Bizim ülkemizde gündem her gün yoğun. Artık yeni bir haber var mı diye beklemiyorum. Televizyonu izlemiyor, açmıyorum. Borsa gibi, döviz kurları gibi gündem hep inişli çıkışlı. Kavgalı kavgasız, aşağılamalar, kayırmacılar, hakaretlerle dolu, abartılı olaylar gündem diye önümüze koyuluyor.
Gündem kelimesi dahi artık itici geliyor bana. Tek başına anlamsız bir kelime. Ve içi bet haberlerle doldurulan kelime. Karanlığın üzerindeki örtü kaldırıp, sonsuzluğa koyulan noktayı aramak gibi, ne olduğu belli değil. Niyeti bozuk, ansızın patlayan fırtına gibi esip geçiyor,yıkıp geçiyor. Çelişkiler, karmaşıklık, inatlaşma!
Bizlere aktarılan felaket senaryolarından, iniş çıkışlı yoğunluğundan, bezdim, yorulur oldum. Boğuyor artık, soluk alamaz oluyorum. Senaryolarla dolu gündem, halkı ikiye böldü. Umutsuzluk umudun önüne geçti. Beklentilerimle beraber, birçok insanın hayalleri gibi hayallerim kayboldu.
Kendisiyle kavgalı insanların hırsları yetmeyip etrafındakilerle de kavgalı. Bireysel gruplaşmalar toplumsal gruplaşmalar, ötekileştirmeler dağ gibi büyüdü. Yetmedi. Her olay gündem yapılarak kafalar karıştırıldı. Düzmece olaylar hep gündem oldu. “Darbe”, “balyoz”, “kafes”, “tekel”, “intiharlar” hep gündem oldu. Kan kokusu, kin ve nefret kokusu yayıldı havaya. Senden olmayan insanların adı çizildi, deşifre edildi yetmedi aşından, eşinden olanlar oldu.
İnandırıcılığı kalmadı. Tartışmaların, birbirlerine kızmaların, sokaktaki insanların da birbirlerine şüpheyle bakıp, paranoyaklaşmasına neden oluyor. Hasta insan zincirinin halkalarından biri olmak istemem yani. Neredeyse sokakta rahat yürüyemez hale geliniyor.
Mecliste bir hengâme, gerginlik, karmaşıklık(!) Olaylar öyle hızla gelişiyor ki artık yetişemez, koşamaz oldum. Bıraktım artık…
Yazmak, çizmek istemez oldum. Gündemden kutuplaşmalardan, kamplaşmalardan, bölünmelerden nefret eder oldum. Siyasetçilerden, başımızdakilerden nefret eder oldum. Çocukluğumuzdan beri inandığımız güvendiğimiz kurumların üzerine gidenlerden, ölüleri canlandırarak suçlayanlardan, yıkıcı, bölücü hırs esaretine kendini kaptıranlardan nefret eder oldum.
Amaç, ülke menfaatinden çıkıp bireysel menfaati de geçip bireysel hırsa dönüşen didişmeler, kavgalarla dolu gündem ne zaman durulacak tahmin edemez, takip etmez oldum. Uykuda aradım kaybolmayı. Yaşananları görmemeyi, görünmemeyi…
Oysa işsizliği, ekonomik krizi, domuz gribi, kuş gribi, sel felaketlerini ne çabuk unutur olduk. Acıları unutup, cenazeleri unutup, koptuk birden, uzaklaştık birbirimizden. Trafikte ölenleri, ya kaybolan çocukları ne çabuk unuttuk. Minik cansız bedenleri bıraktık geriye. Hiç birine çözüm üretemez olduk. Koştuk yeni gündemin peşine.
Her yeni gelen eskisini unutturur oldu. Her yeni eskisinin önüne geçer oldu. Beynim uyuştu. Farkında olarak ya da olmayaraktan eskiyi unutup yeniyi takip etmeye hazır balık hafızam oluştu.
İnsan olduğumuzu, insan gibi yaşamayı, insan eksenli çalışmayı unuttuk. Sevgi, saygı, vicdan kalmadı, yürek kalmadı onlarda…
Hâlbuki biz böyle miydik, gündem bizi ne hale getirdi…
|