’’Vatanımız Türk milletinin eski ve yüksek tarihi ve topraklarının derinliklerinde varlıklarını sürdüren eserleri ile bugünkü yurttur. Vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez ve bütündür’’
Vatanımıza olan bağlılığımızı ve bölünmez bütünlüğümüzü ifade eden Atatürk’ün bu sözü ile başlayarak ulu önderi, silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi anarak, bugün içimden geldiği gibi bir yazı yazmak istiyorum. Düşünüyorum da, 1938 yılından sonra ülkemizde neler yapıldı. Nereden nereye gelindi. Bizim bu güzel ülke insanlarına ne faydamız oldu kendimi de dahil sorgulamalıyım.
1923 yılından beri süre gelen demokrasinin neresindeyiz.
Yeni icatlar ve buluşlar yaparak işsizliğin, sefaletin, yokluğun üstesinden gelebildik mi?
Anma günleri ile kendimizi kandırmadan adaletli, sorumluluk sahibi, dürüstçe ülke ekonomisini hangi aşamaya getirdik. Yolsuzluk ve kayırmacılıkla gelen onun bunun adamı olma sisteminden kurtulabildik mi? Muasır medeniyetler seviyesine erişebildik mi?
Atatürk’ün çok zor şartlarda kurmuş olduğu milli devletimizin bulunduğu coğrafi konumu gereği sürekli sınırlarımızı korumak zorunda kalmamızla iç ve dış düşmanlara karşı kuvvetli bir askerî güce sahip miyiz? Güvenlikle ilgili çalışan emniyet supapları yeterli mi?
Hala daha neden, şehit veriyoruz.? Ülke bütünlüğümüze zarar veren dahili ve harici olayların üstesinden gelebiliyor muyuz? Ne zaman kendi kararlarımızı kendimiz alacağız.
Ülkemizi bölmeye çalışanların konuşmalarına müsaade etmeye devam edecek miyiz?
29 Ekim 1923’te ‘’Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir’’ kararı alınmış olmasına rağmen Devletimizi son dönemlerde bazı tarikatlar amacı dışına çıkarak halkın dini duygularını istismar edecek faaliyetlere girişmeye başlamış olmaları Laik devlet anlayışına uymayan hareketler sergilemeleri ne kadar doğru ve neden yapılmaktadır.
Türk milletinin yapısına en uygun idare şekli olan cumhuriyet rejimine sahip çıkmak ve onu yaşatmak, hepimizin başlıca vatandaşlık görevi ise neden kötü niyetlileri ayırt edemiyoruz... Atatürk’ün bize emanet ettiği milli devletimizi O’nun ilkelerine göre devamını sağlamak hepimizin görevi ise neden kendini bilmez kişiler aksini savunuyor.
Yaptığı inkılâpların amacı içinde, Türkiye Cumhuriyeti halkını daha modern ve çağdaş yaşamasını sağlamak toplumu uygar seviyeye yükseltmek ise uygarlık seviyesine ulaşabildik mi?
Ulu önder Atatürk’ün gençler için söylemiş olduğu "Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lâzımdır" sözü, onun ileri görüşlü bir lider olduğunu açıkça ortaya koymasına rağmen gençler bu yolda yürüyorlar mı? Eğitim sistemimiz, gençlerin ufkunu açarak ufkun ötesini görmelerini sağlıyor mu?
Halkın kendi kendini yönetmesi ilkesi ile devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime göre yönetilmesi kuralına göre yönetiliyor muyuz?
Uyusan bir türlü uyumasan bir türlü..
Ben ise uykusuzluk çekiyorum.
Düşündükçe içim elvermiyor. Başımı öne eğiyor bu önemli günde tüm şehitlerimizi ona layık olup olamadığımızı bir kez daha sorgulayarak hepsini saygıyla anıyorum. Ruhları şad olsun..
|