(8 Mart Dünya Kadınlar Günü Anısına..)
Kimilerine göre teniste Serena Williams, müzikte Lady Gaga, sinemada Marilyn Monroe, yazarlıkta Barbara Kingsolver, siyasette de Benazir Butto “bir numaralı bayandır”.
Bunun yanı sıra bir de yıllar önce askerlik görevimi ifa ettiğim Sarıkamış'tan izinli olarak ailemin bulunduğu Bitlis'in Ahlat ilçesine giderken otobüste tanıdığım “bir numaralı bayan” var.
Ya da otobüsün ikinci kaptanının deyimiyle söylemek gerekirse “bir numaralı baayann”.
Yol uzun.. Bitmek bilmiyor.. Yolcular sıkılıyor.. Doğu insanı da tıpkı Karadenizliler gibi yaratıcı ruhludur.. Otobüs firması yetkilileri yolculukları eğlenceli hale getirmek için araç hareket halindeyken yarışmalar düzenleyip genellikle de milli piyango biletinden oluşan hediyeler dağıtmaya başlamışlar.
İşte bizim kaptan da bu şekilde mikrofonu eline alıp “bir bilmecem var yolcular” deyince otobüsten bir uğultu yükseliyor;
“Haydi sor sor!”
Kaptan; “Fakat bir şartımız var. Lütfen sorulara bir numaralı koltukta oturan baayann cevap vermesin!” diyerek başlatıyor yarışmayı.
Anladığım kadarıyla kaptanımız kendince bu genç ve güzel kadının konuşmasından ve rahat tavırlarından onun son derece kültürlü birisi olduğu kanaatine vararak, tüm soruları bileceği düşüncesine kapılıyor.
Sorular ardı ardına gelmeye başlıyor. Şimdi hatırlamıyorum ama son derece basit sorular olduğunu biliyorum.
Kadının yüzünde bir tebessüm hasıl oluyor. Adeta şişirilmiş balon gibi yükseliyor, yükseliyor, yükseliyor, küçümser bir edayla yolculara tepeden bakmaya başlıyor.
Daha fazla dayanamayarak ayağa kalkıyorum ve “Bir dakika beyler! Kaptanın şimdi soracağı soruya kimse cevap vermesin, lütfen bunu bir numaralı baayann cevaplasın” diyorum.
Otobüste soğuk bir hava esiyor. Kaptan istemeye istemeye bu talebimi yerine getiriyor.
Kadın bilemiyor soruyu. Böylelikle balonun havasını alıyorum. Bana ters ters bakıyor.
Ağrı'da terminalde verdiğimiz molada yanıma geliyor ve “çok kabasınız” diyor.
Cevabım “rica ederim, siz de çok kültürlüsünüz” oluyor.
Gece yarısı Erciş'deyiz. Ahlat'a ilk otobüs sabah saat 10'da. Mecburen bir otele yerleşiyorum. Sanki koskoca Erciş'te başka otel kalmamış gibi bu bir numaralı baayann da orada. Yine ters ters bakışlar.
Deliksiz uykudan sonra sabah bir kahvaltı salonuna gidiyorum. Aaa o da ne? Bizim bir numaralı baayann da orada. Yalnız bu kez belki de sabah mahmurluğundan olsa gerek bakışları o kadar da sert değil. Başımla selamlayıp yan masaya oturuyorum.
Hareket saati geliyor. Biniyorum otobüse. Bilin bakalım bir numaralı koltukta kim var? Belki inanmayacaksınız ama bir numaralı baayann.
İşte orada göz göze gelince ikimizde başlıyoruz kahkahalarla gülmeye. İşin ilginç yanı niçin güldüğümüzü bilmiyoruz. Yolcular şaşkın, kaptan şaşkın, hostes şaşkın. Birbirlerine ellerini ters düz ederek “deli herhalde bunlar” dercesine harekette bulunuyorlar.
Dün gece yarısı ara verdiğimiz yolculuğumuza bu kez Van gölünün kıyısında harika manzaralar eşliğinde devam ediyoruz.
Derken efendim işte Ahlat!
Benim için son durak.
Bir numaralı baayanndan kurtuluyorum galiba.
Siz öyle zannedin.
Birlikte bindiğimiz otobüsten yine birlikte iniyoruz.
Meğerse aynı zamanda Ordu'lu hemşerim olan bu baayann Ahlat'ta hemşire olarak görev yapıyormuş. Ayak üstü bir kaç dakika konuştuktan sonra ayrılıyoruz. O günden sonra da birbirimizi hiç görmüyoruz.
Güzel bir anı olarak kalıyor bu seyahat belleğimde.
Kim bilir, belki de bundandır her otobüse binişimde çaktırmadan bir numaralı koltuğa bakarak yüzümde oluşan tebessüm...
|