Öldürülen insanlar içimde konuşurken ben hep suskun kalıyorum bu günlerde.Olaylara kafa yormakyoruyor beni fazlasıyla. Ne kadar boş nedenlerle kıyılıyor gencecik insanlar. Canım yanıyor mutsuz ölümlere...
En güvensiz sivil toplum örgütü hangisidir diye sorsalar “siyasi partiler” derim hemen. Gerçek yaşamımızda siyasi olaylar hiç de öyle bize gösterildiği gibi gitmiyor ülkemizde. Siyasetten sırf bu yüzden nefret etmeye başladım. Ülke bütünlüğünü, kardeşçe, sevgiyle, sosyal ve ekonomik anlamda daha rahat yaşamayı sağlayamayan siyasilerin beceriksizliğinin ceremesini çeken masum insanlar oluyor genelde. Suçlular benim gözümde mecliste görev yapan politikacılardır hiç kuşkusuz. Siyasi hedefleri, tüzükleri, yapılanmaları, yönetme şekilleri, adaletsizliği, hırsları sorgulamak lazım ilk önce. Yıllardır siyasetçilerin yarattığı tek şey masum insanların ya acı çekmeleri, ya ölmeleri, ya da ezilmeleridir. Milletin, mutlu ve refah içinde yaşayabileceği düzenli bir ortam yaratamıyorlar nedense. Günah keçisi de hep başkaları olur söylemlerinde. “Cemaat bizi kandırdı” demeleri mesela, “PKK bizi kandırdı”. Şimdi size demezler mi ne kadar öngörüsüz, bilgisiz, beceriksizsiniz kardeşim, bu kadar mıydı zekânız? Ya da milletin zekâsını mı test ediyorsunuz?Size oy verilirmi bir daha. Oylarını aldığınız, size güvenen bunca insanı aptal mı sanıyorsunuz. Sahi itibarınız kaldı mı insanların gözünde? Seyrede seyrede bir hal olduk yalanları, yandaşları.Her şey aşikâr, aksi halde intihara doğru sürükleniyor celladından vazgeçmeyenler…
Herkes ölecek deniyor ya.Ya bırakın eceliyle ölsün herkes bu dünyada.Yaşaya yaşaya…Yeryüzüne doya doya günlerini tüketsin. Ömrün dört mevsimini de yaşasın. Güzellikleri getiren her yeni gün, ömrü kısaltan olsun. Neşeyle doğan her yeni güneş ömrü eksiltsin. Çocukluğunu yaşasın anne babasıyla, gençliğini yaşasın sevdiğiyle eşiyleçocuklarıyla, yaşlılığını görsün torunlarıyla. Ölüm vakti geldiğinde desinlerki ölüm nedeni yaşlılıktı. Yaşlılıktan öldü.
Mutluluktan ölsün,
Yaşama doysun, “her şeyi yaşadım” dedirtsin ona hayat. Aşka meşke doysun. Cenneti görsün yaşarken. Yeryüzüne baksın “ne güzel bir mekânburası” diyebilsin; ağaçların büyüdüğünü çiçeklerin defalarca açtığını izlerken, “umutla bakıyorum” diyebilsin; tüm yeşillikleri görürken, hayaller kursun“yaşamak çok güzel” diyebilsin; uçan kuşları seyretmekten, denizin kıyıya vuran dalga sesini dinlemekten keyif alsın ”işte cennet burası” diyebilsin; doğayı sevmekten, güzel binaları, canlıları seyretmekten pür neşeyle dolsun yüreği,”Allah’ım sana şükürler olsun bana böyle güzel bir yaşamı nasip ettiğin için, iyiki varım ” diyebilsin. Mutluluktan boğulsun yaşarken. Vakti zamanı geldiğinde kocaman bir içten gülüşüyle karşılasın ölümü. Ağlayarak geldi dünyaya “mutlu mesut öldü” desinler arkasından.
Hastalıktan ölsün,
Ölürken de bir nedeni olsun insanın. Bilsin neden öleceğini. Hazırlıklı gitsin gideceği yere. Yanındakilerinin üzülmemesi için yapması gerekenleri yapacak kadar zamanı olsun yaşarken. Öpsün, koklasın güzel anılar bıraksın sevdiklerine. Ardında bırakacağı insanlarla vedalaşsın sonsuzluğa giderken. Hiç olmazsa bir nedeni olsunölümün…
Mutsuz ölümler olmasın,
Kulaklarımda şehit yakınlarının çığlıkları… Yüreğime acıları, yalnızlıkları çöreklendi…Her ölümde büyüdükçe büyüdü yaram. Gencecik insanların ölümlerini gördükçe, dayanamıyorum daha. Söyleyecek söz bulamıyor, karışıyor beynimdeki son kırıntılar. Anne baba eş veya çocukların çektiği acıları ödünç alıyorum bende; yasları yasım üzerimde. Bu kadar acı yaşanırken bu ülkede beni de hasta edip öldürecek bu ödünç acılar…
Sonsuz bir yolculuğa dönüşüyorbu üzüntüler, bu acılar... Yollar hep yalnız, yollar kan göz yaşı içinde, yollar hep uzak yitenlerle. Ömrün kıtlığı yaşatılırken bedenim hep yorgun, gözlerim hep uykusuz, sonsuz bir boşlukta yüzer gibiyim çoğunlukla. Derinlerde düşlerim. Düşlerim bile öldürülüyor her ölen masum toprağa verilirken…
|