Bir zamanlar benim de abonesi olduğum GSM şirketinin o sabah yapılan genel kurul toplantısında son günlerdeki ekonomik kriz nedeniyle sinirli bir hava hakimdi. Kurul üyeleri hararetli bir şekilde çözüm üretmeye çalışıyorlardı.
Toplantıyı yöneten başkan üyelere;
-“Beyler! Mali durumumuz gittikçe kötüleşiyor. Diğer telefon şirketleri ile amansız bir rekabete giriştik. Hepiniz önerilerinizi açıkladınız, ancak hiç birisi de çözüm üretecek cinsten değildi. Ne yapıp edip acilen para bulmamız gerekiyor” dedi.
O ana kadar bir köşede uyuklar vaziyette sessizce tartışmaları izleyen yaşlı bir üye çenesine kadar inmiş gözlüğünü düzelterek oturduğu yerden hırıltılı bir sesle başkana;
-“Bize ne kadar para lazım?” dedi.
Başkan;
-“Çok para lazım çoook. Tam 2 lira 38 kuruş”…
Yaşlı kurul üyesi:
-“Durum gerçekten vahimmiş. Ancak demokrasilerde çare tükenmez. Şayet bu miktarı bir abonemize fatura edersek kurtulabiliriz” deyince salonda, “Yaşa, varol, nurol” sesleri arasında bir alkış tufanı koptu..
Bahsettiğim GSM şirketinin abonesi olan okurlarım!
Şunu iyi bilin ki, bugün halen telefonla konuşabiliyorsanız benim sayemdedir.
Çünkü 2 lira 38 kuruş tutarındaki o korkunç meblağı bana fatura ettiler.
Şaka değil gerçek söylüyorum.
Anlatayım da doğru mu yalan mı siz karar verin;
O sıralar telefonuma halen neyin nesi olduğunu anlayamadığım 2 lira 38 kuruş borcum bulunduğuna dair bir mesaj geldi.
Evet yanlış okumadınız sadece 2 lira 38 kuruş.
“Ne var yani, öde gitsin” diyorsunuz şu anda belki de.
Fakat kazın ayağı öyle değil işte.
Bu mesajı aldıktan sonra şehirde ne kadar fatura ödeme noktası varsa tek tek dolaştım. Borcumu ödemek istedim. Fakat bilgisayar kayıtlarında böyle bir miktarın görünmediği söylenerek tahsilat yapılmadı.
Hayır yani, bir şey değil de, yanımda 2 lira 38 kuruş gibi yüklü bir parayla sokakta dolaşmaya alışık değilim. Allah muhafaza bir yerde kaybedebilirim, yankesicilere kaptırabilirim, kapkaççıların kurbanı olabilirim diye çekiniyorum. Onun için bir an önce ödeyeyim de bitsin bu işkence istiyorum.
Baktım parayı kimse tahsil etmeye yanaşmıyor. İnceldiği yerden kopsun diyerek işin peşini bıraktım.
Sonra mı?
N’olacak, ülkede o kadar büyük yolsuzluklar yapılırken ve bunlara da göz yumulurken 2 lira 38 kuruş alacağı için GSM şirketi telefon hattımı kesti.
2 lira 38 kuruş..
Bu parayla neler yapılmaz ki?
5 tane orta boy fabrika kurulabilir..
78 bin adet cumhuriyet altını alınabilir..
İstanbul’da 30 araçlık bir taksi filosu oluşturulabilir..
Boğazda tanesi 1 lira 19 kuruştan iki yalı satın alınabilir..
Yurt dışından tanesi 500 kuruştan 4 özel uçak, artan parayla da 7 adet planör ve 84 adet traktör tekeri getirtilebilir..
Yani gerçekten büyük bir para.. Miktarı duyunca insanın dudağı uçukluyor.
Derken efendim, hattımın tekrar açılabilmesi için bu kez GSM şirketinin müşteri hizmetlerine ulaşıp durumu anlatmak istedim ve tam bir saat sonra müşteriye hizmet edecek hanımefendiye ulaştım.
Şükür kavuşturana. O kadar mutluyum ki. Şimdi söylerim, hemen açarlar hattımı diye düşünürken hanımefendi bana, “Beyefendi yanlışınız var! Bilgisayar kayıtlarımızda 2 lira 38 kuruş borç görünüyor, en yakın PTT şubesine giderek ödeyin ki hattınızı tekrar konuşmalara açabilelim” diyerek telefonu kapattı.
Belki PTT’de yanlışlık yapılmıştır diyerek tekrar gittim. Sonuç aynı. Böyle bir borç burada yok, ancak her nasılsa GSM şirketinde var.
Tam on iki gün uğraştım hattımı yeniden açtırabilmek için..
Sonunda bir müşteri hizmetleri temsilcisi halime acıdı da (artık nasıl becerdiyse bilemiyorum), bu borcu ödeme noktalarındaki bilgisayar ortamına aktarıp ödemeyi yapmamı sağlayarak sorunumu çözdü.
O kadar rahatladım ki.
Yatırdığım 2 lira 38 kuruş ile hem ben kurtuldum, hem GSM şirketi, hem de ülke ekonomisi..
Tabi hemen akabinde bu GSM şirketindeki hattımı iptal ettirerek başka bir GSM şirketine geçtim..
Şayet bugün ülkede faal olarak tek bu GSM şirketi kalsa, inanın ki kızılderililer gibi dumanla haberleşirim de kesinlikle bunlara bir daha bulaşmam..
Bu böyle bilinee..
|