Bir öğretmenler günü daha gelip geçti.
Yine her zamanki gibi devlet büyüklerimiz bu anlamlı günde yapılan toplantılarda adet yerini bulsun diyerek öğretmenlik mesleğinin kutsallığından bahsedip, ek ders ücretlerinde, maaşlarda ve özlük haklarında düzenlemeler yapılacağı müjdesini verdiler.
Bunun yanı sıra hak aramak için meydanlara indiklerinde daha ağızlarını açamadan geçmişte öğrencileri olan polislerin biber gazı ve coplarıyla karşılaşan öğretmenler bu sefer işi sağlama alarak evlerinden sosyal medyanın meydanlarına çıkarak;
“Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün ideolojisi yerine, ‘maaşımı alırım, kitabı anlatırım’ diyen yardakçı öğretmenlere yol açan,
Beden eğitimi mezununa İngilizce öğretmenliği; müftülük elemanına da din öğretmenliği yaptıran,
Aç kalmamak adına ek işlerde çalışıp pazarda limon satan; öğretmenini böylesine ezen, emeğinin karşılığını vermeyen,
Ataması yapılmadığı için 8’i bu yıl içerisinde olmak üzere intihar eden 35 öğretmenin kaderini çizen ve yine ataması yapılmayan eğitim emekçilerini yem bekleyen kuşa benzeten Milli Eğitim Bakanı halen görevdeyken öğretmenler gününü kutlamıyoruz!!”
Şeklinde mesajlar paylaştılar.
Bir doktorun “öğretmen üç ay tatil yapıp yatıyor” sözüne, günümüzde yoksulluk sınırı 3 bin lirayı aşmışken, ortalama 1800 TL maaşa talim eden bir eğitim emekçisinin; “Bu ülkede, ülkenin kasabasında ve köyünde çalışan tek meslek gurubu öğretmendir. Memurlar içerisinde köyde mezarı olan da öğretmendir. Çocukları yarınlara hazırlayan öğretmenlerin tatilini bir türlü hazmedemeyenlere sormak lazım, bizlerden fazla maaş alan imam ve vaizlerin günde kaç saat çalıştığını niçin gündeme getirmiyorlar?” sözlerine hak vermemek mümkün mü?
O halde buradan öğretmenlere nacizane bir tavsiyem olacak;
İstifa edip, Diyanet İşleri Başkanlığı kadrolarına kapağı atmaya bakın.
Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2013 yılı bütçesi, aralarında Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı da olmak üzere tam 12 bakanlığı sollamış durumda.
Benden söylemesi…
|