Kelimelerle dolu çuvalımı indirdim sırtımdan dün gece. O kadar ağır geldi ki bu sefer, bu çuval bana. O kadar dolu ki içi. Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. Fakat o kadar beceriksizim ki .
Çuvalım dolu diyorum ama ihtiyaç duyduğum kelimelerin her biri kaçışıyor, birbiri ardına saklanıyor. Böyle sıkıntılı, dertli dizilmek istemiyorlar beyaz satırlara belli ki.
Teselli olmak istiyorum. Umut dolu şeyler yazmak, çiçekler açsın, renk cümbüşü olsun istiyorum satırlarımda ama nafile..
“...niye bu kadar çabuk tekrarladı kör olası şey, ben daha 34 yaşındayım 50 yaşında başıma gelse bunlar normal derdim ama normal değil işte.
…. kızımın büyüdüğünü görmek istiyorum ben, üniversiteyi bitirmiş halini, ilk flörtünü bana anlatmasını hatta torunlarımı büyütmek istiyorum ben ama bunları yaşadıkça inan saçma düşünler kafamdan çıkıp gitmiyor”
Bunlar çok yakın arkadaşımın cümleleri.
Beni sonsuz uçurumlara savuran ama düşüp paramparça olmadan Bungee Jumping deymişim gibi tekrar yukarı çeken duygular içindeyim. Umutsuzlukla umudun arasındaki o ipe tutunuyorum. Onun sağlamlığına güvenmekten başka çarem yok. İkimiz içinde.
Genç bir kadının, bir annenin sessiz çığlıkları bunlar. Çaresizlik haykırışları. Benim onu ve kendimi teselli etmem gerekiyor. Ama nasıl, hangi cümleler yeter, hangi kelimeler yeter.
Elbette biliyorum ne kadar güçlü olduğunu, onu hayata bağlayan ne kadar çok şey olduğunu, Çok titiz bir doktora sahip olduğunu, sürekli kontrol altında olarak en kötünün en iyisini yaşadığını aslında, yani herkesten önce fark edebilme şansı olduğunu…tıbbın son sürat geliştiğini, her hastalığın bir tedavisi olduğunu..onu çok seven bir kocası olduğunu. Gözleri ışıl ışıl parlayan mutlu bir çocuk büyütüyor olduğunu ve mutlaka onun ilk flörtünü görüp, ona benzeyen çocuklarına ananelik yapacağını, ….onu çok sevdiğimi.aslında onun kadar korktuğumu, söylemek istiyorum.
Çocuklarımızla birlikte yüzümüzde kahkalarla dolu fotoğraflarımıza bakıyorum, Birkaç ay önce çektirdiğimiz. İkimizinde son birkaç yıl içinde hayatımızdan ne büyük ayrılıkların geçtiğini, canımızdan çok sevdiğimiz annemizi, babamızı aynı hastalıktan kaybedişimizi hatırlıyorum, ve gülen yüzlerimize bakıyorum fotoğraflardaki, Ne kadar güçlü olduğumuzu görüyorum bakışlarımızda. Bizi hayata ve birbirimize kenetleyen küçük suratlara bakıyorum, onlara ne kadar içten sarıldığımıza ve birbirimize.
Hayatın aslında tamamen kontrolümüz dışında olduğunu, ama bu arada sarılmamız, tutunmamız için ne kadar çok mucize sunduğunu görüyorum o karelerde.
Kendi korkularımla yüzleşiyorum onun satırlarında. Aynı cümleleri ben, sen ya da o hepimizin her an kullanabileceğini düşünüyorum. Yalnız olmadığımızı görüyorum.
Sonra..
Sonra derin bir nefes alıp” çok şükür” diyorum. “ Bu günüm için çok şükür, sahip olduğum her şey için çok şükür”
Yarın nerede nasıl olacağız bilinmez. Yeni gün bize güneşlimi bulutlumu, fırtınalımı gelecek bilinmez. Ama illaki doğacak güneşler olacak hayatımızda. Ve fırtınalara yağmurlara dayanmamız için, ihtiyacımız olan dostlarımız, ailemiz, umutlarımız var hayatımızda.
“Tanrının hepimiz için bir planı var” Bu da bir başka arkadaşımın bana ilaç gibi gelen bir sözü. Umutsuz anlarımda tutunduğum cümle. Bir düzenin sadece küçük bir parçası olduğumu ve sabretmemi, kabullenmemi sağlayan bir cümle.
Hayatımız Bungee Jumping gibi. Aşağı düşerken bile aslında bizi tutan bir ipin ya da bir gücün olduğuna inanmak, hatta belki de düşerken bile, geçtiğimiz her kademenin farkında ve tadında olmak önemli. Doya doya seyretmek, sevdiklerimizin kokusunu içimize çekmek önemli.
Bilmek gerekiyor “ tamam bu kadar yeter, hadi yukarı” dememiz anlamsız. Çünkü o ipin uzunluğu kadar inmek zorundayız. Boşlukta, kontrolümüz dışında savrulmak zorundayız. Ama “tık” sesiyle tekrar yukarı çıkacağız dostum inan bana. Ve çıktığımızda değişen tek şey düşerken yaşadığımız korku olacak, sonra daha da sıkı sarılacağız hayatımıza.
Şimdi bu tecrübeyi yaşama zamanı demek ki bizim için, sen atladın ,düşüyorsun ama ipi unutma , geri geleceğini unutma, seni beklediğimi unutma. Bu yaz birlikte yapacağımız tatilimizi unutma. Ben bavulları hazırlıyorum.
Hatta bu yaz birlikte Bungee Jumping yapalım mı ne dersin J). Biz Seninle hayatın bize verdiği büyük nimetleri kocaman kucaklarken dertlerle de baş edebilmeyi öğrendik. Bizler güçlü kadınlarız. Bizim gibi güçlü kızların çocukları ve anneleriyiz, bunu da yener geçeriz.
Kahkahası bol resim karelerinde buluşmak üzere hoşça kal.
|