Karadeniz’in incisi Ünye’de ikamet eden Şahap Gürgenzede, türkülere konu olan methini çok duyduğu komşu ilçe Akkuş’taki gürgen ağaçlarını görmek için buraya gitmeye karar verir.
Şimdi diyeceksiniz ki, “İyi de, ne var bunda, gidemez mi?”
Tabi ki gidebilir, buna kimsenin bir şey dediği yok. Ancak anlatmak istediğim olay bu değil, oraya gidişteki meşakkat.
Okuyunca bana hak vereceksiniz..
Karlı bir günde özel otomobiliyle yola çıkan kahramanımız Şahap, Akkuş'a yedi km mesafe kalmışken aracın karda kayarak karşıdan gelen TIR'a çarpması sonucu Akkuş'u ve gürgenlerini göremeden yaralı bir halde tedavisi için Ünye Devlet Hastanesine kaldırılır.
On günlük bir tedavinin ardından bu kez yolcu minibüsüyle yeniden Akkuş'a gitmeye karar veren Şahap, minibüsün üzerine yolda çığ düşmesi sonucu bir saatlik uğraştan sonra karların arasından yaralı olarak çıkarılıp tekrar Ünye Devlet Hastanesine kaldırılır.
Bu iki kaza karşısında azimli duruşunu kaybetmeyen Şahap, tedavisinin ardından özel olarak tuttuğu 52 TÜH 5252 plaka sayılı taksi ile tekrar yola çıkar. Ancak bu kez de sürücünün dikkatsizliği yüzünden araç virajı alamayarak şarampole yuvarlanınca bu kazada da yaralanır ve bir kez daha Ünye Devlet Hastanesine kaldırılır.
Ünye Devlet Hastanesini zırt pırt ayak yolu haline getirince hastane yönetimi tarafından acil serviste acil bir toplantı yapılır ve “nasılsa bu adam on günde bir hastanemize yaralı olarak getiriliyor” denilerek kendisine daimi bir oda tahsis edilmesine karar verilir.
On günlük tedavinin ardından bu kez işi sağlam tutarak, “ne de olsa şoför yıllardır yolu ezberlemiş, gözü kapalı bile gidebilir” diye düşünerek Akkuş belediyesine ait otobüsle yola çıkan Şahap bu sefer Akkuş'a bir km kala otobüsün yanması sonucu yaralanınca yine Ünye Devlet Hastanesine kaldırılır.
Hastane yönetimi,“Şahap’ta olmasa tedavi için hastaneye kimse gelmeyecek.. Bugün kursağımızdan bir lokma ekmek geçiyorsa bu da onun hastanemize yaptığı katkılar sayesindedir” diyerek hastanenin bahçesine, kaidesinde Şahap’ın ters dönmüş bir otomobilin kapısından yaralı bir şekilde dili dışarıda sürünerek çıkışını sembolize eden heykelini dikerler.
Şahap tedavisinin ardından, “inadım inat, Akkuş'a mutlaka gideceğim. Madem ki karayoluyla bu iş olmuyor, o halde hava yolunu kullanırım” diyerek İstanbul'daki özel bir şirketten kiraladığı helikopter ile yola çıkar. Ancak tam Akkuş hava sahasına girdiği esnada sisten yönünü kaybeden helikopterin Argan yaylasına düşmesiyle yaralı olarak yeniden Ünye Devlet Hastanesine kaldırılır.
Şahap on günlük yeni bir tedavinin ardından bu kez de Akkuş'a paraşütle inmeyi denemeye karar verir. Bunun için de Eskişehir'den kiraladığı Türk Hava Kurumu'na ait özel bir uçakla yola çıkar. Tam Akkuş üzerine gelince uçaktan atlar. Fakat bölgedeki aşırı rüzgarı hesap edemeyince Akkuş yerine alkışlar arasında komşu ilçe Niksar’a iner. Ancak bu iniş biraz sert olunca yaralı olarak Niksar Devlet Hastanesine götürülmek istenirken, “beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar, pardon tedavimi Ünye Devlet Hastanesi'nde yapsınlar” demesiyle oradan Ünye Devlet Hastanesine kaldırılır.
Son aldığımız duyuma göre tedavisi halen Ünye Devlet Hastanesinde devam eden Şahap Gürgenzede’nin, kendisine Akkuş’a gitmemesi için ikna amacıyla hediye olarak gürgen ağacı getiren ziyaretçi bir yakınına:
“Bir gün mutlaka Akkuş'a gideceğim.. Beni bu sevdamdan kimse vazgeçiremeyecek.. Hastaneden bir çıkayım, bu kez oraya komşu ilçe Erbaa tarafından gemiyle ulaşacağım..” dediği söyleniyor.
Nasıl, Erbaa’da deniz yok mu dediniz?..
Hiç önemli değil..
Şahap gemiyle gitmeyi kafasına koyduysa gider..
Durum bu merkezde sevgili okurlar..
|