Sevgili arkadaşım Serap’ın Trabzon’a her gelmek isteyişinde bir bahanesi çıkmıştır.
13 yıllık beraberliğimizde özel hayatım dahil her anımı bilen can dostuma biraz sitemde bulunayım.
Aylar, yıllar, mevsimler geçti, 10 yıldan beri Trabzon’a gelecek …
Bu yaz da bekliyorum…
Antalya’nın yakıcı güneşi beynimi kaynatıyor diyor yazısında…
Ve ben arkadaşıma sesleniyorum;
Burada hava serin her an yağmur yağabilir…
Bilir misin yağmurun altında, dağlarda ruhun kendini aramasını…
Bilir misin Serap’cığım, yağmur sesinin bir şeyler anlatmak istemesini; anılar canlanır, hayaller özleme dönüşür, toprak kokusunun burnuna gelmesi…
Bilir misin, gökkuşağındaki renklerin kemençe sesine yansımasını, hareketlenir alaca karanlığa yansıyan gölgeler…
Bilir misin, yeşilin her tonuna baktığında alır götürür seni farklı diyarlara, çam ağaçların büyüsü anılarda bir başka yer edinir…
Tarihi güzellikler bir başka görünür doğa içinde…
Bakarken, nefesimiz teslim olmadan hayata, her nefes yaşadıklarımızla değer bulurken…
Gel gör, eşi bulunmayan doğanın güzelliğini mavi gök kubbe altında…
Ve yeşil doğanın sessizliğini içine çekerek kendine yaratacağın dünya ile baş başa kalışınla…
Hayranlığın artıkça artar…
Bulutlu dünyamızdan uzaklaştırır dinginleşir ruhumuz huzurla…
Vadideki kayalardan akan buz gibi su, kana kana içer, dokunmaz boğazına…
Ölümlü dünyanın keyfi, uyuyan doğayı uyandıran rüzgarın, kuşların sesini bilir misin?
Güneşsiz kuzeyle güneşli güneyin farkını anlatırsın yüreği yalnızlara…
Denize paralel kıyı şehri görünse de dağın eteğinde; bir başka görünür Boztepe’den…
Bir başka görünür Uzun Göl, Sera Gölü, Çalköy.
Gizemli yapısıyla değerli bir hazine gibidir her biri…
Akçaabat köftesi yerken, denizin dalgalanıp yağmurla evlenmesini izlersin…
Taze tereyağından ve mısır unundan yapılan Guymağı bilir misin?
Kayganası, lahana sarması, hamsi kuşu, mısır çorbası…
Hamsiköy damak tadı sütlacını bilir misin?
Gel gör dostum, sessiz çığlık içinde kendini…
|