Maddiyat ve menfaat duygularının cirit attığı bir ülke da yaşıyoruz. Bunları yazarak ifade etmek yetmiyor. Kulağa hitap etmek, okuyan gözlere de ulaşmak gerekir.
Bilgi üretmesini bilmeyen herkes her yere talip olma peşinde. İstediklerini elde etmek için onun bunun adamı olma uğraşı içindeler.
Önümüzdeki günlerde Belediye seçimlerinde ve meclis üyeliklerinde de buna çokça rastlanacaktır.
Genele yayarsak;
Kurumlardaki kadrolaşma bakış açısını bilmeyen yoktur.
Bizim ülkemizde, her zaman her yerde birçok insan makam-mevki kapma peşinde..
Şöyle bir düşünün. Diyelim ki bir makama biri getirilecek.
O makama en yakın olan kişiler en etkili kişiler hemen kendi akrabalarını, akraba yoksa en yakın adamını getirir.
Genel düşüncenin adı ‘’Herkes kendi ekibiyle çalışır’’.
Mantık dışı düşünce terminolojisi..
Gelişmiş ülke mantığında böyle bir şey olabilir mi?
Çünkü böyle bir sistem böyle bir tanımlama yoktur.
O makamla ilgili bilgi birikime sahip olan kişiler içinden biri seçilerek görev kendisine verilir.
Her şeyden önemlisi,
Elinde özgeçmişi ile siyaset yapanların kapısına gidilmez.
‘’Makam istenmez verilir’’ anlayışı olmalıdır.
Bizde ise kutsal bir şeymiş gibi herkes kendi ekibiyle çalışıyor. O vekilin dayı oğlu, bu vekilin teyze oğlu, o makam bu makam.. “O akraba işe alınsın bu akrabama iş verilsin.”
Belli örgütlerin yaptığı kadrolaşma çalışmaları da çabası.
Liyakat anlayışları neye göre belirleniyorsa..
Merkezden başlayarak en küçük birime kadar en yetkisize kadar kendi adamları olmak zorundaymış gibi..
Sığ bir düşünce mantığı ile bekleyelim kalkınmayı..
Nasıl olsa olumsuz şeyler ortaya çıktığı anda su ile yıkanıp temizlenir. Eğer su kirlenirse o ne ile temizlenir Allah bilir.
Hepimizin sahip olduğu tek şey 2 metrelik beyaz kefen aslında.
Ülkemize karşı vefa borcumuz vardır. Siyasi ahlak, adalet, dürüst, fedakâr ve vefalı olmak zorundayız.
Toplumun sorumluluğu üstlenirken insanlara yük yüklenmemelidir. Cefa çekenlere öncelik verilmeli üreten insanlar değerlendirilmelidir. Hangi alanda olursa olsun en üstten en alt kademeye kadar.
Tatlı sözlerle kandırmak dahası erzak, kumanya, kömür dağıtmak cömertlik değildir. Cömert insan canını feda edecek kadar özveriyle işine sadık, doğru çalışan insandır.
Mevki ve makam için entrika çevirmek, aldatmak, yalan söylemek, adam kayırmak şöyle dursun, ona talip bile olunmaz..
Görev isteyene değil özellikle birbirini rakip görerek ezmeye çalışana değil, hak edene verilir.
İster devlet dairelerinde, ister özel sektörde, ister sivil toplum kuruluşlarında…
‘’Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az’’
|