Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar beni karamsarlığa doğru itiyor. Sorumluluk sahibi düşünen insanların mutlu olduğunu sanmıyorum. İnsan olarak ne değerimiz ne ederimiz ne de kıymetimiz var ülkemizde. Her gün insanlarımızın bazıları alınmayan önlemler sebebiyle ölüyor bazıları da şehit oluyor. Bu coğrafyanın, bu toprakların kaderine işlemiş bu sanırım. Daha özgür olabileceğimiz bir coğrafya da yaşasaydık her şey çok daha farklı olabilirdi hiç kuşkusuz. Bizimde talihsizliğimiz, yazgımız bu… Bu ülkede doğmak ve ölmek…
Yaşam zaten büyük şeylerden ibaret değil. Keşke bu mutsuz ölümler olmazsa hayatta. İnsanları sen bucusun sen ocusun diye ayırmasalar. Beklentilerimiz daha az olsa. Hırslarımız, egolarımız… İnsanları senden, benden değil diye yaftalamak moda oldu son yıllarda. Son günlerde ise gündemden şehit haberleri hiç düşmüyor. Yaşanan acıları en çok da yaşayanlar bilir. Bizlerde onların duygularını hissetmeye çalışarak, ruhen yanlarında olmaya çalışıyoruz sadece ve sadece. Ama bazılarımız da ne yazık ki cenazelerde, acılardan çok, altında yatan ironiyi takip ediyorlar.
Acıların karanlığında yapayalnız kalan, hiç bir şey yapamadan siyaseti sorgulayan bir yarbayın sarf ettiği sözler mesela. Şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenazesinde olanlar. Ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan’ın haklı olarak gündemi sorgulaması ile Aktroller tarafından linç edilmeye çalışılması hiç de insani bir durum değildir. Akıl almaz çirkin yöntemlerle saldıran kendilerini kurtarıcı zanneden, ama savaş olursa ilk önce kaçacak olan çatlak beyinler sosyal medya da savaş açtı adeta. ”Neden diye” soramaz mı insan. “Düne kadar çözüm diyenler, ne oldu da şimdi sonuna kadar ‘savaş’ deniyor?” diye sorgulanamaz mı?
Yaşanan acılar yok mu sayılıyor bu ülkede. Daha da ilerisi sizler delice anayasa dışı işler yaparken bizler de delice yasa dışı sorgulama yapamaz mıyız?
Komutanın yaşadığı acıları bertaraf edip olayı siyasal arenaya taşımaları oldukça tuhaf bir durum. Bir yandan acı çekenler gözler önündeyken diğer yandan kendisine fayda sağlamaya çalışanları görürsünüz en fazla. Bir çok şeyi hayat devam ediyor diye es geçtiğimizin farkında değiliz. Hayatı devama zorlayan şartların altındaki ironi, ülkemizde sanki insanca yaşamayı, insanı duyguları kaybetmemiz isteniyor gibi… Bırakın cenaze yakınları acılarını paylaşsın, zamanla acılar evrimleşiyor olsa da en çok onlar çekiyor bu kederi. Bizim payımıza düşen de; insan olmanın var olmanın, ruhen acıları kederi yaşamanın, paylaşmanın evrenselliği… Her acı aynı, her dert birbirine benzer insanlar arasında.
Bizler ne kadar gerçekleri es geçebiliyorsak da bütün bu olan bitenler yaşanıyor ne yazık kı ülkemizde. Yalanlar yalanlar. Acı, keder. Bıkkınlık. Yalnızlık. Hayal kırıklığı. Nefret. Öfke... Ülkemiz düşüşe geçti. Ama ne düşüş!
|