Sen gittin ben kaldım.
Avuçlarımda soğuyan ellerin kaldı
Yorgun, ağır bedenin…
Seni yıkarken ellerimle, bedenini seyrederken, ne kadar acı çektiğini hissettim tekrar
Yorgun bedeninin izlerinde gördüm acılarını, vazgeçişini…
Ölümle uyumak arasındaki o kıldan ince çizgide takıldım kaldım.
Biran uyuyorken bir an gidişini seyrettim sessiz çığlıklarla
Can denen, ruh denen, hayat denen, nefes denen şeyle, kaskatı kesilen bedeninin arasında sıkıştı kalbim.
Avuçlarımdan kayıp gidişini seyrettim sessizce,
Nereye gittin bilemedim, ne hissettin bilemedim.
Ben hızla soğuyan yanaklarından öperken son kez,yanımdan kim geldi aldı gitti seni sessizce..
Ne hissettin giderken,
Ne hissettin o soğuk dolap da beklerken
Ne hissettin seni yıkarken, sararken son örtülerine
Ne hissettin o çukura indirirken, oğlun seni.
Ben seyrederken çaresizce üzerine atılan toprakları, sen ne hissettin…
Etrafına duvar ördük beğendin mi?
Ev doldu taştı sevdiklerinle, ağladılar, dua ettiler, yemek yediler, uyudular, sen ne hissettin, neredeydin.
Sessizce bizimi seyrettin, aç mıydın, üşüyor muydun, acıların bitmiş miydi, özlüyor muydun, ağlıyor muydun, şaşırıyor muydun olanlara.
Konuşacak, paylaşacak kimsen var mı oralarda.
Beni unutacak mısın mesela.
Orda başkamı her şey, bu dünyanın sözlüğünden farklı mı kelimelerin anlamı?
Ana, baba, evlat, koca var mı mesela, onları özlemek, merak etmek var mı? …
Neler yapıyorsun gittiğinden beri,
Mesela sabahları benim telefonumu bekliyor musun? Ben seni arayamadığım için yanıyorum her sabah, her akşam.
Seni koklayamadığıma, yanıyorum.
Bir yanım acıları bitti diyor, bir yanım bir nefesi yeterdi diyor.
Çok şey diyor içim başka, çok şey…
Anlatamıyorum, kelimeler yetmiyor.
“Anne ananenin bahçesi” dedim Ata’ya, mezarın için
Senin bahçende, tanrının mucizelerini yaşarken, gördüğüm her kuş senin ruhun artık.
Artık kuşlar gibi özgürsün, istediğin her yere gidebilirsin, mutlusun…
Bunu diliyorum ve umut ediyorum.
O bahçede gömülü en kıymetli hazinem, inanamasam da biliyorum.
Seni çok seviyorum bebeğim, meleğim, canım, anam…
Rahat UYU...
|