Ne zaman kış gelse sahte ve çıkar ilişkileri olmayan dostlarımla beraber Karadeniz’de bulunan yaylaların birinde güzel bir hafta sonu geçirmek isterim.
Fırsat bu diyerekten daha önceden programını yaptığımız Rize-Ayder yaylasında bulunan Oberj Bukla otelde bu hafta sonu yağan karın altında muhteşem iki gece geçirdik.
Gezimiz normal şartlarda İkizdere Ayder yolu bir saat süre ile alınıyordu. Ancak yağan yoğun karın etkisiyle arabamız yolda kalarak 3 saat süren maceralı bir yolculukla başladı.
Yolun açılmasını beklerken, esen rüzgâr, önüne kattığı kar bulutunu üzerimize doğru savuruyor, araç ve bedenlerimiz bembeyaz kardan örtü ile kaplanıyordu.
Karın altında kuzeyden esen rüzgârın etkisiyle arkadaşlarla beraber üşüyorduk. Bilinçli dağ gezgincileri olduğumuz için bu macerayı, eğlenceye dönüştürüp gülmekse gülmek, hüzünlenmekse hüzünlenmek, üşümekse üşümeyi iliklerimize kadar yaşamasını bildik.
Duygumuzla, dostluğumuzla, sevgimizle ruhu olan bir ekiptik dağ başında.
Yaşadığımız karmaşa içindeki koşuşturmamızı bir tarafa bırakarak iki günlüğüne doğal dostluğu ve sevgiyi çam ağaçların altında bembeyaz battaniye ile örtülü doğa içinde mutluluğu doyasıya yaşamaya çalıştık.
Canlı müzik eşliğinde en güzel parçaları söyleyen üniversiteli gençler, arada hüzünlü ana geçiş yaptığım kış gecesini eğlenceli hale dönüştürerek toplu halde pistte eğleniyorduk.
İzmir’den, Samsun’dan, Giresun, Görele’den gelen arkadaşlarla beraber hem sohbet ediyor hem dışarıda yağan karı izleyerek stresli iş ortamından uzaklaşmanın tadını yaşadık.
Bu tür kısa süreli tatillere giderken zamanı muhakkak eğlenceye dönüştürmek için aramızda fal bakan biri olsun şeklindeki isteğimin yanı sıra içimde acı veren özlemin yarattığı yorgunluk ve çaresizliği sevgili Orhan ağabeyin eşi Türkan’ın baktığı kahve falıyla gidermeyi düşündük. Sizi anlayacak, yüreğinizi ısıtacak, yalnızlığınızı unutturacak cümleler kahve telvesinin oluşturduğu şekillerin yorumlanmasıyla adeta uzaklara götürüyordu bizleri.
Gecenin ilerleyen vaktinde dışarıda dinmeyecekmiş gibi yağan kar büyüleyen güzelliğiyle görülmeye değerdi. Tarihi anlatan ve elektriklerin olmadığı zamanlarda kullanılan gaz lambaların yaydığı romantik ışıklar altında dostlarımızla yaptığımız sohbetler geçmiş zamanın yorgunluğunu üzerimizden sihirli bir şekilde alıyordu.
Biz geçen yıllar içinde acente arkadaşlarla gerçek birer dosttuk. Saygı, sevgi, dostluk, güven, paylaşma o iki gece boyunca maddi değerlerin çok çok üzerindeydi.
Günlük iş hayatımızın şekillendirdiği yaşamımızda, doyasıya sevgileri yaşayamıyor paylaşamıyorduk. İki günlük de olsa tatiller birlik beraberlik ve dostluğumuzun daha da pekişmesine katkı sağlıyordu.
Karda kaymak, soğuk havada yürüyüş yaparak tertemiz oksijeni içimize çekiyor, ardından sıcak termal havuzda yüzerek bedenlerimizi rahatlatıyorduk. Muhteşem doğal ortamın yaşandığı doğa içindeki tablo gibi manzaralara resim çekmek kışı kendine özgü güzelliğini yaşama özlemimizi gidermenin en güzel yoluydu.
Ne zaman kış gelse yeşerir içimdeki özlemlerim ve umutlarım. Elimde kartopu yapmaya çalıştığım taze kar, debelenmeye çalıştığımız hayatın anlamsızlığında eriyip gidecek kadar kısa süren ve ardından insanı hüzne boğan adı konmamış elvedaları hatırlatıyordu
Ne zaman kış gelse sevdalı aşıklar gelir gözlerimin önüne. Ne zaman kar yağsa iç çekişleri, korkuları, hayallerin alıp götürdüğü meçhulde kaybolan ve gülmeyi unutan ıslak gözler gelir aklıma.
|