Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29918579
Bugün Ziyaretçi :  9848
Aktif Ziyaretçiler :  9848

Geceden geceye…
 
Gece... İki hece. Şiir gibi. Veya içinin doldurulmasını bekleyen bir hikaye gibi. Veyakaranlığa boğulan derin sonsuzluk… Dili olmayan ama konuşan sessizlik… Binlerce defa yaşansa da hiç eskimeyen, tükenmeyen,her defasında yinelenen karanlık… Sabaha doğru yol alıyorken bir sessizlik hâkim evimin içinde. İçerden duyulmuyordu ama dış dünyayı bulunduğum yerden biraz algılayabiliyordum.  Geceye yakışan kocaman bir sessizliktirmuhtemelen… Hani derler ya “ in cin top oynuyor.”
Bütün düşüncelerimden arınmış sessizce oturuyorum yerimde. Önümde boş bir sayfa. Uyuyanve ruhumu ele geçiren gecenin içinde tüm evlerde uykuda gibi. Bazıları uyumuyorsa buradan duymam imkânsızdı zaten. Yanıp sönen sokak lambalarından bazıları görünürde…Bazıları isesarı, yeşil, turuncu ve mavimsi renklerde.
Yaşamımızın nasıl olacağını tasavvur etmem mümkün değil. Hakikati Allah biliyor. Ama insanların bazıları işte böyle gece gibi karanlık… Kiminin geçmişi mesela, kiminin geleceği… Kiminin de yaşadığı anları karanlıktır şartları gereği… Bazıları ise gündüz kadar aydınlık, parlak bir yaşamı, tesellisidünyaya şanslı gelmesidir sadece…
Yüreğimde sessiz, tıpkı karanlığa gömülen kelimelerin sessizliği gibi.Yarı uyur halde uyandırılmayı bekleyen gibi... Bu yazının nereye varacağını şimdiden kestiremiyorum, akışına bıraktım geceden geceye. İç dünyamı zorlamak istemiyorum belki de ama akışında gidiyorgene dakikalar ilerledikçe. Zihnim ara ara en derinlere dalmak istese de,yüreğim hepkıyıda yüzüyor. Bu mükemmel andan başka anı beklemenin de, gereği yok. Şimdilik. Mükemmellik ve güzellik yüreğimde her zaman. Leziz çikolataların eşliğinde anı yaşamaya ve değerlendirmeye çalışıyorumgece vakti… Yalnızlığım ve ben, bir de dört duvar arasında dolaşan gizemli hava… O eşsiz kabına sığmayan gece gibi… Loş ışık altında… Dışarısını gözlemlemem zor oluyor yoksa…
Yerimden kalkıp pencereye doğru yürüyorum. Sessizlik beynimde sesleniyor, kulaklarıma doğru garip bir baskı hissediyorum. Az sonra o eşsiz kara örtünün yerini açık griye doğru terk ettiğini görüyorum… Biraz sonra gökyüzü aydınlanacak ve yağmurlu veya az bulutlu bir nisan gününe merhaba diyecek…
Dün ablamla geçen anı anımsıyorum şimdi. Şehirde artan dilenciler çok kötü görünüm sergiliyordu.Daha öncede şehre akın etmişlerdi ama bir kısım insanlarınvaliliğe şikâyeti üzerine hepsini toplayarak yaşadıkları kampa geri götürmüşlerdi. Gene geldiler ve her köşe başında çoluk çocuk inadına dileniyorlardı.  Ablamla beraber öğle yemeğindeyken sokakta kaldırım üzerine bir karton parçasını serip bebeğiyle beraber oturan bir Suriyeli kadın dikkatimi çekti. Battaniyeye sarılı bebeği, bulunduğu ortamdan rahatsız olmuştuki kadın bir öne doğru çeviriyordu bir yana doğru. Sızlanıp mızmızlanıyordu besbelli. Siyah örtüsünün altına alarak kimseye belli etmeden emzirdi bir müddet. Yağmurda ara ara soğuk çiseliyordu. Mevsim bahar olsa da iklimde bir tuhaflık vardı bu günlerde. Kış gibiydisanki; nisan günü…
Ablama dönerek bu çocuğu o kadından isteyeceğim dedim. Ablam yüzüme bakarak önemsemeden gülümsedi sadece. Şaka yaptığımı sandı öncelikle. Yemeğimizi bitirip dışarıda kadına doğru yöneldik. Ablam cüzdanından para çıkarıp kadına verirken bende işaret parmağımla bebeği göstererek, “o çocuğu bana ver,” “Ben ona senden daha iyi bakarım” dedim. Oldukça esmer bir bebekti. Küçücük bir insan yavrusu. Renginin, dilinin, inancının, mezhebinin ne önemi vardı ki benim için. Allah katında eşittik hepimiz.  Küçücük ellerine dokundum üşümüşmü diye. Ve sıcacık olması beni mutlu etti o anda. En azından bu soğuk havada üşümüyordu annesinin kucağında… Kadın bana siyahımsı haliyle,sevgiyle, bir anne yüreği ile baktı önce. Kılık kıyafeti oldukça berbattı.Fakir fukara hali, memleketinden uzak yaşayan sokak insanı gibi pejmürdegörünümlü olsa da, besbelli bir annenin güzelliği vardı yüzünde. Oda temiz gözlerle çocuğa baktı önce. Ardından işaret parmağı ile “bir tane” olduğunu ima ederek veremeyeceğini belli eden kafasını sağa sola doğru salladı acıyla, bebeği kucağından alırım korkusu da vardı gözlerinde…Bu soğuk havada yüreğini ısıtan güneşi idikimbilir! Tek dünyası oymuş gibi göğsüne doğru yapıştırdı yavrucağı. İki kez tekrar ettim isteğimi ama her ikisinde de hayır cevabını belli eden hareketiyle karşılaştım. Bu durum beni üzdü; bu şartlarda çocuk dünyaya getirmeyi çok doğru bulmuyordum çünkü. Yaşanan savaşın sıkıntılarıyla el memleketinde mülteci konumundayken bunları çocuklara çektirmeye hakkımız yoktu bizim. Ama olan olmuştu bu çocuk dünyaya gelip zalim insanların eliyle bu sıkıntılar ona yaşatılacaktı demekki.
Ama beni memnun eden bir duruş sergiledi Suriyeli kadın. Her ne olursa olsun o bir anne ve çocuğundan ayrılmak istememesi o kadının yüce bir ruhu taşıdığını kanıtlıyordu gözümde…
Ablamla beraber, durumu aciz ama yüreği büyük olan annenin yanından ayrılarak yavaş adımlarla yürüyorduk. Belki fikrini değiştirir arkamızdan gelir bize çocuğu verir diye adımlarımızı hızlandırmıyordum… Ablam bana kâh şaşkın bakışlarla kâh gülümseyerek “sahiden, kadın verseydi alacak mıydın çocuğu? “diye sorup durdu. Ardından “Ömer bu çocuğa ne derdi?” “Başakla eşit seviyede tutabilirmisin ki?” diye sordu da sordu…Dahası “al benim çocuklarımı bak demez mi?” dalga geçer gibi de.
Aslında yüreğinden söylemediğini adım gibi hissedebiliyordum ablamın. Ruhunu okuyordum her defasında. Bendeki deli cesaretime hayranlıkla saygı duyduğunu bakışlarında görmüştüm yemek yerken… Yüreğim düğümlenedursun,arkada kalan çocuğun akıbetinin ne olacağını tasavvur bile edemiyordum. Sorularına cevap vermemi bekleyen, son noktayı koyan bir cevabı verdim ablama tabi ki…
 

 

Ekleyen:  Nurcan OFLUOĞLU ŞEN
Tarih:  14.4.2015
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Nurcan OFLUOĞLU ŞEN Yazıları
Şeytan kulağımın dibinde…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 24.7.2019 Devamı
Annem…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 9.5.2019 Devamı
Düşler Ülkesi Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 7.1.2019 Devamı
Yazmak ve öğrenmek… Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 6.11.2018 Devamı
Kendimi dinliyorum…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 24.9.2018 Devamı
Ne mutlu...Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 3.8.2018 Devamı
Sadelik iyidir…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 23.6.2018 Devamı
Sevmek ve korumak…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 25.5.2018 Devamı
Güçlü kadın olmak…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 8.3.2018 Devamı
Kalbimden dökülen sözcükler…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 18.2.2018 Devamı
Çocuk ruhu gibi…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 30.1.2018 Devamı
Yağmurun yağışını izlerken…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 16.1.2018 Devamı
Ümitvârım…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 27.12.2017 Devamı
Bir günün ardından Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 4.12.2017 Devamı
Kendimle başbaşa…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 20.11.2017 Devamı
Türkiye’nin kalbindeyiz…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 8.11.2017 Devamı
Beklemek…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 3.11.2017 Devamı
Bir hafta sonu hikayesi… Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 16.10.2017 Devamı
Acımasız zaman…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 17.9.2017 Devamı
30 Ağustos Zafer Bayramı… Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 27.8.2017 Devamı
İnsan ve doğaNurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 29.7.2017 Devamı
İnsanlık! Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 10.6.2017 Devamı
Anneler günü…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 12.5.2017 Devamı
Vicdanın sesi…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 20.4.2017 Devamı
Bir şarkı dinlerkenNurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 17.3.2017 Devamı
VEHAMET…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 13.2.2017 Devamı
Hayal kurmak…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 14.1.2017 Devamı
Bir yıl daha bitti…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 31.12.2016 Devamı
Yağmurlu bir gün…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 25.9.2016 Devamı
Zalimliğe ve ahlaksızlığa dur demek!Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 25.7.2016 Devamı
Bu ülke değişiyor bacımNurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 13.5.2016 Devamı
Gündemden kaçasım var…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 11.3.2016 Devamı
Islak mezarlar…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 17.2.2016 Devamı
Telefon…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 27.1.2016 Devamı
İnsan kalbi…Nurcan OFLUOĞLU ŞEN [ 24.11.2015 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  5  6  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam