Başlığı görünce tarihi yanlış yazdığımı zannettiniz değil mi?
Merak etmeyin, daha o kadar yaşlanmadım, henüz aklım başımda..
Mesele şu;
İnsanlar sevgilerini ifade etmek için neden sırf 14 Şubat’ı beklerler?
Yılın diğer günlerini sevdiğimizden sakınmanın mantığı ne kadar doğrudur?
Sevgi ve aşk hapsedildiği koskoca 365 günün sadece bir tek 24 saatinde mi özgür bırakılmalıdır?
Yok eğer “Yanlış düşünüyorsun” diyorsanız, o halde ben de buradan ilan ediyorum,
Sevgililer Günü 14 Şubat değil, 13 Kasım’dır..
Var mı itirazı olan?
Durup dururken bu 13 Kasım’da nereden çıktı ortaya derseniz, bakın işte onu bilemiyorum..
Belki de bu tarihin altında,
,
Kerem ile Aslı’nın 13 Kasım’da yanarak küle dönmesi..
Mecnun, sevgilisinin mezarına uzanıp yattığında tanrının onu 13 Kasım’da Leyla’nın yanına alması..
Ferhat ile Şirin’in mezarları üzerindeki kırmızı beyaz güllerin yılda bir kez, o da 13 Kasım’da açması..
Çoban, Van gölünün soğuk sularında boğulduğunda Tamara’nın da bu göle 13 Kasım günü atlayarak yitip gitmesi..
Ya da (!) isimsiz bir aşığın asırlar gibi uzun gelen 40 yıllık süre içerisinde bıkıp usanmadan aşk çığı haline getirdiği kalbinin gerçek sahibi olan aşk ötesini son bir umutla çağırdığı uzak yollardan
13 Kasım’da geri getirmeyi başarabilmesi saklıdır..
Kim bilir…
|