikte ve çeşitlilikte insanla ortak paydamız Efece haber. Birbirimizi yüz yüze tanımıyoruz ama geniş bir aileyiz biz.
İçeri girdiğim anda kalabalık bir grubun ortasında neşeyle konuşan güzel kadını tanıyorum hemen. O da başını kaldırıp beni gördüğü anda tanıdık bir gülümsemeyle yanıma geliyor; “Merhaba Serap Hanım hoş geldiniz “diyor sıcak bir karşılamayla.
O benim şehrime misafir ben onun sergisine misafir. İkimizde hoş buluyoruz bu karşılaşmayı.
Ayaküstü kısa bir konuşma yapıyoruz, etrafında çalışmaları hakkında konuşmak isteyen, tebrik eden sanatseverler dolu.
Ben sergiyi dolaşmak üzere sabırsızca ayrılıyorum yanından. Onun “hoş geldiniz diyen gülümseyen sesiyle yeni gelenleri kabul edişini duyumsayarak ardımda ilerliyorum.
Sanatın, sanatçının, üreten insanın hayranı bir kişi olarak duvarlarda önüme serilen renklere kapılıveriyorum bir anda. İçimde okul yıllarından kalma renklerim çıkıyor kuytularından. Resim yapmayı ne kadar sevdiğimi ve hatta renklerde kaybolmanın sihrini hatırlıyorum sanki. Kocamın hayallerimi paylaştığım bir sohbetin hatırası olarak ilk anneler gününde hediye ettiği resim sehpası, tuval-boya ve fırçaların hala boş boş durduğunu hatırlıyorum sonra ve pişmanlık duyuyorum…
“Hayallerim Rengârenk” Serginin adı bu. Konsept; boyaların, rengârenk giysilerin, palyaço ya da şaklabanların, show yıldızlarının ışıltılı renklerinin altındaki ruh dünyalarını anlatıyor. Yani dışarıdan görünen bol renk, neşe, eğlence ve disiplinle önümüze serilen somut gerçeklik bakışlardan taşan bambaşka bir iç dünyaya akıtıyor ruhumuzu seyrederken.
Ben sanatçı değilim, sanat eleştirmeni hiç değilim. Bu yukarıdaki cümleler tamamen resimlerin bendeki izleri. Naçizane kendi yorumumu yapacağım bu köşede. Hele bir resim vardı ki beni aldı götürdü. Siz de görün istedim ve fotoğrafladım. Muhteşem renklerin altındaki o bakışlar beni deldi geçti.
Hani hep “show zamanı” diyen bir kadın, hayatını güzel, güçlü, neşeli, eğlendirici olmaya adamış naif bir kadın ilk bakışta. Sonra, dudağının kenarındaki hayatı okuyup geçmiş alaycı ifadeye takılıyorsunuz.. Ve o muhteşem bakışlar. Hafif kanlanmış, buğulu, çok şey yaşamış, çok güçlü, hüzünlü, iç dünyası çok zengin bir kadının bakışları.
Sadece o bakışlarla ilgili dünya kadar şey yazabilirim…
Özetle dışımızda hangi kimliği taşıyor olursak olalım. İçimizde yaşattığımız bütün bir ruhumuz var. Ve bakışlar bütün o kimliklerin üzerinde, hiçbir giysinin, hiçbir rengin, duruşun anlatamayacağı kadar derinde gerçek bizi bütün çıplaklığıyla öne çıkartıyor. Tezatlar muhteşem bir denge yaratıyor. İnsanı insana hayran bırakan bir denge. Soyut ve somut arasındaki derin uçurum aslında sağlam bir köprü bizi hayata bağlayan.
İşte bunları düşünmeye dalmışken o resmin başında biri resimle arama girip gözlerime baktı “sizin ne kadar güzel gözleriniz var böyle “dedi.
Hoş bir ironiydi. İrkildim bu sesle. Sonradan onunda Ressam olduğunu öğrendiğim espirili bir bey benim gözlerime iltifat ediyordu. Ben tuvalde ki bir çift göze akıp gitmişken o da bana takılıyordu bu şekilde.
Bu güzel eserleri yaratan güzel kadın kim merak ediyor insan. Hemen masa üzerindeki broşürü kapıyorum. Öyle güzel anlatmış ki kendini. Hem yazar hem ressam olunca onu ondan başka kim bu kadar güzel anlatabilir ki zaten. Renkler ve kelimeler onun en kıymetli ziynetleri. Öyle de güzel takmış takıştırmış ki üzerine harika görünüyor gerçekten HARİKA.
Diyor ki;
“Yaşamı seviyorum. Her şeye rağmen her zaman mutlu olmaya çabalıyorum. Gülümsüyorum. Resim yaşamımı rengârenk kılan çok önemli bir etken… Düşsel ve İçsel şarkılarımı söylemeye başladığımdan beri, figürün tinsel varlığını vurguluyor, görüntüsünü özel ve ölümsüz kılmayı arzuluyorum. Naif, estetik detaylarla renklendirdiğim figürleri, fırçamın özgün tuşelerinden sorgusuzca tuvale döşüyorum. İçimizdeki Ben’lere, maskelere, çoğalan kimliklere gönderme yapıyorum…”
Dün güzel bir gündü, Çok güzel bir insan, çok değerli bir sanatçıyı tanıdım, Renklerime renk kattım sayesinde
Sergi 1-15 Eylül tarihleri arasında devam ediyor. Keşke burada olsanız, olsanız da gitseniz.
O gözleri görseniz.
|