Apartmanın önüne geldiğimde oyun oynayan çocuklara baktım. Şanslıydı mahallemin çocukları. Terör, katliam, kan davası, töre yoktu benim şehrimde.
Mardin ‘de ise yaşama hakkı, oyun oynama hakkı ellerinden alınarak annelerinin yanında öldürülen çocuklar gösteriliyordu televizyonda. 3 hamile kadın, çoluk çocuk , yetişkin toplam 44 kişi terör gibi katliamla katledildi.
Kelimelerin tükendiği yerdeydim. Halkın benimsediği bildik hamasi sözlerin yanında köy meydanında terörden çıkmış gibi ağlamalar, ağıt yakmalar yüzlerinde…
Töre, kan davası…
O gece ölüm melekleri suçsuz insanlar üzerinde dolaştı kanlı düğünde...
Onlar acılara ağlarken, ben insanlığımdan utandım, üzüldüm hem de çok üzüldüm, ağladım…
Feodal yapıdan kurtulamayan güneydoğu halkın başına sürekli çorap örülüyor ve uygulanıyordu. Şimdi de ister töre de, ister kan davası de ortadaydı yapılan katliam.
Uyuyabiliyorsanız uyuyun(!) kimdeydi bu suç?
Her türlü yatırım, eğitim, sağlık gönderilmeye çalışılmasına rağmen bunlara müsaade ettirmeyen, engelleyen para babaları ağalar, aşiretler yada o yörenin vekillerinde miydi?.
Yoksa,
Geleneksel yapıdan çıkamayan toprak sahibi olamayan çağdaş teknolojiden uzak yaşayan geri kalmış yöre halkında mıydı suç?
Kendi bölgelerinde dar bakış açılarıyla ilerleyemeyen şehre indiklerinde ise şehre ayak uyduramayan cahillik bu halkın genlerine mi işlemişti.
Devletin tüm yetkili organları o bölgeye gönderilmesi çok olumlu bir hareketti.
Yıllar önce sahip çıkılmalıydı. Oy avcılığı yapılmadan, aşiret ağaların gücü kırılarak, vekillerini çalıştırarak yöre halkına medeniyet, teknoloji, işsizlik, gelir dağılımında adalet getirilmeliydi.
İşte ne oluyorsa ölene ve canı yanan köylü halka oluyordu.
Bu bölge hep böyle sorunlu olmalı mıydı yıllardır?
|