Arkadaşımın yaz indiriminden bir şeyler almak isteme ısrarına karşılık, “peki hadi gidelim” dedim. Uzun bir aradan sonra alışveriş merkezine gittim. Her zaman olduğu gibi çok kalabalıktı. Küçük mutluluklar peşinde koşan, koşmayan herkes mağazalardaydı. İndirim fırsatını kaçırmamış gereksinimi olan, olmayan ıvır zıvır ne varsa doldurmuşlar poşetlere.
Entellektuel ikoncan kadınlarda bir hayli artış vardı. İstem dışı kadınların ruhuna iyi gelen kendilerini mağaza kabinine teslim eden anlarını izliyorum. Kabin dışında onları bekleyenleri. Özellikle bazı kişilere baktıkça içimden gülmek istiyorum, gülemiyorum.
Muzipliğim sol yanımda dürtüyor. Söylemek istemekte, söylemeyince rahat durmayan sağduyum, “ de hadi de” diyordu… Arkadaşıma yönelerek söyleyeceklerimi söyledim. Önce kendini tutmaya çalışarak cılız bir ses ardından ister istemez kahkahayı salıverdi…
Mağazaların çekiciliğine kapılmamak için kişiler üzerinde gözlem yapmaya çalışıyorum. Halkımız alışverişi çok seviyor. Freni patlamış kamyon misali bazı gençlerin elinde 3G telefon vardı. Görüntülü aramayı yanındaki kişilere gösteriyordu. Hızlı bir şekilde gelen bu yeni değişimin yayılmasının onlara ne faydası olacağını düşünemiyorum.
Alışveriş yaparken kendini kaybeden çiçeği burnunda yeni çiftlerde vardı. İndirim dönemlerinde alışveriş manyağına dönüşenler de.
Alışveriş merkezindeki kalabalığın farklı bir rengi var ama ne olduğunu bulamadım. Yazın başka, kışın başka, mevsime göre değişebilen bir renk, değişken bir renk. Kalabalığın üzerindeki canlılık ve rengârenklik. Kışın yüzeyi matlaştıran kararmış güneşin yansıması, yazın ise, parlak ışıklarını yeryüzüne saçan güneşin yansıttığı güzel renk vardı havada.
İnsanların mutlu olması da güzel bir şeydi. Yaşamın var olduğuna inandıran kısa süreli mutluluğa götüren fenomendir bu tür yerler. Ruhun bakım görmesi gibi.
Bir çeşit sorunlarının unutulmasını sağlayan psikoterapi gibi görülüyor. İzliyorum, sahiden mutlumuydu her biri.
Elinden tuttukları çocukları ile yürüyen anne babalar. Asgari ücretle ev geçindirmeye çalışanlar, kalabalığın içindeki sıra dışı giyinen ikoncanlar, çeklerini ödemeyen, borçla yaşayan gördüğüm bazı ikoncanerler mutlu muydu?
Parlak ışıklar altında çalışan mağazadaki kişiler, ellerinde üst üste yığılmış alışveriş poşeti taşıyanlar, aldıkları ıvır zıvır şeylerle mutlu muydular…
Çok beğendiğin bir şeyi alana kadar cazip aldıktan sonra cazibesini yitirdiği bilinci hangisinde vardı. Bilinmezliğe doğru akan bu kalabalığı seyrediyorum merakla.
İhtiyacımız olmayan şeyleri almak ruh halimizi çok mu etkiliyordu. Aldıkça evde dolup taşan dolabın, çekmecelerin görüntüsü bizi çok mu mutlu ediyordu?
Yaşamımızdaki en büyük sorunlardan biri aslında, bütçemizin açık vermemesi için hobi haline getirilen israfın önlenmesini yaşam biçimine dönüştürülememesidir.
İhtiyacımızın dışında alınan her şey gereksiz ve geçici mutluluktur. Yersiz harcama müsrifliktir. Önüne geçmek bizim elimizde ve beynimizde…
***
Hamiş :
Bundan sonra yazılarımın altında yeni bir slogan var; herkesin duyması, destek vermesi ve etrafına yayması için.
“TÜRK BİRLİĞİ KURULMALIDIR”
http://www.turkbirdev.org/dil-turkce/
|