Başak dört yaşında ve anaokuluna gidiyor. Okulun önceden gösterime sunduğu 23 Nisan bayramına katıldım. Çocukların tümü için bayramın eğlenceli bir şekilde kutlanması amaçlanarak kutlanıyorken; çocuklarla özdeşleşen bayram sevinci yaşanıyordu; iç dünyamda, o çocukluğumuzdaki gibi bayram coşkusunu hissedemiyordum bir türlü. Düşünsel deneyimimi de ne kadar zorlasam da zorlayayım, heyecan ve o ürpertiye yoğunlaşamıyordum
Milli bayramlar üzerinde yapılan siyasi polemikler, değiştirilmeye çalışılan bayram kültürü, sanat anlayışı, benimsenen eğitim sistemi ve inanç sisteminden tutunda insan ilişkilerinden, insanların akıllarını yönetmeye,bilimden uzak gibi görünen, tek tip birbirine benzeyen insan tipi yaratılmaya çalışılan zihniyetler yüzündendi bütün bunlar…
Sahnede izlediğim çocuklar bütün bu olanbitenleri anlayacak, farkında olacak çağda değildiler ve onlar çocukluklarını yaşıyordu sadece ve sadece. Ama birçok şeyi algılayan ve önemseyen biri olarak o çocukların eğlence dünyasına kendimi dahil edemiyordum. Bu birçocuk bayramı iken; kalbimedaha da fazlaacı ve üzüntü mühürlendi o geçen dakikalar boyunca. Çocuklarımızın geleceği konusunda endişe ve kaygı duymadan kendimi kurtaramıyorum günbegün…
Bir savaş ortamına doğru sürükleniyorken orta doğu ülkeleri; komşu ülkelerin hali orta da iken mesela. Çocuklarımızın geleceği hep endişe verici! hep kaygı verici!Ülke yönetimlerinde yapılan hataların sonucunda meydana gelen gerek iç, gerekse dış savaşlarda en büyük mağduriyeti çocuklar yaşıyor çünkü. Savaşın kazanan tarafı da olmuyor üstelik. Acı üzüntü ve yaşanan feci kayıplar oluyordu genelde. En yakınımızda Suriyeli çocukların yaşadıkları mesela. Oysa o çocuklar hepimizin çocukları, benim de çocuklarım. Her biri benmişim gibi dahası. her baktığımda ve yüreğim düğümleniyor tam orta yerinden. Bir taraftan da bu çocuklar büyüyüp ellerine silahı alıp dağa çıkarsa ve ya bizlere zarar verirlerse diye düşünmeden de edemiyorum. Öyle ya da böyle insanlara eşit muamele yapılmıyor ülkemizde de. İçinde bulunduğumuz karmaşık ortamda bir tarafı önde tutarak bir tarafı geri de bırakmak o ülkenin felakete sürüklenmesi demektir. Evren cezasını veriyor bir şekilde. Yüzyıllardır insanların ellerinde “var olmak” adına birçok şeyi mahvettiğimizin farkında değiliz hala. Yeryüzü savaş alanı olmaktan kurtarılamadı bir türlü. Dolayısı ile çocuklarımızın geleceğine kafa yormakve ülkemizin geleceği hep karanlıklara gömüyor beni...
Yap pozlarla çocuklarımızın geleceği ile oynanıyor ülkemizde. Eğitim sisteminde sınavlar manipüle edilerek bir kısım gençlerin haksız yerlere getirilmesi, onun adamı bunun adamı zihniyetiyle adamkayırmalar, ayırmalar. Dahası işe yerleştirmelerdeki haksızlıklar üzüntü verici; bütün bunlarınönüne geçilmelidir, engellenmelidir artık. Aksi halde eşitsizlik o ülkenin çökmesine mahal verecektir mutlaka.
23 nisan gösterisinde yoğunlaştığım bu duyguların yanında, büyümekte olan kızımın ve zamanın nasıl hızla geçtiğini buruk ve sevinç gözyaşlarımı yüreğime akıtarakda geçirdim böylelikle. Gösteri salonunda gördüğüm her çocuk çok özelhani derler ya “su gibi,” yüzleri kalbimde güller açan çocuklardı hepsi. Ve biz bu çocuklara yaşanabilir bir ülke bırakmalıyız bir şekilde. Tükettiğini üreten bir ülke… Bilgiyi gelecek nesillere aktaran bir ülke... Her birini birer mucit gibi yetiştirebilmeliyiz mesela ve de meraklı yönlerini geliştirebilmeliyiz… Eğitimlerini en üst seviyeye getirebilmeliyiz…
İstiklal Marşı okunurken içim ürperiyorsa hala daha. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e saygı duruşunda tüylerimiz heyecanla kalkıyorsa hala daha biz daha tükenmedik aslında. Biz ve bizim gibiler var olduğu sürece Atatürk’ün bize kazandırdığı kazanımlar doğrultusunda ve her daim gönderdeki ay yıldızlı bayrağımız altında çocuklarımızın geleceği düşünülecektir her zaman.
Yazımı Atatürk’ün çocuklar için söylediği sözleriyle son vermek istiyorum…
“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
Çocuklarımızdan çok şey bekliyoruz. Ya bizlerden neler bekliyor bu çocuklar…
|