Osmanlı Devleti’nin son yıllarında, parçalanıp yok olmasının geldiği dönemlerde, ulu önder Atatürk, milletin egemenliğine dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi olan Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur.
Atatürk’ün çok zor şartlarda kurmuş olduğu ulus devletimizin bulunduğu coğrafi konumu gereği sürekli sınırlarımızı korumak zorunda kalmamız iç ve dış düşmanlara karşı kuvvetli bir askerî güce sahip olmamız gerekmektedir.
Atatürk’ün bize emanet ettiği çok uluslu devletimizi O’nun ilkelerine göre devamını sağlamak hepimizin görevidir.
Cumhuriyetin ilk döneminde de sorun olan tarikatlarla ilgili Atatürk;
"Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin emir ve istediğini yapmak, insan olmak için kâfidir" söylemiştir.
Ulu önder Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyet, son dönemlerde, laik ve çağdaş olma özellikleri ve kuruluş felsefesi ilkelerine ters düşen hareketler sergilenerek halkımızın kafası karıştırılmaya çalışılmaktadır.
Atatürk’ün bize emanet ettiği anayasanın temel ilkesi olan ilkelerini ve baş ilkesi olan Cumhuriyeti koruyarak ona sahip çıkmalıyız…
Atatürk, halkın kendi kendini yönetmesi ilkesi ile devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime göre yönetilmesinden yanaydı..
Yaptığı inkılapların amacı içinde, Türkiye Cumhuriyeti halkını daha modern ve çağdaş yaşamasını sağlamak toplumu uygar seviyeye yükseltmekti.
Ayrıca Vatan sevgisini bize aşılamak ve önemini vurgulamak için söylemiş olduğu’’Vatanımız Türk milletinin eski ve yüksek tarihi ve topraklarının derinliklerinde varlıklarını sürdüren eserleri ile bugünkü yurttur. Vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez ve bütündür’’ sözü ile vatanımıza olan bağlığı ve bölünmez bütünlüğünü ifade etmiştir.
Atatürk, yaşadığı sürece hep Türk milliyetçiliğini geliştirmeye çalışmıştır. "Ne Mutlu Türküm diyene" sözü, milletimiz yaşadıkça anlamı yücelecek çok üstün bir görüşün simgesidir.
Ulu önder Atatürk’ün gençler için söylemiş olduğu "Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lâzımdır" sözü, onun ileri görüşlü bir lider olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Ülkemizin dış siyasi politikada yaşamış olduğu sorunlarda Atatürk o dönemlerde dahi barışa önem veren lider olma özelliği günümüzdekilere örnek teşkil etmelidir.
Atatürk’ün anlayışına göre dünyaya sevgi, saygı duygusu hakim olmalıydı.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü barış idealinin simgesi hâline gelmesi onun ne kadar çok barışçıl bir lider olduğunu göstermektedir.
Bugün 10 Kasım. Ulu önderimizi yüreğimizde yaşatmaya devam ederek saygıyla anıyoruz..
|