(Tarihte onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu yarımadası için dünya milletleri, “Tanrım, neden yeraltı zenginlikleri ve yerüstü güzelliklerinin hepsi burada? Yoksa Türkler torpilli mi?” diye serzenişte bulununca Tanrı cevap verdi, “Siz bir de onlara gönderdiğim siyasetçileri görseydiniz..!”)
30 Mart mahalli idareler seçimleri yaklaşırken Tanrının biz şanslı kullarına bahşettiği siyasiler, koltuğu kapmak adına kurmaylarıyla birlikte çarşı pazar dolaşıyor, sahte tebessümlerle her gördükleri vatandaşa sarılıp şapır şupur öperek uçuk vaatlerde bulunuyorlar.
Öyle ki bunların arasında 3750 nüfuslu ilçeye UEFA standartlarında 42 bin koltuk kapasiteli stadyum ile Formula 1 Grand Prix pisti yaptıracağını söyleyen başkan adayına bile şahit oldum.
Bunların bol keseden attıklarını görünce ister istemez benim de vaat konusunda iştahım kabardı.
Ancak belediye başkanlığı beni kesecek gibi görünmüyor. Benim başbakan falan olmam lazım. Şayet o mevkiye gelirsem sizlere müthiş vaatlerim var.
İşte Türkiye'yi ve beni dünya lideri yapacak, üstelik sadece ülkemize değil, dünyaya da demokrasi ve özgürlük getirecek olan vaatlerimden bir kaçı;
1) Başta ABD olmak üzere dünyanın tüm ülkelerine Türk askeri üsleri kuracağım..
2) Taksim'deki “Gezi Parkı”nın adını, demokrasi uğruna hayatlarının baharında şehit olan gençlerimizin anısına “Nazi Parkı” olarak değiştireceğim..
3) Dünyada tek geçerli dil Türkçe, tek geçerli para da TL olacak. Bu arada n'olur n'olmaz diyerek liradan her ihtimale karşı bir sıfır da ben atacağım. (Ne de olsa sıfırın başını küçükken ezmek gerek)
4) Dünya gençliğinin rol modelleri olarak onların rüyalarını süsleyen ve “Küçük Türk Beşleri” olarak anılan Küçük Emrah, Küçük Ceylan, Adıyamanlı Küçük Sezgin, Kahtalı Mıçı'nın oğlu Küçük Fıçı ile Sincanlı Küçük Mahmut'a, başta ABD olmak üzere dünyanın dört bir köşesinde bedava halk konserleri verdireceğim..
5) Voices of Musıc grubunun Bach, Corelli ve Vivaldi'nin eserlerinden oluşturduğu en iyi 22 klasik müzik eserinin yer aldığı “Concerto Barocco” isimli albümüne 23 üncü eser olarak “aşağıdan gelen hanım oynasın, keklik kebabını da yiyen doymasın” isimli Bilecik türküsünü de ekleteceğim..
6) ABD'nin 1970'li yılların başında son verdiği “Apollo” uzay araçlarıyla yaptıkları Ay yolculuklarını bu kez Ankara/Gölbaşı'ndaki uzay üssünden fırlatılacak olan “Hasan Oğlan” isimli uzay araçlarıyla ben gerçekleştireceğim. Ay'ı yemyeşil ormanları ve mavi gölleriyle yaşanası bir yer haline getireceğim. Peki bunu nasıl başaracağım? Elbetteki, Halk TV'de reklamı yayınlanan teknolojinin son harikası uzayıp kısalan hortumlardan iki adet sipariş verip, birisiyle oraya oksijen, diğeriyle de su basarak..
7) Biliyorsunuz ABD'de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar olmak üzere sadece iki parti var. Böyle demokrasi mi olur? Bakın bizde de 1950'li yıllarda durum bu ahvaldeydi. Sonradan canı sıkılan sabahleyin uyanınca bir parti kurmaya başladı. Şu anda yaklaşık 12 bin civarında partiye sahibiz. Bu durum bizdeki demokrasi çarkının nasıl içine edildiğinin (pardon) nasıl işlediğinin göstergesidir. İnşallah orada da parti sayısını 130 binlere çıkaracağım. Böylelikle orta boy iki Amerikalı aile aralarında anlaşıp birbirlerini desteklediklerinde Beyaz Saray'a göndermek üzere bir başkan çıkarabilecekler..
“Atma Recep, din kardeşiyiz” dediğinizi duyar gibiyim.
İster inanın, ister inanmayın.
Hem ne demiş doktor hastasına?
“At kardeşim sen de at, bir zararı olmaz.”
Caner ÖZTAŞ
|