Son günlerde gündemden kalkmayan ve hala da çözülemeyen bu konuya hiç değinmek istemiyordum. İzlediğim gerçekler artık beni iyiden iyiye rahatsız etmeye başladı. Birbirlerine yabancılaşan, aynı kültürü, aynı dini, aynı dili paylaşan iki halkın çatışması patlamak üzere… Yapılanları hazmedemiyorum. Hele çocukların sokağa dökülmesini hiç mi hiç hazmedemiyorum.
İhanet çemberi ülkemizin üzerinde kara bulut gibi dolaşıyor. İşsizliği, ekonomik krizi, siyasi krizi bırakıp bu adi insanların yaptıklarını izliyoruz.
Biz Türklerle hiçbir ilişkisi kalmamış gibi görünen bu insanların isyana varan zarar verici söylem ve eylemlerin bizde bıraktığı/bırakacağı izleri, düşünmek dahi zor geliyor.
Kürtler hakkında yazılacak o kadar çok eleştiri var ki, bunca yılların kardeşliği adına sabrediyorum.
En büyük düşman ne bu ülke ne şu ülke değil, en büyük düşman içimizde yaşayan ahtapot gibi etrafı saran düşmandır. En büyük düşman içimizde barındırdığımız vatan hainleridir.
Bu zalim insanlar çocuk yaştaki kişileri de terörist zihniyet terminolojisine alet ederek sokağa salıveriyorlar. Yoksul insanlar sömürülerek çevre talan ediliyor.
Kamu malı, şahıs malı demeden ortalığı ateşe veriyorlar. Masum insanlar zarar görüyor. Kamu malları zarar görüyor. Gençlerin sayısı her geçen gün artıkça artıyor. Ne yazık ki büyük bir tehditle karşı karşıyayız.
Adaletin kestiği parmak acımaz derler, hem bu insanlara hem de onları sokağa salan ailelerine en ağır ceza verilmesi gereklidir. Ayrıca bu çocukların aile yapıları incelenerek kayıt altına alınmalıdır.
Üstelik bu eylemler hiçbir şekilde haklı gösterilemez. Terör ve şiddetin haklılık yönü olamaz. Ülkeye ve masum halka zarar veren, ihanet eden ve Kürt halkını temsil ettiklerini savunanlarla işbirliği yapılamaz. Bu eylemleri yapanların kullandığı, sömürdüğü Kürt halkına karşı hiçbir zaman açılım yapılamaz. Gündeme alınması da ne büyük talihsizlik.
Ülkede eylem yapma kolaylaştı. İnsan hakları ihlali diye devletin eli kolu bağlanıyor. Güvenlik güçleri görevlerini tam anlamıyla yerine getiremiyor. Polisiye alınan önlemler sıkıntılı ve güç. Oto kontrol sistemi yok. Hakimi, savcıyı, askeri dinleyen güç, bu örgütlenmeleri dinleyemiyor, takip edemiyor. Uluorta toplanıp eylem yapılabiliyor.
Ülkemizi bölme adına yapılan propaganda ve tahrikler toplumun düzenini bozmakta bozuk giden ekonominin daha da bozulmasına katkı sağlamakta. Çok boyutlu karmaşık olayların yumağı ile karşı karşıya kaldık.
Başbakanın son günlerdeki haline bakarak; gücünün giderek zayıfladığını gözlemliyorum.
Hükümetin de gücü giderek zayıflıyor…
|