Göç etmeye hazır içimdeki yolcu.
Bavullar tıka basa doldurulmuş yeni umutlarla.
Eskiler atılmış kapı önüne bıkkınlıkla.
Ne kadar hızlı tüketiliyor hayatlar.
Bugünün umudu yarının eskisi oluyor kapı önünde.
Bir bıkkınlık, bir şıpsevdilik gidiyor.
Heyecanlar bile 3 saniye sürüyor.
Tatminsiz ruhlar sığdırılamıyor hiçbir yolcu koltuğuna.
Her şey yola çıkana kadar..
Çıktığın anda, dönüş için özlem başlıyor.
Bir dur, bir soluklan, Biraz tadını çıkar
Yok.
Gitmek de bir kalmak da haliyle, böyle olunca.
Aynı anda her yerde olmakla, şu anda hiçbir yerde olmayı istemek duygusu.
Eylerse şu gönlümü anam eyler, oda hangi bilinmez yerlerde!.
Bavullar hazır kapı dibinde.
Veda edilenlere üzülmekle kavuşulacaklara sevinmek eriyor bir düzlemde.
Getiremediğimle, götüremediğimi birleştirme sancısı.
Elde var yorgunluk.
Nereye gitsem bıraktığımı özlüyorum.
Nerede kalsam ,kavuşamadığımı özlediğim gibi..
Off, yine yolculuk zamanı işte.
Küçük yastığım camla başımın arasında.
Şahitlik yapıyor mehtabın açılmış falına.
Karanlık gölgeler geçiyor hızla,
Şekilsiz şekiller.
Evler, şehirler, insanlar, hayatlar…
Karanlığın yırtarak geçtiği o saatler
Geçiyor son sürat. Hayallerim gibi.
Gözlerimi kapatıyorum…..
Virajlar, rampalar, buram buram kokan kahvem plastik bardağında.
Antalya’nın çıkışında beni saran hayal, daha afyona varmadan tarih oluyor.
Hayat ta bazen bu kadar hızlı akıyor.
Dün çok önemli olan bu gün unutuluyor.
Yolculuk zamanı işte.
Yolculuğa başlayanla bitiren aynı olmuyor
Başka hayatlar, başka kimlikler tek bedenle yaşanmıyor.
Böyle yollarda..
Olmuyor!
Bavulum hazır kapının dibinde.
Yolculuk zamanı işte…
|